Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, DSG'nin sınır hattından çekilmesi ve Rusya ile Suriye hükümeti varılan anlaşmaya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada Türkiye'nin 9 Ekim'de Rojava'ya yönelik başlattığı harekat sonrası, uluslararası alanda çok hızlı gelişmeler yaşandığı kaydedildi.
22 Ekim günü Soçi'de Rusya ve Türkiye arasında gerçekleşen görüşme sonrası varılan mutabakata ilişkin yapılan açıklamada şöyle denildi:
"DSG, bu mutabakatın kimi maddelerine ilişkin kaygılarını açıkladı. Rusyalı yetkiler ile birkaç gün süren değerlendirmelerin ardından ortak anlaşmaya varıldı. Rusya Federasyonu, bölgeye ilişkin her türlü tehlikeye karşı garanti verdi.
Bölgeyi savaş, katliam ve soykırımlardan uzak tutabilmek için çalıştık ve halen çalışıyoruz. Bu temelde Rusya garantörlüğünde bir anlaşmaya varabilmek için çok emek verdik. Özerk Yönetim olarak, uzun değerlendirmeler sonucu DSG ve Rusya arasında varılan anlaşmayı desteklediğimizi belirtiyoruz.
Rusya’nın garantör rolünü ve Türk devleti ve çetelerinin halklarımıza dönük saldırılarını engelleyecek mekanizmayı yerine getirmesi gerekmektedir. Öyle ki Türk devleti, Rusya ile vardığı ateşkes anlaşmasına rağmen saldırılarını sürdürmekte ve halkı hedef almaktadır. Rusya’nın, Türkiye’nin hak ihlallerine karşı daha güçlü refleks göstermesi gerekmektedir."
Türkiye'nin harekat başlattığı alanlara ilişkin uluslararası alanda bir hareketlilik başlatılması gerektiği vurgulanan açıklamada, Girê Spî ile Serêkaniyê'de yaşayan halkların yerlerinden edilmesinin önünün alınması gerektiği belirtildi.
Açıklamanın devamında şöyle denildi:
Özerk Yönetim olarak, DSG savaşçılarının sınır hattından içeriye doğru çekilmesi ve sınır hattının güvenliğinin Rusya askeri polisleri ile yerel askeri meclislere teslim edilmesinin meşru savunma hakkımızdan taviz vereceğimiz ya da halkımızın kazanımlarına dönük bir saldırıya sessiz kalacağımız anlamına gelmemektedir.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, halkların kazanımlarının garanti altına alınması ve büyük fedakarlıklar ile kazanılan kazanımların korunması için her alanda mücadelesini sürdürmektedir. Halkımız da, diyalog prensipleri, meşru haklarının anayasada güvence altına alınması ve Suriye’de demokratik bir çözüm mücadelesinde meşru savunmaya bağlıdır.
Halklarımız, bölgede kalıcı ve gerçekçi bir güvenlik ve huzur ile Türk devleti ve çetelerinin bölgeden çıkarılmasına ihtiyaç duymaktadır. Bunun dışında hiçbir yol güvenlik ve çözüm getirmeyecektir.”