ABD’nin Kürtleri “yeni Irak deneyimine katılmaya ikna ettiğini” belirten Zais, “Bu nedenle uluslararası toplumun bu haklara saygı gösterilmesini sağlama konusunda rol oynayabileceğine inanıyorum” dedi.
Rûdaw TV’den Roja Ali Zalla, 27 Eylül 2023 tarihinde, Erbil’de bir dönem ABD Enerji Bakanı Yardımcısı olarak da görev yapan HKN Energy Başkan Yardımcısı Mattew Zais ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının yeniden başlamasına ilişkin konuşan Mattew Zais şu bilgileri aktarıyor:
"Evet, tamamen dahil olduk. Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının durdurulmasını, üretime nasıl devam edebileceğimizi konuştuk. Yani tam kapasite üretim ve ihracatın devam etmesi konularını kast ediyorum. Bunu Kürdistan Bölgesi, Irak, Türkiye ve ABD hükümetleri dahil tüm hükümetlerle görüştük.
Türkiye, mevcut sorunlara çözüm bulunduğunu ve her iki tarafın da boru hatlarının açılması konusunda teknik müzakerelere başladığını duyurdu. Sorunların detaylardan çıktığını her zaman söyledik, artık bu detayların nasıl çözüleceği, ne zaman olacağını ve boru hattının ne zaman açılacağını beklemek zorundayız."
Zais devamında; "Evet, başbakanın da aralarında bulunduğu Irak heyeti BM Genel Kuruluna katılmak üzere New York'taydı. Biz de New York'taydık ve BM toplantısının oturum aralarında birçok toplantı yapıldı. Sanırım Sudani, gerek açık ve gerekse de gizli görüşmelerde ABD’li yetkililerden Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerin devamını sağlaması ve Irak hükümeti ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti arasındaki ekonomik ilişkileri garanti altına almasının ne kadar önemli olduğu yönündeki telkinleri defalarca duymuştur. Ayrıca Irak-Türkiye petrol boru hattının açılmasının önemini de. Kendisine bu beklenti defalarca iletildi. Kendisi de açıkça bu sorunun çözülmesi gerektiğinden bahsetti. Bence petrol ihracatının yeniden başlaması için sorunları nasıl çözecekleri artık Bağdat ile Ankara’ya kalmış durumda." ifadelerini kullanıyor.
ABD'li yetkililer sorunun çözümü konusunda ciddi mi, yoksa biraz mesafeli durup Kürtlerin ve Iraklıların sorunu kendi aralarında çözmesini mi bekliyorlar? şeklindeki soruya ise Zais şu cevabı verdi:
"Evet, ABD'nin perde arkasında Türkiye ve Irak gibi tüm taraflarla yakın işbirliği içinde çalışarak petrol ihracatının yeniden başlamasını sağlamak için pek çok şey yaptığını düşünüyorum. Özellikle Irak konusunda, bütçe meselesinin yanı sıra petrol ihracatının durmasından bu yana ortaya çıkan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle ABD hükümetinin yoğun bir şekilde işin içinde olduğu kanısındayım. ABD hükümetiyle yaptığımız görüşmelerden edindiğim izlenime göre, bu siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı çözmenin ABD için önemli olduğunu düşünüyorum. Petrol piyasası açısından da ABD hükümeti, özellikle petrol fiyatlarının bu hafta 90 dolar civarında işlem görmesi nedeniyle oldukça endişeli. Bazı uzmanlar petrol fiyatlarının 100 dolara çıkacağı tahmininde bulunuyor. Bu da dünya ekonomisini ve ABD ekonomisine büyük ölçüde etkileyecek. ABD'de artan enflasyon ve artan yakıt fiyatlarına ilişkin endişeler ortaya çıktı. Burada, Kürdistan'ın uluslararası alanda önemli bir aktör haline geldiği bir dönemde Kürdistan'dan petrol ihracatının durması dünyada petrol fiyatlarının artmasına neden olmuştur.
Röportajın devamında Mattew Zais şu ifadeleri kullandı:
"Evet, ABD hükümetiyle çok iyi ilişkilerimiz var. Biliyorsunuz biz ve diğer iki ABD şirketi Kürdistan Bölgesi'nde çalışıyoruz ve birlikte petrol ve gaz sektörüne 5 milyar dolardan fazla yatırım yaptık. Dolayısıyla ABD'nin bu konuda önemli ticari çıkarları var."
