Batı dünyası, Selahaddin Eyyubi’nin dokuz yüz yıl önce Prens Reginald de Chatillon’u Küdüs’te yenmesiyle yaptığı “hata”nın bedelini Kürtlere fazlasıyla ödetti. Kürdistan, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere ve Fransa’nın isteği üzerine parçalandı. Önce Sykes-Picot Anlaşması, sonra Lozan Antlaşması ile Kürdistan bölgelere ayrılarak komşu devletlere peşkeş çekildi.
Bu projenin mimarları Winston Churchill ve Gertrude Margaret Lowthian Bell’di. “Çöl Kraliçesi” olarak tarihe geçen Gertrude’un Kürt düşmanlığı anlaşılır bir şeydi. Ancak Churchill’in, 1916 Çanakkale’de Mustafa Kemal’e yenilmesinin intikamını Kürtlerden alması hiç anlaşılmadı. Churchill ve Gertrude el ele vererek Kürdistan’ı komşu devletlere paylaştırdılar.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD, dünyayı iki kutuplu bir yapıya zorladı ve Soğuk Savaş başladı. Doğu Almanya’nın 1961’de Berlin etrafında duvar örmesiyle bu savaş daha da derinleşti. NATO ve ABD yeni kirli örgütlenmelere gitti. İşte tam da bu dönemde meşhur Gladio’lar Batı dünyasında ve NATO ülkelerinde örgütlendi.
Abdullah Öcalan da bu amaçla 1960’ların sonlarında örgütlendi. Öcalan ve PKK, Soğuk Savaş aygıtları; Türkiye Gladio’sunun birer parçasıdır. 1970’lerde Güney Kürdistan’ın özerklik kazanmasıyla, Türkiye’yi bölünme korkusu sardı. NATO, Türkiye’yi Sovyetler’e karşı bir koçbaşı gibi kullanıyordu. Bu yüzden Türkiye’nin bölünmesini önlemek ve Kürtleri Türkiye’ye entegre etmek gerekiyordu. Abdullah Öcalan’a bu görev verildi: Türkiye’nin bölünmesini önlemek ve Kürtleri Türkiye’ye entegre etmek.
Bu proje, kırk beş yıl sonra hedefine ulaştı. Bu süre zarfında binlerce köy boşaltıldı, milyonlarca Kürt yerinden yurdundan oldu. PKK’nın Kürdistan’da yarattığı tahribat anlatılacak gibi değildir. Öcalan ve PKK’nın misyonu, Kürt halkının bütün değerlerini yok etmek, Kürtleri Türkiye’ye entegre etmek ve Mustafa Kemal’in yaptığı gibi Türkiye’yi Türkleştirmekti — ve bunu başardılar.
Sayın Mesud Barzani’ye Çağrı
1982 yazında İsrail’in Lübnan’a ve Beyrut’a girmesi sonucunda hepimiz Lübnan’ı terk ettik. Ama tüm örgütler arasında yalnızca PKK var olma-yok olma noktasına gelmişti. Tam bu sırada KDP, adeta bir can simidi gibi, boğulmakta olan PKK’yı çekip çıkardı.
Bu nedenle Sayın Mesud Barzani’ye sesleniyorum: Hangi devletler sizden PKK’yi Güney Kürdistan’a yerleştirmenizi istedi? Siz PKK’yi eğitip örgütlediniz ve Şemdinli baskınını yaptırdınız.
Biz Kürtler biliyoruz ki Barzani ailesi Türkiye’ye karşı çok hassastır ve bunun acısını da biz çektik. Sayın Mesud Barzani, bu konuda yapacağınız bir açıklama Kürt halkına karşı vicdani bir sorumluluktur.
Öcalan Türkiye’ye teslim edildiğinde, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit adeta şaşkına dönmüştü. Ecevit, yıllardır aranan Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesine anlam verememişti. Ben bunları iddia ediyorum; aksi ispatlanana kadar bunlar doğrudur. Ağrı Kürt halk hareketi vahşice bastırılınca, Türk gazeteleri “Muheyyel Kürdistan bu dağa gömmüldi” başlıkları atmıştı. Şimdi de Öçalan Kürdistan’ Imrali’ye gömdü.
Son olarak, otuz beş yaşlarımdayken kitaplarıyla tanıştığım ve felsefi-siyasi görüşlerimi derinden etkileyen üstad Karl Popper ile bağlamak istiyorum:
“Bütün kuğular beyazdır” önermesi yüzlerce beyaz kuğu görerek desteklenebilir, fakat yalnızca bir siyah kuğu bu teoriyi çürütebilir.