Bu Yeni Süreçte Kürtleri Ve Türk Devletini Neler Bekliyor?

''PKK kurumsal olarak şu andan itibaren yoktur. Yeniden kurulup hayat bulması da artık mümkün değildir. Top şu an Türk devletinin sahasındadır. Türk devleti, Kürtlerin vazgeçilmez ulusal haklarının amasız fakatsız kabul edilerek anayasa ve yalar çerçevesine alınmasının ön adımlarını atmalıdır.''

12.05.2025, Pts - 15:20

Bu Yeni Süreçte Kürtleri Ve Türk Devletini Neler Bekliyor?
Haberi Paylaş

PKK'den beklenen fesih açıklaması nihayet geldi. Bu topraklarda Kürt ve Türk devlet ilişkileri de doğal olarak yeni bir aşamaya girdi. PKK örgütünün 52 yıllık totaliter ideolojik varlığı beraberinde getirdiği şiddet sarmalı, arkasında yüz binlerce ölü, milyonlarca Kürdün yerini ve yurdunu terk etmek zorunda kalması ile sonuçlandı. Zamana yayılan bu katliam ve göçertmeler, her iki toplumu derinden etkileyerek psiko-sosyal travmalar yaratmış, aynı zamanda tedavisi çok zor olan psiko-sosyal kronikleşmiş yaralar açmıştı. 50 yıla yakın bu topraklar üzerindeki toplumlara yaşatılan bu trajediler her iki toplum katmanında (Türkler ve Kürtler) insani duyarlılık, empati ve vicdanları da çok ciddi bir erozyona uğrayarak çürütmüştür. Şu an her iki toplum, 40 yıldır kronik bir şekilde kanayan bu hastalıklı travmaların yan etkileri ve komplikasyonlarını yaşıyoruz. Sorunun temelinin ne olduğunu daha önce defalarca altını çizdiğimiz gibi özet olarak tekrar çizelim. Binlerce yıldan beri kendi toprakları üzerinde yaşayan ve sayıları on milyonlarla ifade edilen otokton bir millet olan Kürtlerin, Lozan'da uluslararası meşruiyeti ilan edilen devletin (Türkiye Cumhuriyeti) kendi iç uygulamalarında bu otokton kadim milletin varlığını bir çırpıda inkar etmesi, dilini ve kültürünü yok sayması ve hayatın her alanında yasaklanmasıyla başladı. Türk resmi tarih yalanlarının aksine, Kürtler bu bu inkar ve dayatmaları kabul etmediği için başkaldırmıştır. Bu inkar, Türk partileri ve toplumu nezdinde, dayatılan fiili bir durum nedeniyle "Kürt kardeşlerimiz" şeklinde varlığı şeklen telaffuz edilse de, Türk devlet paradigmasında bu inkar hala devam ediyor. Bunun en somut kanıtı, Mahkemelerde ve meclisteki Kürt milletvekillerin Kürtçe konuşmalarını "Bilinmeyen bir dil" olarak resmi tutanaklara geçirilmesidir. Mevcut yasa ve anayasa tümden değişmediği sürece yasalar önünde Kürt ulus varlığı her zaman yok hükmündedir.

