Samimi Bir Özeleştiriye Var mıyız?

24.05.2025, Cts - 09:12

Samimi Bir Özeleştiriye Var mıyız?
Haberi Paylaş

Kürt halkının hakkaniyetiyle doğan her doğuş evresini amacından koparıp, bilinmez bir meçhule havale ettik. İçi özü boş ‘al gülüm ver gülüm’lerle, günü kurtarma yetmezliklerimizle Kürt toplumda takat kuvvet bırakmadık! Toplumu kontrol altına alınması için, duygu sömürüsüyle aklını körleştirdik! Her daim Kürtlerin esas meselesiyle devreye girmesi gereken çağın gerekleriyle ters orantılı teorik koşunun pistine çıktık. Yüz yıl arkada kalmış lojilerle yurdsever Kürtlere ilkelsiniz diyerek önlerini arkalarını tuzaklarla çevirdik.   

Arada bir aklı başında birisi kalkıp "hey Şemo bu böyle olmaz!" diyeni de yetmiş yedi sülalesiyle aforoz ettik! Arkası önü belirsiz gelgitlerle dön dolaş başa dön zikzaklarımızla Kürt halkını ciddi bir şekilde iş görmez bir hale soktuk. Ve hiçbir zaman “ben bana ne yaptım?” diye kendimize hiçbir zaman sormadık. Aklın akıl mayasıyla pekişmiş Kürtlerin ne umutları varsa, önü arkası belirsize koşan taktiklerimize kurban ettik! Halkların kardeşliği adı altında şovenle kucaklaşıp, kendi kardeşimizle olan kavgamıza hız kazandırdık.

Benim ayakkabım numarası dışında ayakkabı giyen kim varsa, oranın adamı buranın yaveri diye oraya buraya postaladık. Benimle okunan kitabı okumayan ne kadar aydın varsa, fosilleşmiş lojilerimizle sersemleştirip askıya astık.  Halkların projesi seni özünden çalan bir projedir diyen kim varsa, akıl almaz karalayıcı hamlelerle susturmaya çalıştık. “Kürt sorunu kendine özgü enstrümanlarla siyaset yapmalıdır” diyen kim varsa, kimsesiz’’ lerin mezarlığına gömdük. Ortadoğu'yu kurtarmadan önce kendi halkına özgü özgünlüklerine odaklan diyen kim varsa, şoven solcuların sofrasına meze yaptık!

Kürtlere özgü tarihin birçok sayfası var diyenlere “haydi be oradan tarih benle başladı!” diye azarladık! Kendimize özgürlük lakabı taktık, ama ve lakin kendi içimizde özgürlük sorgulamasına kapalı tuttuk.  Kürt halkının hakkına yol alan ne kadar doğal müttefik varsa, lojili darbelerle sağa sola savurduk.  Bu dincidir, bu zengindir, bu ağadır, bu benden değildir, bu şudur, bu böyledir diye diye Kürtlerin iç rezervlerinin içini boşalttık!  Yaşanan bu kadar yanlışa rağmen, hiçbir gün yanlışımızı halkımızla paylaşma samimiyeti gösteremedik. “Ağzımızı her açtığımızda yeni öngörüleri hayata geçirme zamanıdır” dedik ama ve lakin her zaman yeniliklere yol alan tüm yolları kapalı tuttuk.

Dünle yol alan yanlışınızla yarını daha karmaşık bir zemine taşıdık? Bu taşımayla Kerkük satışı ve Şengal’in ayrışma çabasıyla taçlandırdık? Hedeflenen yarının alt yapısını oluşturmadan, üst perde sloganvari naralarla, hararetli dalışlarla günü kurtarmaya çalıştık? Güney Kürdistan’ın birçok olanaklara sahip olmasına rağmen, KDP ve YNK’nin her an çalışabilirlik sendromunun orta yerde kalmasına çanak tuttuk? Özgürleşmek ve medeni halkların özgür dünyasının seviyesine erişebilmek amacımızın aksine, Kürt halkının kendine özgü gerçeklerle buluşmasına tazıdan kaçan tavşan gibi kaçtık?

Kürt siyaseti şu ya da bu olumsuz yaşanmışlığın üzerine gideceği yerde, sen ben kavgalarıyla Kürt halkının başına çorap ördük? Sorgulanmaz kutunun içine hapsedilen ben eksenli yanlışın ortaya çıkmaması için, belden aşağı atışlarla mümkün olabilir bir geleceği elbirliğiyle kararttık? Elini suya sabuna değdirmeden değer ailesidir diye, liyakatsiz olanı bu halkın başına başçavuş yaptık? Tüm bu olmazların farkında olan bir kısım Kürt aydınlarını düşmanlaşma mantığın sofrasına meze yaptık?

Yani sözün kısası yanlışla yetmezliğin üzerine samimi bir cesaretle gidilmekten başka Kürt siyasetin bir şansı kalmamıştır. Dolayısıyla Kürt siyasi arenası karmaşık bir ayıbın içinde olmanın farkına artık varmalıdır. Farkına varılmalı çünkü, içinde tepinen ayıbın derinliği tahmin edilmediği kadar derindir. Yarım asra yakın bir zamanla KDP’nin Peşmergesi, yok YNK’nin Peşmergesi emsali bile başlı başına ayıplanacak kadar derinliklidir.

On binlerce köyün yok olmasıyla başlayan, on binlerce Kürt gencinin ölümüyle devam eden, onlarca şehrin viran edilmesiyle zirve yapan bir siyasetin elde var sıfır siyaseti de ayıplanacak bir nitelikte değildir de nedir. Bundan dolayı ve tüm bunlara rağmen, başı boş ilkesizliğin kalıbına sığdırılan ezberlerin yatağında uykuya dalmanın hikâyesi devam etmemelidir. Etmesi halinde yarınla olabilir bir geleceğe Kürt toplumunun bir umudu kalmayacaktır.

Onun için ve özelikle olmamalı olanla yaşanmış bir hikâyeyi sil baştan Kürt halkına okutup geleceğine mezar taşı dikilmemeli! Yani sözün kısası, gelin hep birlikte, yeraltı sığınağımıza gömdüğümüz doğrumuzla buluşup, kendimize özgü aklın pistine çıkıp hep birlikte ben değil biz olup koşalım.

Hüseyin Akıncı

 

Bu haber toplam: 5788 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:43:00
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x