İran ve İsrail arasındaki savaşın yankıları, giderek artan güvenlik ve ekonomik risklerle çevrili olan Kürdistan Bölgesi üzerinde hızla bir gölge oluşturuyor.
Erbil'deki ABD konsolosluğuna yakın bir yerde bir insansız hava aracının düşmesi ve olası saldırılara ilişkin artan uyarıların ardından, bölge yetkilileri sakinleri rahatlatmaya ve iç düzeni sağlamaya çalışıyor. Bu arada, İran'dan olası göç dalgaları ve bölgenin kırılgan istikrarını bozabilecek kaymalar konusunda endişeler artıyor. Bölge hükümeti Bağdat ile güvenlik koordinasyonunu sürdürürken, halkın kaygısı artmaya devam ediyor.
Bu bağlamda, Kürdistan Bölgesi Ticaret Bakanlığı, vatandaşlara gıda ve ilaç akışının devam ettiği konusunda güvence vererek, "uluslararası standartlara göre kurulan bölgenin depolarının uzun vadeli depolamaya uygun gıda kaynaklarıyla dolu olduğunu, bu nedenle gıda sıkıntısı riski olmadığını" vurguladı. Açıklamada, vatandaşlara "sadece ihtiyaç duyduklarını satın almaları ve tedariklerinin tükenmesi konusunda endişelenmemeleri" çağrısı yapıldı. Bu arada bölgedeki İç Güvenlik Müdürü Tümgeneral Barzan Qassab, savaşın sonuçlarına dair artan korkulara rağmen sakinleri normal hayatlarına devam etmeye çağırdı.
Sahada Mısır menşeli haber ajansı An-Nahar, Kürdistan ile İran arasındaki üç ana sınır kapısı olan Hacı Ömer, Başmak ve Parvizhan üzerinden ticaretin devam etmesini izledi. Ancak, özellikle tıbbi vakalar ve aile ziyaretleri için bölgeden İran'a yapılan göçte gözle görülür bir düşüş yaşandı. İran'dan dönen bazı kişiler, İranlı Kürt akrabalarının özellikle Tahran, Tebriz, Kirmanşah ve Urmiye gibi büyük şehirlerde yaşanan askeri tırmanıştan derin endişe duyduklarını bildirdi. Birçoğu, durum kötüleşirse Kürdistan'a göç etmeye istekli olduklarını ifade etti.
Ancak en büyük endişe güvenlik olmaya devam ediyor, özellikle İran insansız hava aracının Erbil'deki ABD konsolosluğunun yakınında düşmesinden sonra. Bu, Tahran'ın daha önce yaptığı gibi, İsrail ile iddia edilen bağlar bahanesiyle bölgede konuşlanmış ABD güçlerini, hükümeti ve sivil kurumları veya hatta İran Kürt parti kamplarını ve mülteci kamplarını hedef alabilecek benzer operasyonların tekrarlanması korkusunu artırdı.
Kürdistan Bölgesel Hükümeti, İsrail saldırısını ilk günden itibaren kınamakta hızlı davransa da, bu İran şüphelerini ortadan kaldırmadı. Savaş genişledikçe ve ABD potansiyel olarak dahil oldukça, coğrafi olarak İsrail ile İran arasında yer alan Kürdistan'ın, özellikle bölgeyi ABD ve Batı çıkarlarının hedef alınabileceği zayıf bir halka olarak gören Tahran'ın gözünde, potansiyel bir çatışma alanı olabileceğine dair artan işaretler var. Al-Nahar'a göre, Kürdistan Bölgesi, Irak Savunma Bakanı Thabet al-Abbasi'nin, Genelkurmay Başkanı ve bir dizi güvenlik şefinin huzurunda Parlamento Güvenlik Komitesi ile yaptığı güvenlik toplantısının ayrıntıları hakkında tam olarak bilgilendirildi. Toplantıda, bölgeye yönelik potansiyel tehditler de dahil olmak üzere güvenlik durumu kapsamlı bir şekilde ele alındı. Erbil ile Bağdat arasında devam eden mali ve siyasi krize rağmen, iki taraf arasındaki güvenlik koordinasyonu devam ediyor ve yüksek bir ciddiyet seviyesinde.
Araştırmacı ve siyasi yazar Peshwar Murad, Al-Nahar'a, bölgesel yetkilileri en çok endişelendiren şeyin, "eğer oradaki iç durum daha karmaşık hale gelirse, Suriye senaryosunun İran içinde tekrarlanma olasılığı" olduğunu açıkladı. "Bu durumda, milyonlarca İranlı Kürt ve belki de diğer etnik gruplardan başkaları Kürdistan Bölgesi'ne göç edebilir ve barınma, eğitim, sağlık hizmeti ve kamu hizmetlerini içeren büyük bir yardım müdahalesi gerekebilir. Bunlar ne genel bütçenin ne de bölgedeki mevcut siyasi durumun kaldırabileceği yüklerdir. Daha da kötüsü, bu göç, Suriye'de ve İran'ın modern tarihinde birden fazla noktada tekrarlandığı gibi, etnik gerginliklere yol açabilir." (Rüstem Mahmud - An-Nahar)