Kürdlerin “Sarı Hoca” dediği Çorum İskilipli sosyolog-yazar İsmail Beşikçi’yi, tanımayan Kürd yoktur. Elli yılı aşkın bir zamandır, Türk resmi ideolojisinin Kürdleri inkâr politikasına karşı verdiği mücadeleyi, Kürdlerden başka tüm Türkiye ve dünya da bilmektedir. Ancak dün kaybettiğimiz eşi emekli öğretmen Leman Hanım’ı tanıyan çok az kimse vardır.
Yaşadığımız toplum, erkek egemen olarak bilinmektedir. Ne kadar doğru bilmiyorum; “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.” söylemi de çok yaygındır. Kadın-erkek her eş, eşine destek de olabilir, köstek de. Sabah-akşam hayatı paylaşanların, başarılarında, başarısızlıklarında birbirlerini etkilememesi düşünülemez. Bu etkilenme tersinden de olabilir; başarılı bir kadının arkasında da bir erkek bulunabilir.
İsmail Beşikçi, 1962 Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Mezuniyetinden sonra Kürdleri tanıyor ve hayatı değişiyor. 1965 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistan olarak çalışmaya başlayınca sosyoloji alanındaki doktorasını, “Göçebe Alikan Aşireti” adıyla bir Kürd aşireti hakkında yapıyor. Sonra, kısmen Kürd gerçekliğini kapsayan, “Doğu Anadolu’nun Düzeni” adıyla bir kitap yayımlayınca, başta üniversitedeki çevresi olmak üzere, Kürdlerin yok olduğuna kendilerini inandırmış resmi ideoloji savunucuları İsmail Beşikçi’ye saldırmaya başlıyorlar. “Prof.” ünvanlı cahiller onu şikâyet ediyor ve üniversiteden uzaklaştırıyorlar. “Sarı saçlı, mavi gözlü, Çorumlu, İskilipli İsmail Beşikçi, Kürdleri nereden çıkardın?” ...
Bu sıralarda, İsmail Beşikçi, üniversitede beraber çalıştığı bir arkadaşının kız kardeşi, ilkokul öğretmeni Leman Hanım’la tanışıyor ve evleniyorlar. Leman Hanım, İsmail Hoca’dan birkaç yaş büyüktür. Sonra, onurlu fakat çileli yaşamları başlıyor. İsmail Hoca, hep cezaevine girip çıkarken Leman Hanım, durumu kabulleniyor. İsmail Hoca, 1970-2000 yılları arasındaki otuz yılın, on yedi yılını cezaevinde geçirdi. İsmail Hoca, sayısız kez, içeri girip çıkarken ve yaklaşık olarak altmış yaşının üçte birini cezaevinde geçirirken Leman Hanım hep onu bekledi. Leman Hanım bir taraftan öğretmenlik yaparken diğer taraftan İsmail Hoca’nın peşinden, şehir şehir cezaevlerini dolaştı.
İsmail Hoca bazen evdedir. Ama kapının önünde, havlu, tıraş takımı, diğer bazı ihtiyaçlarını karşılayacak; deprem çantasına benzer, bir cezaevi çantası hep hazırdır. Polisin, ne zaman kapısını çalacağı belli olmaz. İsmail Hoca, yılmaz, korku bilmez, mahkemelere karşı ısrarla Kürd ve Kürdistan gerçeğini dile getirir. Devlet yorulur, o yorulmaz.
Bir gün yine gelip evden alırlar İsmail Beşikçi’yi. Çantasını alıp polislerin arasında önce emniyete, sonra cezaevine gider. Leman Hanım, haber vermek üzere, dostları Ümit Fırat’ı arar, “Ümit, Hoca yine ikinci adresine gitti.” der. Ümit, “Hayır Abla, bir yanlışın var, o birinci adrese gitti; senin orası, Hoca’nın ikinci adresi.” diyerek onların içinde bulunduğu gerçeği ifade eder.
İsmail Hoca, cezaevi, cezaevi dolaşırken Leman Abla hep bekler, sabırla, metanetle. Mal, mülk, çoluk, çocuk derseniz, öyle şeylere zamanları olmaz. İsmail Hoca’nın, bugün devletten bir emekli maaşı bile yok. Bir ara, bir Kürd kızını evlatlık almak isterler, onu da gerçekleştiremezler.
Bundan beş yıl önceydi; 2016 yılı. Onları Mersin Toroslarda bir yayla evinde bir hafta misafir ettik. Leman abla, sarı nokta adlı göz hastalığından dolayı iyi görmüyordu ama kısa zamanda bizim kadınlarla kaynaştı. Leman Abla anlatıyor: “Bir Amerikan vakfı, Beşikçi’ye bir ödül verecekti. On bin dolar göndermek için hesap numarası istediler; benim hesap numaramı verdik, para geldi.” İsmail Hoca’yı göstererek, “Bu adam kabul etmedi; ‘Onlar, Kürdistan’ın sömürgeleştirenlerin suç ortağıdırlar.’ dedi. Para geri gitti...”
Leman Abla artık doksanı geçmişti. Bir süredir durumu iyi değildi. Hoca’yla birlikte Diyarbakır’a gömülmek istiyordu. Ama malum şartlarda Ankara’da gömüldü. Ailesi Balkanlardan Çorum’a gelen ve “Sarı Hoca”, “Xocê Zer”, X”ocê Zêrîn”, “Smaîlê Dergûşvan” gibi adlar verdiğimiz İsmail Hoca ve Erzurum Dadaşı eşi rahmetli Leman Abla, tüm Kürdlerin ailesiydi. İsmail Hoca’yı minnetle, Leman Abla’yı rahmetle anıyoruz...
Celâl Temel, İBV Mütevelli Heyeti Üyesi