Kürdistan normalara uygun ayrılırsa dünya bağımsızlığı tanır

Güney Kürdistan’da ilk resmi temsilciliği açan Fransa’nın 2007 ve 2012 yılları arasında Hewler Konsolosu olarak görev yapmış Dr.

01.06.2014, Paz - 08:39

Kürdistan normalara uygun ayrılırsa dünya bağımsızlığı tanır
Haberi Paylaş
Güney Kürdistan’da ilk resmi temsilciliği açan Fransa’nın 2007 ve 2012 yılları arasında Hewler Konsolosu olarak görev yapmış Dr. Frederic Tissot ile Paris’te Kürdistan’ın mevcut durumu ve geleceğine dair Röportraj yapan Basnews\'ten Hülya Yetişen, Kürdistan’ın geleceğinden olumlu öngörülerle sözeden Tissot, ayrılma ve bağımsızlığın uluslararası normlar dahilinde gerçekleşmesi durumunda Irak yönetimi ile uluslararası camianın buna saygı duyacağını söylüyor.

- 2007-2012 yılları arasında 5 yıl Güney Kürdistan’da Fransa Konsolosu olarak görev yaptınız. Fransa’nın Güney Kürdistan’da konsolosluk açma düşüncesi nasıl oluştu?

- Irak’ın ABD tarafından işgali sırasında, Fransa bu savaşa ve işgale karşı olduğunu açıklamış, askeri ve politik olarak bu sürecin dışında yer almıştı. Bunu izleyen yıllarda Fransa, Irak devletinin ve ekonomisinin yeniden inşası döneminde diplomatik varlığını güçlendirmeye karar verdi. Irak yönetiminin onayı ve yapılan araştırmalardan sonra mantıklı bir biçimde Irak’ın en güvenilir ve en istikrarlı bölgesi olan Kürdistan’da konsolosluk açma kararını aldı. Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner‘ın gösterdiği atılım ve O dönem Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin de oluruyla Erbil’de diplomatik bir büronun açılmasına karar verildi. Kısa sürede büro Fransa’nın Genel Konsolosluğu’na dönüştürüldü. Aynı süreçlerde, Bernard Kouchner, güvenlik koşulları oluştuğunda Fransa’nın en kısa sürede Basra’da da bir konsolosluk açmak için gönüllü olduğunu duyurdu.

- 2003 yılından beri Güney Kürdistan’da devletleşme yolunda ciddi bir gelişme gözlemliyor musunuz?

-2005 Anayasası çerçevesinde, Kürdistan Bölgesi, ülkenin diğer parçalarına kıyasla gösterdiği gelişmeye bağlı olarak, otonomdur. Kürdistan Bölgesi, 1992’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 688 No’lu kararıyla, uçuşa yasaklı bir bölge olarak ilan edilmiş, askeri birliklerin ve Iraklı devlet memurlarının bu bölgeden geri çekilmesiyle neredeyse otonom bir bölge durumuna dönüşmüştü.

Kürdistan Bölgesi 2003 yılından sonra ve 2005 yıllarında Irak yeni Anayasasının kabul edilmesiyle büyük bir ilerleme kaydetmiş, Bölgesel demokratik kurumlarını oluşturmuştur: 2009 yılından beri Bölgesel Genel Başkanlık seçimi için referandum yapılıyor olması, bir çok parçadan oluşan Bölgesel Kürdistan Hükümeti’nin inşası, Bölgesel Parlamentoya 111 milletvekilinin seçilmesi, 2005 Irak Anayasası’nda öngörülen eğitim ve güvenliğin güçlendirilmesi, adalet sistemindeki iyileştirmeler vb..