ABD şirketlerinin 5 milyar dolarlık yatırımı, petrol fiyatlarının artması sorunu ve şimdi petrol ihracatının durması... Sorum şu: Amerikalıların sorunun çözümü ve petrol ihracatının yeniden başlaması için buradaki taraflara yeterince baskı uyguladığını düşünüyor musunuz?
"Sanırım bu sorunun cevabı ortaya çıkan sonuçlarda açıkça görülüyor. Beş aydan fazla zaman geçti ve petrol sevkiyatı henüz başlamadı, dolayısıyla herkesin daha fazlasını yapabileceğini söylemek doğru olur diye düşünüyorum. Belki de Amerika Birleşik Devletleri'nin yapabileceği şeylerden biri, boru hattının yeniden nasıl ne zaman açılacağı konusunda tüm taraflar ve ilgili şahıslarla yüz yüze oturup eylem takvimi üzerinde net bir anlaşmaya varmak için arabuluculuk yapmaktır. Tüm tarafların ABD'nin rolüne saygı duyduğunu ancak her zaman olduğu gibi daha fazla çaba gösterilebileceğini düşünüyorum. Boru hatlarının kapalı olduğu ve herkesin zararlı çıktığı böylesi bir ticari ortamda sorunları aşabilecek bir çözüm her zaman vardır. Çözüm bulup bulmayacakları belli değil ama her iki tarafın da talepleri olduğu açık. Irak hükümeti tahkim kararı karşılığında tazminat almak istiyor, Türkiye de bir şeyler almak istiyor çünkü kendi hesaplamalarına ve tahkimde hesaplanan faiz miktarına göre onlar da tazminat almaları gerektiğine inanıyor. Dolayısıyla tahkim ve kimin kime borçlu olduğu konusunda bir tartışma yaşanıyor. Bence başka bir şey de Bağdat'ın tahkimin kararının petrol ve gaz sektörüyle ilgili tüm konularla ilgili olduğuna yanlış bir şekilde inanması, ancak aslında karar Irak'ın mahkemeye sunduğu beş şikayetten yalnızca biri hakkında ve SOMO'nun onayıyla Ceyhan limanı üzerinden petrol ihracatının onaylanması konusunda."
Yabancı petrol şirketlerine ve Irak hükümeti ile parlamentosunun varil başına belirlediği 6 dolarlık harcamaya gelecek olursak, bu konudaki tavrınız nedir, 6 dolara razı mısınız?
"Hayır, hiç de değil. Rastgele belirlenmiş. Şunu söyleyeyim, 6 doların hiçbir dayanağı olmadığını ABD büyükelçisinin de desteğiyle Irak hükümetine açık ve net bir şekilde anlattık. Milyarlarca dolar yatırım yaparak bir hükümetle sözleşme imzalayan ve daha sonra yatırımın bedelini yerli şirketler de dahil diğer şirketlerin maliyetlerine göre alan hiçbir uluslararası petrol şirketi yoktur. Bağdat'a ve Irak hükümetine, bizim için ayrılan maliyetin yerli ve yabancı şirketlerin maliyetlerine göre hesaplanan tutarla dahi aynı olmadığını söyledik. Irak'ta yabancı şirketlere nasıl muamele edildiyse bizimle de öyle edilmesi gerektiğini söyledik. Çünkü Irak’ta petrol arama ve çıkarma konusunda bizimle aynı sözleşmeleri olan yabancı şirketlerin sözleşmeleri bizim Kürdistan Bölgesi'ndeki sözleşmelerimize çok benziyor ama onlar harcama listelerini her dört ayda bir Petrol Bakanlığı'na gönderiyorlar ve harcamalarının tamamını ürettiklerinden geri alıyorlar. Aldıkları tutar 30 ile 45 dolar arasında. Dolayısıyla Irak hükümetine, bize neden diğer yabancı şirketlerle eşit davranmadıklarını sorduk. Onların yatırımları da bizimkine benziyor. 6 dolar rastgele belirlenmiş bir miktardır. Bunun ticari bir anlamı yok, bu ticaret anlaşmamıza göre de değil ve o miktarla üretime devam edip yatırımlarımızın karşılığını geri kazanamayız."
Yine de önceki soruma dönersem, bunu Iraklı yetkililere ilettiniz. Cevapları ve mazeretleri neydi?
