Fehim Işık Kürdistan Bağımsızlık Referandumuna dair görüşlerini yazdı.
Fehim Işıkın yazısı: "Irak Kürdistanı’nda referandum tarihi yaklaştıkça demeçler giderek sertleşiyor. Bölge Başkanı Barzani ile bir gün gecikmeli görüşen ABD Başkanının IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Bret McGurk ve beraberindeki koalisyon ortaklarının yöneticilerinden oluşan heyetin yaptığı açıklama, bölge devletlerinin özellikle de Türkiye’nin tutumunu sertleştirmesini beraberinde getirdi. Bret McGurk Barzani ile görüştüğü günün akşamında yaptığı açıklamada, “Sayın Barzani’den 25 Eylül’de gerçekleştirilmesi kararı alınan Kürdistan’ın bağımsızlık referandumunun ertelenmesini talep ettik” dedi. McGurk’un açıklamasına göre Barzani, bu talebe olumsuz yanıt vermiyor. Referandum kararının kendisine ait olmadığını belirterek, “Kürdistan’daki siyasi tarafların almış olduğu bir karar olduğunu” belirtiyor.
McGurk aynı açıklamada, kendilerinin belirlediği yeni bir referandum tarihinin olduğuna da dikkat çekti, ancak bu tarihi açıklamadı.
Bu açıklamadan kısa süre sonra Zaho’da düzenlenen referandum mitingine katılan Barzani, ikna edici alternatiflere açık olduklarını, ABD’nin önerilerini Kürdistan’daki diğer siyasi taraflarla görüşeceklerini açıkladı. Bu açıklama, Kürdistan Parlamentosunun 2 yıl aradan sonra 3 siyasi partinin katılımıyla açılmasına denk geldi. Meclis Başkanının katılmadığı Parlamento 2 yıl aradan sonra açıldığı ilk oturumda, 3 siyasi partinin uzlaşısıyla 7 Haziran’da alınan referandum kararını 65 milletvekilinin oy çokluğu ile onayladı. Görünen o Barzani, ABD ve diğer koalisyon ortaklarının sunduğu ne olduğu açıklanmayan alternatif önerilere yanıtını, parlamento kararıyla verdi.
Barzani’nin kararın onanmasından sonraki tutumu, Bret McGurk’un sunduğu önerilerin kabul görmediğini gösteriyordu. Nitekim Barzani, Parlamentonun karar almasından sonra ABD’nin alternatif önerilerinin yeni şeyler içermediğini söyledi.
Açıklamalardan ABD’nin özünde referanduma karşı olmadığı, zamanlaması nedeniyle sorun yarattığı belli. Bret McGurk’un açıklamadığı alternatif referandum tarihi ve kabul görmeyen diğer ‘kolaylaştırıcı öneriler’ bunun ifadesi. Ancak aynı durum 3 bölge devleti açısından geçerli değil. İran, Irak ve Türkiye referandum tarihi yaklaştıkça tutumlarını daha da sertleştirdiler. Irak ve Türkiye başbakanları, Kürdistan bağımsızlık referandumu konusunda aynı düşünceye sahip olduklarını açıkladılar. Başbakan Binali Yıldırım, son açıklamasında tutumunu daha da sertleştirdi.
AKP’li kalemlerin bir kısmı hâlâ Türkiye’nin tehditkar açıklamalarının Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerin bozulmasını sağlamayacağını yazıp çiziyor. Bazı AKP’li vekiller referanduma desteğini açıkça belirtti. Ancak görünen o Erdoğan, Ulusalcı ve Ergenekonist ‘ittifakları’ ile Kürdistan Bölgesi arasındaki siyasi ve ekonomik çıkarları açısından bir tercihe zorlanma noktasına geldi. Bu noktada da, Erdoğan’ın ‘ittifaklarını’ tercih etmek zorunda kalacağı açık…
Erdoğan ve diğerlerinin tutumunu çok uzatmadan bir kez daha belirtelim. Irak da, İran da, Türkiye de Kürdistan’daki bağımsızlık referandumu üzerinde etkili olmamakla birlikte engelleyici olabilecek durumdadırlar. Şimdiye kadar takındıkları tutum bu engelleyicilik rollerinin gereğidir. Asıl etkileyici ABD’dir ve bu üç ülkede bölgeyi karıştırma yönündeki tehditleriyle dolaylı ya da direkt ABD’yi kıskaca alıp referandumun yapılmasını engelleme yönündeki ısrarlarını sürdürüyorlar, sürdürecekler.
Kürdistan’a gelince, Bret McGurk’un diplomatik üslubu aşan bir tutumla yaptığı açıklamanın, diğer partiler üzerinde etki oluşturduğu belli. KDP dışındaki neredeyse tüm partiler -hatta tartışmalı Parlamento oturumunda referandum kararını oylayan YNK ve İslami Birlik Partisi milletvekilleri de dahil- Barzani’nin onay vermesi durumunda referandumun ertelenmesi yönünde tutum takınmaktan imtina etmeyecek durumdalar. Geleceğini neredeyse referandum ile özdeşleştiren KDP ve Barzani ise artık geri adım atacak durumda değil.
Bu aşamada en dikkate alınması gereken nokta halkın tutumudur. Yapılan anketler ne kadar doğru ve güvenilir bilmiyoruz ama Duhok’ta bile ‘hayır’ oranları yüzde 25’lere dayanmışken Barzani, düşük oranlı bir ‘evet’in, hele Kerkük gibi bir yerde ‘hayır’ın yüksek ya da ‘evet’le eşit yaklaşık çıkmasının, her şeyi sil baştan yapacağını çok iyi bilir.
Pek mümkün görmüyorum ama referandumun ertelenmesini sağlayacak tek etken varsa o da ‘evet’ oranının düşük olabileceği ihtimalidir. Yine de belli olan şu; siyaset risk sanatıdır ve görünen o Barzani bu riski üstlendi..."