Bölge, ekonomik alanda, güvenliği ve istikrarı ön planda tutarak, halka hizmetin temel altyapısını oluşturan (yollar, hastaneler, okullar ve uluslararası havaalanları…) alanlarda, bölgenin yeniden inşasını ve yapılanmasını üstlenmiştir. Bugün elektrik neredeyse bölgenin tüm yerinde mevcuttur. Okullar ve sağlık merkezleri bölgenin bütününe dağılmıştır, uluslararası ticaret önem ve büyük bir ivme kazanmıştır. (Türkiye, İran, Avrupa ve Asya ülkeleriyle yapılan ekonomik işbirliği...) 2005 Anayasası’nın öngördüğü üzere, Irak bütçesinin bir kısmı Kürdistan bölgesine aktarılmaktadır. Kürdistan’ın daha hızlı bir gelişme göstermesi için bölgeye aktarılacak bütçe Irak Parlamentosu’nda her yıl oylanmaktadır.

Bölge, birçok sektörde uluslararası yatırımcıların dikkatini bölgeye çekmeyi bilmiştir. Özellikle, Enerji ve inşaat-yapı alanlarında.(Exxon, Chevron, Total, Gazprom’un bölgeye yerleşmesi, yatırım yapması…)

Uluslararası yatırımcıların Erbil’e diplomatik ve ticari yatırım yapmalarında Erbil’in Bağdat ile işbirliği yatmaktadır. Bölgedeki şartların 2003 yılından bu yana net bir şekilde iyileştiği gözlemlenmektedir.

- Irak Kürdistan’ı ayrılırsa Irak için bunun sonuçları ne olur?

-Başkan Barzani’nin Bağdat Yönetimiyle birlik ve uzlaşma içinde olduğu bir süreçte, meşrutiyetini sarsacak bir tarzda bağımsızlık sözcüğünü son aylarda sıkça dillendiriyor olmasına karşın, yine de ben bu konunun masa üzerine hemen yatırılıp çözümlenecek bir mesele olduğunu düşünmüyorum. Şayet Kürdistan Bölgesi bağımsızlığını ilan etmek zorunda kalıp ayrılırsa, geride kalan Irak yönetimi de ilan edilen bağımsızlığın içeriğine bağlı olarak ortaya çıkacak sonuçlardan etkilenecektir.

Şayet, bağımsızlık, farklı antlaşmalar ve uluslararası sözleşmelerde öngörüldüğü gibi gerçekleşir, uluslararası normlara uygun olarak yasal bir otorite tarafından halk oylaması- referandum yoluna gidilirse Irak yönetimi ve uluslararası camia çıkan sonuçları tanımış olur. Bu durumda bağımsızlığın Irak yönetimine vereceği zarar da büyük olmaz.

Eğer, bağımsızlık tek taraflı ilan edilirse, Erbil ve Bağdat arasında ciddi sonuçları olacaktır.

Petrol ve büyük gaz rezervleriyle, potansiyeliyle öğrenmeye susamış ve eğitime hazır genç nüfusuyla Bağdat çok zengin bir ülke. Irak’ın tek problemi politik ve güvenlik konularındaki istikrarsızlığıdır. Bu sorun, şu anki siyasi otoritenin yetersizliğinden ve farklı siyasal güçlerin anlaşmazlıklarından ileri gelmektedir. Ülkenin uyum içinde gelişip büyümesi için tarafların ‘demokratik devrimi‘ hayata geçirme konusunda anlaşmaları gerekmektedir.

İçimizden birileri ve bazı politik akımlar Irak’ın parçası olan bu bölgenin bağımsızlık istemini kabul etmeyecektir. Size bir hatırlatma yapayım, tarihe dönüp bir bakarsak, özellikle 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’na. Antlaşmada, halkın seçimine saygı çerçevesinde, Kürdlere ulusal bir alan yaratılması öngörülmüştür. Zaten şu anda eğer Irak’ta, Suriye’de ve tüm bölgede olup bitenleri gözlemlersek, ki buna Ankara Hükümeti ile Kürdler arasında süregiden görüşmeler ve antlaşmalar da dahildir. Bu Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılma gerçeğinin izini belleklerimizden kovuyor. Bu görüşmeler artık İngiltere ve Fransa’nın idaresi altında yapılmıyor bölge halklarının kendi istekleri doğrultusunda yürüyor.

Bağımsız Kürdistan’ın olası sonuçlarının, farklı inançlara ve çeşitliliğe sahip Irak’ın idare edilip yönetilmesinde birbirine bağlı siyasal otoritenin güç kaybetmesine , Irak’ın parçalanmasına-ki bunun emareleri şu anda da var- yol açabileceğine dikkat çekiyor uzmanlar- gözlemciler.

