Independent Yazarı Cockburn 'Kimyasal Krizi' yorumladı

Gazeteci Patrick Cockburn, son makalesinde Suriye’deki “kimyasal silah” krizini değerlendirdi. ABD’nin “sınırlı gücü”ne işaret eden Cockburn, tarafların istemeseler de kendilerini geniş çaplı bir savaşın içinde bulabileceğini belirtti.

11.04.2018, Çar - 08:12

Independent Yazarı Cockburn 'Kimyasal Krizi' yorumladı
Haberi Paylaş

Patrick Cockburn, Independent’’ta yayınlanan son analizinde Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdi. Cockburn'e göre Suriye üç bölgeye bölünmüş duruma. Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin iddiaların ardından yapılacak bir ABD hava saldırısı mevcut dengeleri değiştirmeyecek.

Cokburn halen Türk ordusu ve yedeğindeki milisleri durdurmak üzere yeniden konuşlanan Kürtlerin, uzun vadede Esad’la anlaşma yolu arıadığını ve bu koşullarda “sınırlı güce sahip” ABD açısından Trump’ın çekilme niyetinin yerinde olduğunu vurguluyor.

Mevcut durumda hiçbir ülkenin geniş çaplı bir savaş istemeyeceğini ama kendilerini de kolaylıkla böyle bir savaşın içinde bulabilecekleri uyarısında bulunan Cockburn, “Trump, Esad’ın ‘bedel ödeyeceğini’ söyledi, ama pek bir şey fark etmeyebilir” başlıklı makalesinde şöyle yazdı...

"Trump'ın Suriye'den çıkma içgüdüsü yerinde"

... Suriye eşit olmayan büyüklüklerde üç bölgeye bölünüyor: Ülkenin büyük bir bölümünde Rusya ve İran’ın desteğine sahip Esad hâkim. İdlib, yeni ele geçirilen Afrin ve Halep’in kuzeyindeki bir alanda Türkiye destekli Sünni Arap gruplar var. Kuzeyde ve doğuda, Fırat’ın doğusundaki geniş bir üçgende ise, etkin hava gücüne sahip 2000 ABD askeri tarafından desteklenen Kürtler. Ağır da olsa bir defalık ABD hava saldırısı bu güç dengesini belirgin biçimde değiştiremez.

Esad’ın, tam da Şam’da zafer kazanmışken ve isyancılar teslim olma noktasındayken ya da teslim olmuşken neden ABD ve Avrupalıları tahrik etmek isteyeceği henüz bir esrar olarak duruyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, dikkat çekici bir biçimde, Rus uzmanların kimyasal saldırının meydana geldiği Duma’daki hastaneye girebildiğini (bu şehrin düştüğüne işaret ediyor) ve görgü tanıklarıyla görüştüğünü söyledi. “Askeri uzmanlarımız oraya gitti ve sivillere karşı kullanıldığı söylenen klorin ya da başka bir kimyasal madde izi bulmadı” dedi. Ama ABD Dışişleri Bakanlığı da uluslararası gözlemcilerin bölgeye girişine Suriye güçleri tarafından engel olunduğunu belirtti.

Bu aşamada bir zehirli gaz saldırısının Suriye hükümeti açısından aşırı derecede aptalca bir hareket olacağı, böyle bir şey yapmadıkları anlamına gelmiyor. Suriye savaşındaki pek çok başka canavarlık gibi, bağımsız ve tarafsız inceleme ve istihbaratın yokluğunda olaylara daima şüpheyle bakılıyor.

Trump, Suriye’de hava saldırıları ve karada YPG’nin süpürme faaliyetlerine bağımlı ABD askeri gücünün sınırları olduğunu keşfediyor. Ama Afrin’in düşmesinden sonra Kürtler, Türk ordusunu ve onun yedeğindeki çoğu cihatçı Arap milisleri durdurabilmek için konuşlanıyor. Uzun vadede ise Kürtler Esad’la anlaşma yolu arıyor ve onunla savaşmaya niyetli değiller. Genel olarak Trump’ın Suriye’den çıkma içgüdüsü yerinde ve Washington’un dış politika kurumlarının müdahaleci hırsları büyük ölçüde hüsnükuruntuya dayanıyor.

"12 Mayıs yaklaşırken, farklı krizler bölgenin politik ateşini yükseltiyor"

Şu anki durumu göründüğünden daha da tehlikeli kılan, öngörülemeyen, tanımlanmamış unsurların varlığı. IŞİD’in nihai yenilgiye uğratılmasının ardından ABD’nin Suriye’den çekilmesi konusunda Trump Pentagon’la bariz bir anlaşmazlık içinde. ABD politikasının nihai biçimi ya da somut bir biçim alıp almayacağı konusunda ise kimsenin bir fikri yok.

Washington, yeni güvenlik danışmanı John Bolton ve dışişleri bakanı Mike Pompeo’nun göreve gelişinin ardından daha fazla saldırganlaşabilir. Ama seleflerinin hızlı düşüşü, bu süper şahinlerin etkilerini uygulamada, umduklarından ve başkalarının korktuğundan daha az alan bulacağına işaret ediyor.

İsrail’e gelince, Suriye’deki son kriz dikkatleri Gazze’de yükselen krizden uzaklaştırması bakımından faydalı olduysa da, Gazze krizi devam ediyor. İki İsrail F-15’inin T4 hava üssüne roket saldırısını Lübnan hava sahasından yapmış olması, temkinli davrandıklarının işareti. Esad güçlendikçe ve Suriye’de giderek daha fazla alanda denetim sağladıkça İsrail gücünü göstermek isteyecek. Ama bu, tarafların öfkeli söylemlerine karşın, ille de Suriye ya da Hizbullah’la savaşmak isteyeceği anlamına gelmiyor.

Trump’ın İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekilip çekilmeyeceğine karar vereceği 12 Mayıs tarihi yaklaşırken, farklı krizler bölgenin politik ateşini yükseltiyor. Bu kadar karmaşık bir durumda hiçbir ülke geniş çaplı bir savaş arzu etmez, ama kendilerini kolaylıkla böyle bir savaşın içinde de bulabilirler.”

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3309 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:55:40
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x