"Bakın Irak hükümetinde çok zeki insanlar var, petrol bakanı da dahil. Sorunu anlıyorlar. Sorun şu ki, bütçe kanunu bir şey söylüyor, yatırım gerçekliği ise başka bir şey. Bunun çok kolay bir iş çözümü olduğuna ve herkesin kazanacağına inanıyoruz, o da sorunların daha fazla siyasete karıştırılmasını gerektirmeyen bir çözüm bulmaktır. Sanırım artık herkes bunun farkına varmıştır. Şimdi durum kaybet-kaybete dönüşmüş durumda. ABD'li yabancı şirketler, tüm yabancı şirketler, Kürdistan Bölgesi Hükümeti, Irak hükümeti ve Türkiye hükümeti bu durumda kaybediyor. Hepimiz birlikte ayda 1 milyar dolar zarar ediyoruz. Şu ana kadar 5 milyar dolar zarar ettik. Baktığınızda bu, tahkim mahkemesinin belirlediği miktardan daha fazla. Hepimiz zarar ediyoruz. Bu nedenle sorunların ticari çözümü mümkün ve kolaydır. Çünkü ticari çözüm herkesin kazan-kazan formülüne geçmesini sağlar. Bu çözümü bulmamız lazım."
Eğer öyleyse Bağdat karar alsa dahi petrol ihraç etmeyeceğinize dair önceki uyarınız, bu konudaki tavrınız değişmedi?
"Bu değişmedi çünkü ABD, Irak ve Kürdistan hükümetlerine kazan-kazan çözümü beklediğimizi açıkça ifade ettik. Tam üretime devam edebileceğimiz ve Irak-Türkiye Boru Hattı (ITP) aracılığıyla dünyaya petrol gönderebileceğimiz bir çözüm, ancak ticari bir çözüm bulunana ve sözleşmelerimizde yer alan maliyetler karşılanana kadar bunu yapmayacağız. Bu çözüm henüz bulunamadı, ancak bulunacağından eminiz çünkü bu herkesin çıkarınadır. Bu mesajı ABD hükümetine çok açık bir şekilde ilettik. ABD, dünya piyasalarındaki petrol fiyatlarından çok kaygılı, onlara, eğer boru hatları açılırsa ve petrolü üreten yabancı şirketlere ödeme yapacak ticari bir çözüm bulunmazsa boru hatlarının boş kalacağını söyledik."
Bu ticari çözüm nasıl olmalıdır, sizin yorumunuz nedir?
"Bizim yorumumuza göre Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nden ya da Irak hükümetinden sözleşmelerimizdeki parayı alacak şekilde olmalı."
Yani bütün ödeme vaatleri?
"Biliyorsunuz bir sözleşmemiz var, o petrolü nasıl satacağımıza dair bir anlaşmamız var, o petrolü piyasalarda nasıl satabiliriz diye bunun gözden geçirilmesi gerekiyor."
Matthew Zais, HKN Başkan Yardımcısı olarak Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol şirketlerinin durumunu herkesten daha iyi biliyorsunuz, yatırım, maliyet ve iş dengesini nasıl kuruyorsunuz? Ulaşabilecekleri bir denge var mı? sorusuna şu cevabı verdi:
"Herhangi bir iş ortamında yabancı yatırımcının işini yapmasına izin verilirse üretimde herhangi bir kısıtlama olmaz. Dolayısıyla üretim oranı, yatırımın ne ölçüde memnuniyetle karşılandığı ve sözleşmelerin tedbir ve garantilerine ne ölçüde uyulduğuna bağlıdır. Bu Kürdistan Bölgesi ve Irak için de geçerlidir. Daha da önemlisi, dünya artık Irak'ı izliyor. Irak yabancı yatırımın dikkatini çekebilecek yerlerden biri. Petrol ve doğalgaz açısından açısından yabancı yatırım çekmesi gereken en önemli alanların başında geliyor. Yatırımcıların yatırım yapacak birçok seçeneği ve başka birçok yer var. Dünya artık özellikle Kürdistan Bölgesi'ndeki durumu izliyor, Irak'ın yatırım için iyi bir yer olup olmadığını, yatırım konusunda güvenimiz olup olmadığını, yatırımlarına güvenip güvenemeyeceğini soruyor. Bu nedenle bence burada bizimle ve başkaları ile bu sorunun nasıl çözüldüğü, gelecekte yatırımcıların nasıl çalıştığımız ve Irak'ı nasıl gördükleri konusunda bir fikir oluşturuyor."