- Bağımsız bir Kürdistan Devleti’nin kurulmasınn komşu ülkelerdeki diğer Kürdler üzerinde nasıl bir etkisi olur?

-Elbette ki her şeyden önce politik etki: Bu bölgedeki aktüel durum oldukça hassas. Kuzey’de, Güney’de Doğu’da ve Batı’da yaşayan Kürdlerin kederi merkez devletlerin iyi niyetlerine bağlı. Türkiye’de hükümet ve Kürdler arasında birkaç yıldan beri devam eden süreç oldukça ilginç. Suriye’de, süregiden devrim yeni bir federal yönetim tipinin yolunu açabilir. İran’da Tahran hükümeti ile uluslararası camianın nükleer dosyayla ilgili olarak yeniden başlattığı müzarekeler, bu ülkenin dış dünyaya açılmasını sağlayacağı gibi, içte de haklarını arayan İran Kürdleri üzerindeki baskıyı ve engelleri azaltacaktır. Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığı tüm Kürdlerde büyük bir umut yaratacaktır. Ama aynı zamanda bu Kürdlerin yeni güçlükler yaşamasının da yolunu açacaktır. Tekrar ediyorum, Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığı ve yaşaması bölgesel ve uluslararası koşullardan ayrı düşünülemez. Ayrıca, bunu bir rekabetmiş gibi düşünmemek gerekir. Hatta Kürd liderleri arasındaki ilişkilerin de zorlaşmasına yol açabilir. Bağımsızlığını ilan etmiş Barzani’nin başında bulunduğu Irak Kürdistanı’nına Öcalan acaba nasıl bir tepki gösterir?

Kültürel etki:

Bağımsız bir Kürdistan bütün Kürdlerin kültürel bir merkezine dönüşebilir. Sanatın değişik alanlarında (Edebiyat, resim, sinema, müzik…) kültürel olaylar, diğer bütün parçalardaki sanatçıların geniş çapta ilgisini çekebilir. Gerçek kültürel bir politikanın gelişebilmesi diğer parçadaki Kürdlerin üzerinde de olumlu sonuçlar ve etkiler yaratacaktır.

Ekonomik etki:

Irak Kürdistanı’nın Türkiye ve İran ile çok önemli ticari antlaşmalar içinde olduğunu Türkiye’den ve İran’dan çok sayıda yatırımcının Güney Kürdistan’da bulunduğunu biliyoruz. Kaçakçılıktan bahsetmeksizin, sadece bu yolla ticaret yaparak güçlenme çabasında olanlar bölgede yollarına devam edebilirler mi? Fakat Türkiye ile enerji, petrol ve gaz alanlarında imzalanan büyük çaptaki ekonomik sözleşmeler uzun vadede bölgenin gelişmesine hizmet edecek türden bir işbirliğidir.

- Kürdistan Bölgesi’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

-Şayet İnsan Hakları evrensel bildirgesi, uluslararası sözleşmeler ve 2005 Irak Anayasası referans alınırsa, Kürdler tarafından sıkça dile getirilip talep edilen gelişmekte olan Kürdistan’ın bağımsızlığı tamamen arzu edilebilir ve mümkündür. Bu hangi zaman süresinde olacak? Gerçekten bunu söyleyebilmem zor. Bazen Bağdat’ın da onay verdiği bir bağımsızlığa daha yakın bir sürede gidilebileceği ve buna ‘açılmış pencereler ‘in olduğunu düşünme eğilimim var. Diğer açıdan da, Kürdistan Bölgesi’nin etnik olarak homojen olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekiyor, bu durum ona içte istikrarı ve güvenliği garantileyen kapasitesi içinde önemi az bir avantaj sağlıyor. En azından bu öylesine bir varsayım olarak durmuyor. Yine farklı Kürd partilerinin (Goran Hareketi, YNK) demokratik bu yola bağlı olmayı başarmaları da gerekmez mi? Öyle görünüyor ki henüz buna hazır bir durum yok.