PKK kurumsal olarak şu andan itibaren yoktur. Yeniden kurulup hayat bulması da artık mümkün değildir. Top şu an Türk devletinin sahasındadır. Türk devleti, Kürtlerin vazgeçilmez ulusal haklarının amasız fakatsız kabul edilerek anayasa ve yalar çerçevesine alınmasının ön adımlarını atmalıdır. Bu adımlar, devletlerinin bekası ve Anadolu Türklüğünün mutlu ve refahı için de gereklidir. Sağduyulu Türkler, karasal komşularına baksınlar, artık direkt İran, Irak, Suriye devletleri ile değil, statü sahibi ve güçlü yapılarıyla Kürtlerle komşudurlar. Hayal aleminden bir an evvel uyanmaları, kendi çıkarlarınadır. Daha önceleri devletlerin ve dünya sivil toplum örgütlerinin "Kürtlerin ulusal ve demokratik haklarının tanınması" tavsiyesinde bulunduklarında, Türk devleti; "Terör örgütünün halkımıza ve ülkemize karşı verdiği zararlar ve devam eden saldırılar orta yerde dururken, böyle bir açılım yapmamız, terör örgütüne verilmiş bir taviz olur" diyorlardı. Adına "terörsüz Türkiye" dedikleri açılım bir devlet konseptiyle alınmış bir karar olduğu açıktır. Bunu nereden anlıyoruz? Devlet paradigmasının siyasi alandaki yılmaz savunucusu Devlet Bahçeli'den biliyoruz. Türk devletinin halihazırdaki derini ve görüneni ile bir bütün olmadıklarını da biliyoruz. Eskinin devamından yana olanların sayılarının azımsanmayacak olduğunu da bilmemiz gerekir. Siyasi arenada İYİ parti, ve gittikçe taraftar kitlesini arttıran ultra faşist Zafer partisi, BBP ve sağcı ulusalcı Kemalistler (CHP ve diğer partiler arasında gidip gelenler) sözcü gazetesi ve televizyonu hatta Tele-1 ve Halk TV’nin bazı sunucu ve yazarları ile kendilerine "analist ve stratejist" diyen, televizyonlarda boy gösteren emekli subay ve generaller, maaşa bağlanmış sözde gazeteci ve bazı üst düzey bürokratlar, buna şiddetle karşılar ve Türk toplumunu yıllarca ırkçılık zehirliyle uyuttukları yetmezmiş gibi, "Bu açılım ülkeyi bölünmeye götürür" heyulalarıyla manipüle etmeye devam ediyorlar. Devlet Bahçeli'nin bu işin sorumluluğunu ve başını çektiği için, buna muhalefet eden güçlerin provokasyonu çok iyi biliyor, hatta darbeden bile korktuğu için telaşla bu işin bir an evvel açıklanıp PKK'nin bir an evvel feshini istiyor.

Kürt cephesinde ise, durum daha da vahim. Bütün politikalarını Öcalan ve PKK’nin kötülüğü üzerinde inşa edip kurgulayan Kürt mahallesindeki bu parti ve oluşumlar da deyim yerindeyse adeta şokları yaşadılar. Alternatif reel ve esnek politikalara kapalı oldukları için (PKK’yi ve Öcalan'ı eleştirirken bile Öcalan'ı taklit edip çağdışı, soğuk savaş dönemi kavramları kullanıyorlar) 21. yy gerçeği ve Ortadoğu'nun reel durumlarında bihaber oldukları için, komediye varan bir çıkışla "Kürtler için kültürel dahi hiç bir şey istemiyor. Bu bir ihanet belgesidir" diyerek futbol kavramında geçen ofsayta düştüler. Böylesine aymazca bir gerekçe olabilir mi? Sormazlar mı, "Öcalan'dan siz ne bekliyordunuz" diye. Bu satırların yazarı, Öcalan ve PKK konusunda somut olgu ve belgelere dayalı eleştirilerini defalarca yaptığını okuyucular bilir. Burada bunu tekrar etmeyi uygun bulmuyoruz. Bu çağrı ve PKK’nin bu çağrıya uyarak kendini feshetmesi, öncelikle Kürtlerin ulusal haklarına kavuşması ve bu topraklarda kalıcı barışın sağlanmasında bir dönüm noktasını da aralamıştır. Kürtlerin görevi asıl şimdi başlıyor. 40 yıldır, Koca bir ulusu vesayeti altına almış, davasına büyük zararlar vermiş bir örgütün gölgesinden nihayet kurtuluyor. Kürd ulusal hak savunucularına büyük görevler düşüyor. Bu boşluğu çağın gereklerine uygun, bütün Kürtleri kapsayan ideolojik ve dinsel dayatmalardan uzak, gerçek bir Kürt partisi etrafında kenetlenmeli, ulusal haklarını şiddetsiz ve aynı zamanda tavizsiz bir şekilde savunmalıdırlar.

 

Bu haber toplam: 2465 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:19:20:23
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x