Matthew Zais açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bütçenin nasıl yorumlandığı ve bütçenin üretim ve nakliye maliyetlerinin fiyatlandırılması konusunda ne söylediği konusunda hala çok fazla belirsizlik olduğunu düşünüyorum. Yabancı şirketler dünyaya petrol ihraç edip SOMO'ya verirse, SOMO da petrolü dünya piyasalarına satarsa para nereye gidecek? Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin işlettiği özel bir hesaba mı gidecek ve parayı yabancı şirketlere verilen kredilerin geri ödenmesinde kullanabilecek mi? Bağdat bu 6 doları yabancı şirketlere tazminat olarak mı ödeyecek yoksa sadece bu tutarı Kürdistan Bölgesi'ne petrol ve gaz üretimi için mi vermek istiyor? Bunlar çok farklı iki senaryo. Eğer sadece 6 dolarsa, yabancı şirketler petrol üretip SOMO'nun satması için boru hatlarına pompalamaz."
Röportaj şöyle devam ediyor:
Yabancı şirketlerin Kürdistan'da şu anda ne kadar petrol ürettiğini söyleyebilir misiniz?
"Şu anki rakam elimde yok ama üretilebilecek petrolün yüzde 50'sinin üretileceğini söyleyebilirim. Elbette biz de dahil olmak üzere hiçbir yabancı firma üretim kapasitelerinin tamamını kullanamadı çünkü biz üretimi azalttık ve sadece iç piyasaya petrol satmaya odaklandık."
Erbil'de ya da Kürdistan Bölgesi'nin başka yerlerinde uzun petrol tankerleri kuyrukları görüyoruz, bu petrolü siz mi üretiyorsunuz? Nereye gidiyor?
"Biz de dahil yabancı şirketlerin ürettiği petrol Kürdistan Bölgesi'ndeki yerel rafinerilere gidiyor."
Petrolün Kürdistan Bölgesi pazarları dışında başka bir yere gittiğine dair bilginiz var mı?
"Hayır."
İç pazara gidiyor diyorsunuz, içeride satılan petrolün parasını nasıl alıyorsunuz?
"Bakın biz özel bir şirketiz, Irak'a yatırım yapan en büyük ABD şirketiyiz, Kürdistan Bölgesi'nin de en büyük yatırımcısıyız. Biz özel şirket ve yatırımcıyız ve rafineriler dahil Kürdistan'daki diğer özel şirketlerle iş yapma hakkımız var. Petrol ihracatına ticari bir çözüm bulunana kadar da bunu yapmaya devam edeceğiz."
Satış fiyatı hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?
"Fiyattan bahsetmek istemiyorum. Fakat iç piyasaya satmaya mecbur olduğumuz zaman fiyatı dış pazara sattığımızla bir olmuyor."
Eğer bir çözüm bulunursa, yabancı şirketlerin daha önce yaptığı ihracat miktarına ulaşması ne kadar zaman alır?
"Bu iyi bir soru, diğer yabancı şirketler hakkında konuşamam ama bizim tekrar tam üretime geçmemiz haftalar, aylar sürebilir. Ancak tam üretimden bahsettiğimiz zaman tekrar yatırım yapmamız ve para elde etmemiz gerekiyor. Mesela çalışanlarımızın yüzde 50'sini evlerine gönderdik, çalışanlarımızın yüzde 76'sı yerli halktan ve Iraklı Kürtlerden oluşuyordu. Yarısını eve göndermek zorunda kaldık, tekrar geri getirmek zorundayız. Üretimi tam üretim seviyesine getirmek için para harcamak zorundayız ve bu da paraya mal oluyor. Yabancı şirketler, paralarının boşa gitmeyeceğinden ve bu fonları ve geçmiş borçlarını bir kez daha geri ödeyecek bir iş çözümünün ortaya çıkacağından emin olmadıkları sürece parayı harcayamazlar."
Diğer ülkelerdeki enerji sektörü çoğu zaman halkına sosyal ve ekonomik refah getiriyor. Burada da bir süre gözle görülür bir ilerleme oldu. Kürdistan'ın petrol ihracatının askıya alınmasının bu gelişmeleri tersine çevirdiğini düşünüyor musunuz?
