Farklı tarihlerde yaptığı konuşmalardan "Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak", "Örgüt propagandası yapmak", "Suç işlemeye alenen tahrik" ve "Örgüte üye olmak" iddialarıyla önceki gün toplam 18 yıl ceza verilen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Lezgin Botan, yargının siyasi iktidarın denetimine girdiğini ve kararın da siyasi olduğunu söyledi.
Benzer suçlama ve cezalandırma yönteminin HDP’li başka milletvekillerine de verildiğini hatırlatan Botan, “Bu karar, benim veya diğer arkadaşların şahsında Türkiye’nin nasıl bir siyasi darbe mekaniği ile karşı karşıya olduğunun kanıtıdır. Mahkemeler meşrutiyet sorunu ile karşı karşıyadırlar. Savcı ve hakimler AKP ilçe yöneticileri gibi hareket etmektedir. Bizim şahsımızda halkımız da cezalandırılmaktadır” diye konuştu.
'Meclis İradesine Saldırıdır'
AKP iktidarının hukuku baskılayarak siyasi intikam almak için yargıyı bir darbe aracına dönüştürdüğünü belirten Botan, “Siyasi kararların bir hınçla verildiği açıktır. Yargı AKP ilçe başkanlarının söylediklerini dahi dikkate alıyor. AKP yargı eliyle cinsiyetçi, ayrımcı ve bölücülük yapıyor. AKP özelde Kürdistan ve genelde Türkiye’de demokratik muhalefeti tasfiye edip muhalefetsiz bir şekilde seçimlere gitmek istiyor. Yurttaş olarak bizlere reva görülen haksızlık, seçmene, ailelerimize, çocuklarımıza da bir cezai yaptırım olduğu unutulmamalıdır. Uluslararası arenada bu sorumsuzluğun mutlaka karşılığı olacaktır. Biz halkın oyuyla seçilmiş, halkın iradesini temsil ediyoruz. Bu karar, mecliste halkın iradesini temsil eden milletvekillerinin ve meclis iradesine yapılan bir saldırıdır. Yargı eliyle halen Meclis’e müdahale ediliyor. Meclis işletilemez hale getiriliyor. Bizim halk adına orada temsilyet yetkimiz gasp ediliyor. Biz bunu bir darbe olarak yorumluyoruz” diye konuştu.
'Muhalefet Yoksa Diktatörlük Var’
Kararın toplumsal barış açısından da vahim olduğunu dile getiren Botan, "Çünkü toplumsal açıdan bakıldığı zaman siyasetin değersizleştirilmesi çok büyük bir sorundur. İtibarsızlaştırılan siyaset kurumu sorun çözme aracı olmaktan çıkarsa, toplum umutsuzluğa ve dolayısıyla kontrolsüz arayışlara girer" dedi.
Yargı kararlarıyla kendilerine oy veren tüm toplumsal kesimlerin cezalandırdığını anlatan Botan, bu cezaların toplumun barış umudunu, birlikte yaşama isteğini, konuşarak sorunları çözebilme umudunu yok ettiğini hatırlattı. Botan, “Siyaset sadece çoğunluğu ele geçirmiş egemen bir elit zümrenin kendi başına sorumsuzca her istediğini yaptıran kontrolsüz bir kurum değildir. Muhalefetin olmadığı bir yerdeki iktidar anlayışı diktatörlüktür, gayri meşrudur" diye belirtti.
'Temsiliyet Gasp Ediliyor'
“Bize verilen ceza şahsında cezalandırılan Kürt halkıdır, Türk halkıdır, emekçilerdir, kadınlar ve tüm toplumdur” diye devam eden Botan, burada söz konusu sadece bir şahsın değil, var olan temsiliyet gücünün engellenmesi olduğunu ifade etti. Botan, şöyle devam etti: “Böyle kararlarla temsiliyet yetkisi gasp edilmiştir. Bu nedenle verilen kararın siyasi olduğunu söylüyorum. Bunun hiçbir şekilde hukuki değeri yoktur. Siyasi bir karardır."
'Yargı Siyasi Şantajı İle Karşı Karşıyadır'
Verilen cezaya yönelik istinaf mahkemesine yapılacak itirazı değerlendiren Botan, şunları söyledi: "İstinaf da, Yargıtay da hepsi iktidarın siyasi şantajı ile karşı karşıyadır. İstedikleri kararı vermeyen herhangi bir yargıca çok rahatlıkla 'sen FETÖ’cüsün' deyip içeri atabilirler. Böyle ahlaksız bir iktidar söz konusu olduğu için yargının vereceği kararların hiçbiri hukuki değildir. Yargı büyük bir şantaj ve baskı altındadır. Yargıtay adeta rehin alınmıştır. Normalde hukuki açıdan bakıldığı zaman bu dosyaların hepsinin içi bomboştur. Yargılamaya konu olacak şeyler değildir. Dolayısıyla yargı iktidarın darbesi ile karşı karşıyadır. İktidar devletin bütün kurumlarını ele geçirerek, bir darbe anlayışıyla toplumu dizayn etmeye çalışıyor."
