Azadi Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Delal, \"Kürtlerin tarihsel iradesi, özgür bir ortam söz konusu olduğunda PKK\'yi kusacaktır \" dedi.
Delal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çözüm Süreci\'ne destek vermek amacıyla 7 Haziran seçimlerinde HDP ile ittifak kurulduğunu belirterek, bunun aynı zamanda Kürt meselesini çözmek için adım atan AK Parti\'ye de destek anlamına geldiğini savundu.
\"Kürtler, PKK\'yi kusacak ve yaşam alanı bırakmayacak\"
Hükümetin, Çözüm Süreci ile oluşan ambiyansı devam ettirmesi ve Kürtlerin haklarıyla PKK\'nin birebir örtüşmediğini bilmesi gerektiğini kaydeden Yavuz Delal, \"PKK, hiçbir zaman Kürtlerin tarihsel iradesiyle, o iradeyi oluşturan gelenek, kültür, medeniyet ögeleriyle bağ kurmuş bir hareket değildir. Kendi toplumuyla bağ kuramamış silahlı hiçbir hareket, huzur ortamını arzu etmez. Toplumuyla kurduğu bütün ilişki, öldürdüğü veya öldürttüğü insanlar üzerinden kurulmuştur. Zaman içerisinde bu ölümlerden PKK çok yararlanmıştır. PKK, bütün imkanını söylem ya da ideolojisiyle değil, silah zoruyla temin ve tesis edebilmiştir. Dolayısıyla Kürtlerin tarihsel iradesi, özgür bir ortam söz konusu olduğunda PKK\'yi kusacaktır ve PKK\'ye yaşam alanı bırakmayacaktır\" dedi.
\'Barajı aşamazsak savaş başlar\' söylemi, \'1 Kasım\'da AK Parti iktidar olursa savaş şiddetlenir\' açıklamalarına dönüştü
Seçimlere gidilirken HDP\'nin barajı geçememesi durumunda ciddi problemlerin yaşanacağının dillendirildiğini anımsatan Delal, \"Bugün o, tehdide dönüştürülmüş durumda. 1 Kasım seçimleri için kendisine \'Kürt siyaseti\' diyen hareketin unsurları ve Türkiye\'deki bileşenleri, şık olmayan, siyasete dair olmayan bir dil kullanmaya başladı. 7 Haziran öncesi dillendirilen \'Barajı aşamazsak savaş başlar\' söylemi, \'1 Kasım\'da AK Parti iktidar olursa savaş şiddetlenir\' açıklamalarına dönüştü. Bu, kesinlikle halkın iradesini mahkum etmek, terörize etmektir\" şeklinde konuştu. \"Halkın iradesi mahkum ediliyor\" Birtakım silahlı unsurlarla, tehdit söylemleriyle halkın ve halkın iradesi ile siyasete vereceği desteğin rehin alındığını aktaran Delal, sözlerini şöyle sürdürdü: \"Halkın bir biçimde arzu ettiği istikamette kendisini tebarüz ettirmesine engel olunuyor. 7 Haziran sonrasında yükseltilen çatışma ortamı ve bu ortamla beraber kullanılan dil, aslında işin hiç de Kürt toplumunun hak, adalet ve hürriyet talebiyle birebir orantılı olmadığını veya bu talebin bir biçimde Türkiye\'de iktidar-muhalefet mücadelesi içerisinde manipüle edildiğini göstermektedir. Halbuki Kürt toplumunun tabii ve siyasi temel hak ve hürriyeti talebi ile mevcut iktidar partisi karşısında konumlanması arasında bana kalırsa hiçbir bağ bulunmamaktadır. Çünkü Kürtlerin tarihsel iradesinin tahakkuk etmesi, iktidarda kimin olduğuyla ilgili değildir. İktidarda bulunan unsurun bu taleple ilişkisiyle alakalıdır. Bu anlamda da bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti, tarihi boyunca Kürt toplumunun tarihsel iradesiyle yakın ilişki kurmuş, bir hükümetle en paradoksal bir biçimde en kötü ilişkiyi, Kürt toplumu adına siyaset yaptığını söyleyen unsurlar kurmuşlardır.\"
\"Konuşmamak vebaldir\"
Açıklamasında HDP ve PKK\'ye yönelik eleştirilerinin yadırganmaması gerektiğini de belirten Delal, 7 Haziran\'a kadar PKK ve HDP\'ye ciddi toleranslar tanıdıklarını dile getirerek, \"7 Haziran\'dan sonraki süreçte Çözüm Süreci\'ni destekleme kastıyla bir araya gelmiş ittifakımızın bırakın hedeflerine ulaşmayı, taban tabana zıt biçimde bir durumla, bir vak\'ayla karşı karşıya kalmış olması, artık konuşmamız gerektiği konusunda bize bir iradeyi dayatmış durumdadır. Konuşmamak bir vebaldir\" ifadelerini kullandı.