"Petrol ve gaz sektörüne yatırım olmasaydı Kürdistan Bölgesi'nde gördüğümüz gelişmeler gerçekleşmeyecekti diye düşünüyorum. Kürdistan Bölgesi Hükümeti çeşitli projelerle ekonomisini çeşitlendirmeye çalışıyor ancak gerçek şu ki Kürdistan Bölgesi'nde petrol ve gaz sektörüne yapılan yatırım diğer tüm yatırımlardan daha fazla ve uzun süre ekonominin ana motoru olmaya devam edecek. En iyi ihtimalle çeşitlendirilmiş bir ekonomi kendi kendini idame ettirebilir ama burada petrol ve gaz ekonominin önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Bakın burada oluşturulan senaryo çok kötü bir senaryo. Çünkü bugün ABD'nin ulusal güvenlik ortağı olan Irak Kürdistan Bölgesi’nin petrol ihracatı sıfır varil. Bugün İran günde yaklaşık 2 milyon varil ihraç ediyor. Venezuela petrol ihraç ediyor, Rusya petrol ihraç ediyor, ABD'nin rakip olarak gördüğü tüm taraflar, dünya piyasalarında petrol fiyatlarını istikrara kavuşturmak ve enflasyonu kontrol altına almak için büyük miktarda petrol ihraç ediyor. Kürdistan Bölgesi'nin kapalı olduğu gerçeğini, Irak anayasasının hazırlanmasında çok büyük rol oynayan ABD'nin yeni Irak deneyiminin bir parçası olmaya ikna etmek için Kürdistan Bölgesi'ne verilen sözleri hepimiz hatırlamalıyız. Üst düzey ABD’li yetkililerin ve diğerlerinin bu durumun yarattığı engelleri anlayacağını umuyorum. Çözüm ihtiyacının büyük önemini hissetmelerini umuyorum."
Bu ilginç çünkü petrol fiyatlarındaki dalgalanma nedeniyle ABD diğer ülkelerin daha fazla petrol ihraç etmesini sağlamaya çalışıyor. Irak ile Kürdistan Bölgesi arasındaki sorun teknik olmaktan çok siyasi gibi görünüyor. Farklı bir biçimde sormak istiyorum; Irak, petrol parasının ne olacağı ve üretimin ne kadara mal olacağı veya olmayacağından ziyade, konunun siyasi boyutuyla (Kürdistan Bölgesi'nin kendi adına petrol ihraç etmemesi) ilgileniyor gibi görünüyor. Sizce bir çözüm mümkün mü? Sorumun ikinci kısmı, sorunların kaynağının çözülmesi gereken daha büyük siyasi sorunlar olduğu halde, ABD'nin sorunun daha küçük bir kısmına odaklanıp Kürdistan Bölgesi ve Irak'a teknik sorunlarını çözmeleri için baskı yapıyor mu? Kaldı ki sorunların kaynağı büyük oranda siyasidir ve çözülmesi gerekiyor.
"Diğer ülkelerde olduğu gibi Irak'ta da siyasetin çok karmaşık olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz diye düşünüyorum. Böyle bir durumda odaklanılması gereken şey siyasetin ekonomik büyümeyi engellemesine izin vermemek, ancak bir çözüm bulmamız gerekiyor. ABD hükümetinin, yeni Irak'ın ve anayasasının oluşturulmasında oynadığı büyük bir rol var. Irak anayasasında yer alan federalizmin hayata geçirilmesi için anayasanın ve anayasal hakların nasıl uygulandığını ve bunlara nasıl saygı duyulduğunu araştırmak gerekebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasında önemli bir rol oynadığı federalizmin.
Bakın, Kürtlerin bu yeni Irak deneyimine katılma seçeneği vardı. ABD, Irak Kürdistanı'nı anayasada yer alan haklar temelinde yeni Irak deneyimine katılmaya ikna etti. Bu nedenle uluslararası toplumun bu haklara saygı gösterilmesini sağlama konusunda rol oynayabileceğine inanıyorum. Burada mesele siyasetin kontrolden çıkmaması, anlamsız senaryolar üretilmemesi, herkesin zararına olacak durumlar yaratmaması için anayasanın ne gibi önlemler sağladığıdır diye düşünüyorum."
Matthew Zais kimdir?
Atlantik Konseyi'nin Orta Doğu Güvenlik Girişimi kıdemli üyesi olan Zais, aynı zamanda Hillwood ve HKN Energy şirketlerinin hükümet işlerinden sorumlu başkan yardımcısıdır.
Daha önce iki yıl boyunca Beyaz Saray'da Ulusal Güvenlik Kurulu'nda Irak ve Kürdistan İşleri Direktörü olarak görev yaptı.
Zais ayrıca ABD Enerji Bakanlığı'nda uluslararası ilişkilerden sorumlu baş sekreter yardımcısı olarak görev yaptı.