Fransızlar Cezayir\'i, İngilizler Hindistan\'ı neden işgal ettiyse aynı sebepten Kürdistan\'da işgal edildi. Cengizhan\'ın zülüm hükümdarlığının bir amacı vardı. Persler Yunanistan\'a neden dayandı. Osmanlının Viyana\'nın kapılarına dayandığı, övgülerini duymayan yoktur.
Peki, bu işgallerin sebebi neydi?
Tarih bize neden işgal altında olduğumuzun cevabını vermiştir.
İşgalci, işgal ettiği yer/yerlerden güç kazanır. Bu gücü doğrudan ve dolaylı şekilde elde eder.
Çağa göre güç elde etme yöntemi farklı olsa da, temelde esas amaç işgal edilen yer/yerlerden güç kazanmaktır. Sömürülen halkların ve toprakların işgalcilere kazanımlarından bir kaç örnek verelim.
- İşgalciye doğrudan ve dolaylı vergi verilmekte.
Türkiye\'de KDV vergisi oranı her harcamadan \%18 civarındadır. Özel durumlarda \%20 gibi oralara çıkıyor. Ayrıca yüksek kazançlardan ve toplu olarakta alınan vergi şekilleri mevcut. Bu vergiler devlet hazinesinde toplanıp devlet eliyle kullanılmakta. Askeri kullanım gibi. Yani bir diğer adıyla temel ihtiyaçlarımızdan alınan vergi bize düşman elinde kurşun olarak geri dönmekte. Bu dört parçaya ayrılmış Kürd Milletinin her bireyi için geçerlidir.
-Askeri güç olarak hem topraklar (stratejik olarak) hem insanlar kullanılmakta.
Mecburi askerlik koşulları gereği Kürd\'ler işgal ordularında başka çaresi olmadığından askerlik yapmaktadır. Bunu günümüz şartlarında örneklendirsek de, devletsiz bir toplum olarak Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde silahlandırılan Hamidiye alayları da Ruslara karşı savaşa gönderildik. Akabinde hak talep ettiğimiz Osmanlı bizi kırımdan geçirmişti. Bu sömürü geleneğinin en acı kayıplarından birini de Çanakkale\'de cepheye gönderilen Anzaklar vermiştir. Kendisinin olmayan bir savaşta savaştılar.
- İnsan gücünden en yüksek seviyede fayda sağlanır.
İşgal devletlerinin her köşesinde işçi olarak işgal edilen milletler kullanılır. Bugün Avrupa ve Amerika’daki siyah tenli insanlar geçmişte köle olarak Afrika’dan götürülen insanların torunlarıdır. Afrika nasıl sömürülüyorsa aynı şekilde Kürdistan\'da sömürülüyor. İşgal devletleri için sürekli iş gücü ürettik, onlara metropoller inşa ettik. İşgal ülkelerinin her köşesinde bedenimiz sömürülmekte.
-Yeraltı ve yerüstü kaynaklarından faydalanılır.
Dünyanın enerji kaynağı olan petrol rezervinin ciddi bir miktarı Kürdistan topraklarında bulunuyor. Bunun nerdeyse tamamını işgal devletleri kullanmakta.
Dünyanın tahıl ambarı olarak bilinen Türkiye\'de tarım arazilerinin nerdeyse tamamı Kürdlerindir. İşletip üretip sömürünün tekeline sunuyoruz.
-İşgal devletinin devamını sağlaması için sistemin parçaları olarak bireyler kullanılır.
İşgal devletleri eğitim hakkımızı elimizden almıştır. Biz işgalcilerin devlet sisteminin devamlılığını sağlamak için kullanılıyoruz. En eğitimlilerimiz bile okullarda Türkçe dil ve uydurma işgal tarihleri dersleri vermek zorunda bırakılıyor. Bu sistematik bir oluşumdur.
Daha verilebilecek sömürü şekilleri bulunmakta. Sömürge olmayı kabul etmek köle olarak kalmayı kabul etmektir.
Millet olarak bireysel ve örgütsel olarak bağımsız bir Kürdistan için direnip çalışmadıkça sömürgeci devletler bize hiç bir hak tanımız. Buna yaşama hakkımız dahil.
Biz Türk isyancılar değiliz, Arap şakilerde değiliz. Tarih bizi isyancı yazmasın diye tek kurtuluşumuz Bağımsız Birleşik Kürdistan\'dır. Aksi durumda asimilasyon politikaları ve önümüze hak adı altında konulan demokrasi safsataları, nasıl verildiyse aynı şekilde işgalciler tarafından alınması söz konusudur. Hükümetler değiştiğinde işgal devletlerinin Kürd milletine karşı politikası da değişir. Varlığımızı işgalcilerin insafına bırakmamak için tek kurtuluş Bağımsız Kürdistan\'dır!
Şerzan KILINÇASLAN