- Rojava Kürdistanı’nda sizce neler oluyor? Oradaki Kürdlerin geleceği nedir?

-Erbil’de Fransa’nın bir konsolosu olarak, Suriye Kürdistanı’nı daha az biliyorum. Ama birçok Kürd siyasi parti temsilcisini ağırladığımdan dolayı Suriye’de olup bitenlere oldukça yakın bir yerde oldum. Suriye Kürdistanı’nda en azından 15’ten fazla farklı partinin ve çeşitliliğin olduğunu gözlemledim. Fakat şu an ki gerçek, Ulusal Kürd Koalisyonu’nun oluşmuş olmasından sonra bile, PYD’nin diğer partiler üzerindeki baskısı Suriyeli Kürdler açısından bana öyle geliyor ki hakkaniyetli bir durum değildir. Özel hakların tanınması ve bunların kazanılması için bütün mevcut partilerin birleşmesi gerekir. Yeni bir Suriye’nin doğması, içinde tüm azınlıkların ve ‘toplulukların/milletlerin haklarını güvence altına alınacağı demokratik federal bir yapının oluşturulması ve yapılacak yeni bir anayasayla mümkündür. Bölgenin ülke bütünlüğü içinde temel haklar konusunda bir gelişme göstereceğini, halkların çeşitliliğini tanıyacağını düşünüyor ve umut ediyorum.

-Kürdler dünyada ’terörist’ olarak biliniyor. Fransa’nın Kürdlerle ilgili mevcut politikası nedir?

-Hayır. Kürdler bazı ülkeler için “terörist” olarak tanınmıyor. Sadece bazı organizasyonlar “terörist hareket” olarak görülüyor. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Avrupa Birliği, PKK’yi “terörist bir örgüt” olarak kabul ediyor. Fransa, Türkiye’de dendiği gibi, sorunun çözümüyle ilgili süreci yakından takip ediyor. PKK güçlerinin bir bölümü Türkiye’den daha önce çekilmesine rağmen son haftalarda bu sürecin biraz daha yavaşladığı ama Ankara ve Öcalan arasındaki görüşmelerin kesilmediği gözlemleniyor. Bana öyle geliyor ki Başbakan Erdoğan ve Öcalan sorunun siyasal bir çerçevede çözümleneceğini nihayet anladılar. Fransa’nın pozisyonu da çok açıktır.

-9 Ocak 2013’te Paris’te gündüz vakti 3 Kürd kadını katledildi. Bu katliam Türkiye ve Avrupa’daki Kürdler’de büyük infiale yol açtı. Anketle ve davayla ilgili Fransa’da büyük bir suskunluk yaşanıyor. Konuyla ilgili ne diyeceksiniz?

-Bu cinayet sadece Türkiye’deki ve Avrupa’daki Kürdler’de büyük bir heyecan uyandırmadı. İnsan hakları savunucularında da aynı öfke ve duygu patlaması yaşandı. Polis ve Fransız otoriteleri görevlerini yapıyor. Bildiğim kadarıyla, soruşturma genişledi ve ilerliyor. Fransa şu anda Türkiye’ye sorduğu cevapların gelmesini bekliyor.

Dr.Frederic Tissot Kimdir

Toplum sağlığı uzmanı olan Doktor Frederic Tissot, birbirinden iki ayrı alanda kariyer yapmış. Savaştan yoksul düşmüş ve ülkelerinden kaçan insanlara mülteci kamplarında gönüllü olarak doktorluk hizmeti verirken, (Fas,Afganistan,İran Kürdistanı,Kongo ve Somali ) bir yandan da , Fransa Sağlık Bakanlığı danışmanı olarak - Bernard Kouchner döneminde -Afganistan ve Haiti’de çalışmış. Fransa Devleti’nin Güney Kürdistan’da ilk resmi düzeyde konsolosluğunu açmış ve 2007’nin yılının sonundan Eylül 2012 yılına kadar Erbil’de Fransa’nın Genel Konsolosu olarak görev yapmıştır.

BasNews
Bu haber toplam: 8105 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:47:48
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x