Daron Acemoğlu, "Ulusların Düşüşü" kitabını yazmış...
Tabi bu kitapta Kürt ulusunu direk anlatan bir durum yok. Ancak ortaya koyduğu genel teorik perspektif ve tarihi bilgiyi, Kürt ulus tarihi ya da başka başka ulusların doğuşu, gelişmesi, düşüşü ve yeniden tarih sahnesine çıkıp yükselmesi vs. muhasebesi açısından değerlendirmek anlamlandırmak için önemli veriler sunuyor.
Bilindiği gibi Daron Acemoğlu, soykırıma uğramış Ermeni halkından bir ferttir. Daron, İyi bir ekonomist, eğitimci ve 2024 yılı Nobel ekonomi ödülü sahibi...
Daron Acemoğlu, ekonomik ve aidiyet bakımdan farklı ulus ve sosyal tabakaları arasındaki sosyolojik dengesizliği tahlil ederek, bu eşitsiz gelişmenin yarattığı muhtemel sonuçları analiz etmeyi dener.
Misal olarak, ekonomik bakımdan gelişkin ülkelerde yaşayan insanların daha rahat ve uzun bir ömür sürdürdükleri, gelişmişlik düzeyi düştükçe bu yaşam kalite ve konforun, hatta doğallığının düştüğünü izah eder ..
Tabi eşitliğin, doğallığın düşmesi, aradaki sosyal yaşam makasının açılması sonucunu yarattı ve daha da açıyor .
Bu durum , insanlığın kendine yabancılaşmasına, bir kesimin daha çok zenginleştikçe barbarlaşmasına, diğer kesimin yoksullaştıkça yaşamsal sorunlarının ağırlaştığını görürüz.
Ağırlaşan ekonomik zorluklar, siyasal olumsuzluğu da tetikleyerek, sosyal çürümeleri derinleştirir. Geri toplumlarda yaşanan devşirme, aşağılık kompleksli, lümpen tabakaların oluşması, eğitimdeki fırsat eşitsizliği, demokrasi ve aydınlanma yaşamını olumsuz yönde etkileyen, adeta ulusları ve insanlığı düşüren, düşkün kılan etmenler oluşturur.
Bu durumda çıkmanın yolu, oluşan barbarlıktan kurtuluş çareleri üzerinde yoğunlaşmak ve mücadele etmek, kölelikten çıkmak, yoksul sınıf ve ulusların hatta insanlığın geleceği açısında önem kazanır.
Barbarlığın yöneticileri, barbarlıklarını sürdürmek için her yolu deneyip, plan ve politikalar üreten, bireyleri, kitleleri, ulusları hatta devletleri kendi egemenlikleri için şekillendirir ve kullanır.
Yaşanan 3. Dünya Savaşı'nın, nasıl bir vekalet savaşı izlediklerini, alt-üst oluşlar yarattığını görmeksizin, karşı mücadeleyi var etmek ve geliştirmenin zorluklarını aşmak da zor. Bu zorlukları aşmanın zikzakları, çetin, yakın, geçici, uzun süren yolları, sert ve esnek uygun l ittifakları vardır. Bu yol ve ittifakların bir muhasebesini ortaya çıkarıp, hile ve tutarlılıkları görüp yürüdükçe, ulusların, sosyal sınıfların düşüşü bertaraf edilebilir...
Söz konusu Türk-Kürt ittifakı ve sonuçları üzerinden, Abdullah Öcalan, dört tarihi dönemeç üzerinde durarak, Kürtlerin kazanç ya da kayıplarını irdelemeksizin, "Türklerin büyük kazandığı" sonucuna varır. Bunlar;
1- 1071, Selçukluların Mezopotamya'ya giriş yapıp, Anatolia'ya açılmaları.
2- 1514, Osmanlı imparatoru Padişah Yavuz Selim'in, Safevi imparatorluğu karşısında, İdris’i Bitlisi ile Amasya Antlaşmasında sağladığı başarı,
3- 1919, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde sağlanan ittifak sonucunda yaşanan Yeni Türk devletinin kurulması..
4- Bahçeli-Erdoğan- Öcalan ittifakı ile 3. Dünya Savaşı'nda ittifakların yaratacağı ve kazandıracaklarını dillendirir.
Muhasebe ve sonuçları ortaya çıkararak, bu ittifaklarda kimin düştüğü, kimin kalktığı, kimin kullandığı, kimin kullanıldığını ortaya koymak önemli!
İlk üçündeki sonuçta Kurt ulusu güç iken, kaybetti.
4.'de ise, Abdullah Öcalan "namus, haysiyet üzerine yemin" olunur ki, "Kürtler için bir talep yoktur!" diyerek, "devlet ve toplum ile birleşin!" çağrısı yapıyor. Devlet Bahçeli ise karşısındaki bu talepsizliğe "Teşekkür ediyor!"
Bu durum, Kürt ulusunun kalkması güçlü iken, tekrardan düşüşü muhasebe ediliyor.
O halde, düşmüş bir ulusun bu büyük hilelere tekrar ve tekrar düşmek kaderi mi?
İyonya Efesli filozof Hereklitos, MO. 4. yüzyılda "Kader insanların özlemidir!" diyor...
Kürtlere dair eşitlik ve özgürlük aşkı, özlemi olmayanlar, tarihi hileli yorumlar, ulusu bağımsızlığa, kalkmaya, kalkınmaya değil, düşürmeye ve düşürülmüşlüğe güç verir! ..