Müebbet hapis çezasına çarptırılan 29 yaşındaki Kaçar, Rize E Tipi Cezaevi’nde ‘ankilozan spondolit’ adlı hastalığa yakalanmıştı.
Radikal\'den İsmail Saymaz\'ın haberine göre, cezaevinde \'ankilozan spondolit\' adlı hastalığa yakalanan 29 yaşındaki Kaçar bugün tahliye edildi.
Tüberküloza da yakalanan Kaçar’ın ilaçlar yüzünden bağışıklık sistemi çöktü. ATK’nın 6 Ocak 2014 tarihindeki raporunda, Kaçar’ın bu koşullar altında cezaevinde kalamayacağı belirtildikten sonra “Cezasının infazının 6 ay süreyle ertelenmesi uygundur” denildi.
Fakat bu raporda, “Tek başına yaşamını idame ettiremeyeceği” cümlesinin eklenmesi unutulunca dosya Bakırköy Savcılığı’nca yeniden ATK’ya gönderildi. ATK, 10 Ocak 2014’te yine aynı ‘hata’yı yaptı. Savcılık dosyayı üçüncü kez ATK’ya yolladı. ATK, üçüncü ve son raporunda ise Kaçar’ın tedavisinin cezaevi koşullarında sağlanamadığını ve bu durumun “hayati tehlike oluşturabileceğini, tek başına yaşamını sürdüremeyeceğini ve 6 ay süreyle infaz ertelemesi yapılması gerektiğini” bildirdi.
Bu raporun üzerine tahliyeye kararı vermesi beklenen Savcı Uğur Başar, 24 Şubat’ta verdiği kararında, Hasan Kaçar’ın gastroenteroloji ve romatoloji klinikleri ve mahkum koğuşu bulunan bir hastanede tedavisinin mümkün olduğunu savundu. Adli tıp raporuna göre bu imkânlara sahip bir hastanenin bulunduğunu fakat Kaçar için yer bulunamadığını vurgulayarak “Cezaevi idaresince gerekli takip yapılarak, bu tedavi imkânının her zaman sağlanabileceği gibi, eksikliğin idare tarafından giderilebileceğini” iddia etti.
Başar tahliye için adli tıp raporunun yanı sıra İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nin de “Tahliyesi toplum güvenliği açısından tehlike oluşturmaz” şeklindeki olumlu görüşünün gerektiğini belirtti. İstanbul Emniyeti’nden yalnızca, Kaçar’ın cezaevindeyken açlık grevine katıldığına ilişkin bilgi verildiğini anlatan Kaçar, ‘ısrarlı sorulara’ rağmen “Toplum açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı yönünde görüş belirtilmediğini” kaydetti.
“Israrla sorduk...”
Emniyet’in görüş belirtmeyişini Kaçar’ın aleyhinde yorumlayan Başar “Hükümlünün örgüt talimatıyla gerçekleştirilen açlık grevine katıldığı yönündeki istihbari bilgiler, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yapılan tüm yazışmalara rağmen hükümlünün cezasının ertelenmesi durumunun toplumun güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı yönünde bir tespitinin de bulunmuyor olması dikkate alındığında, adı geçen hükümlünün cezasının ertelenmesi durumunun toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturacağı...”
TEM Şube Müdürü Mustafa Çalışkan, savcılığın sorusu üzerine, “Şahsın toplum güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı ile ilgili somut veri olmamasının yanı sıra terörle mücadele şubelerinin bir psikolog ya da sosyoloğun ancak cevap verebileceği böyle bir konuda somut arşiv bilgileri ve şahsın örgütsel açıdan faal olup olmadığı konularının yazılabileceğini söylediği anlaşıldı.