\"Kürtler şu an kendi iradeleriyle yürümüyor\"
HDP\'nin seçim kampanyasını \"Seni başkan yaptırmayacağız\" sloganı üzerine kurduğunu ve Kürtlerin bunu sorgulamasının neredeyse ihanet etmek gibi algılatıldığını aktaran Yavuz Delal, \"Algı operasyonu başarılı bir biçimde yürütüldü. Kürtler şu an kendi iradeleriyle yürümüyor. Tahakküm altına alınmış bir iradeleri söz konusu. Tahakküm altına alan da PKK ve HDP\'dir. Normalde Kürt toplumunun tarihsel talepleri başkanlık sistemi içerisinde anayasal anlamda daha rahat güvence altına alınabilirdi\" dedi.
\"Kürtler ölmek zorunda bırakıldı\"
Çatışmayı şehirlere indiren PKK\'nin, Kürtlerin ölümüyle hegemonyasını garantilediğini de söyleyen Delal, \"İşte Cizre\'de, Silopi\'de, Sur\'da, Lice\'de, Yüksekova\'da, Şemdinli\'de, Beytüşşebap\'ta gerçekleştirilen operasyonlar sonucu ortaya çıkan bir trajedi, bir ödenen bedel. Yani Kürtlerin ölümüyle bu hegemonya aslında garanti altına alınmak isteniyor. Kürtler bu garantiyi sağlamak için ölmek zorunda bırakılmıştır. Ölümler olması lazım ki bu üretilen siyaset sorgulanamasın. Kürtler öldüğü zaman bu siyaset için ölmüş olacak. İmaj böyle oluşturulacak ve sen bu ölümler içerisinden bu siyaseti sorgulayamayacaksın. Çünkü bu siyaseti sorgulamak, ölümleri sorgulamak ya da ölen insanların boşa öldüğünü söylemektir\" şeklinde konuştu.
\"Kürt toplumu kendileri için ölmüyorlar\"
Delal, yürütülen silahlı mücadelenin Kürtlerin iradesi adına olmaması gerektiğini ve silahlı dönemin 2013\'te bittiğinin söylendiğini hatırlatarak açıklamasında; \"Peki bu çocuk oyuncağı mı? Kürtlerin tarihsel iradesinde bundan sonra silahlı mücadele dönemi bitmiştir. Bunu (PKK) sen yayımladın. Biz de kabul ettik. Kimin iradesi adına silahlı mücadeleyi tekrar başlatıyoruz? Artık bu Kürtlerin iradesi adına yapılmış bir mücadele olamaz. Kürt toplumu şunu bilsin, kendileri için ölmüyorlar. Son çatışmalar için bazı güçler bir şeyler vaadetmiş olabilir ama bundan en fazla elde edilecek şey, PKK\'nin ömrünün uzatılması olabilir. Kürt toplumu adına elde edilecek bir kazanım değildir. PKK adına elde edilmiş bir kazanım olabilir\" ifadelerine yer verdi. HDP\'nin, verilen siyasi desteğe dayanarak Kürt halkı adına PKK\'ye \"Savaşı durdur\" demesi gerektiğine ve 7 Haziran\'da verilen siyasi desteğin PKK tarafından terörizasyon unsuru olarak kullanıldığına da vurgu yapan Delan; \"Bu desteği kendisine çatışmayı başlatma yetkisi verildiği şeklinde manipüle etti. Halbuki bu siyasete destekti\" dedi.