Ellerinden gelse Başkan Barzani'yi bir kaşık suda boğarlar, ama...

Irak eski Başbakanı ve Dava Partisi lideri Nuri El Maliki’ye yakın bir gazete ile El Nahar TV başta olmak üzere Irak medyasının bir bölümünde yayınlanan bir haberde Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin suikast girişimine uğradığı ve kaçtığı iddia edildi.

21.07.2016, Per - 15:14

Ellerinden gelse Başkan Barzani'yi bir kaşık suda boğarlar, ama...
Haberi Paylaş

Bugün gün boyunca sosyal medyada da tartışılan bu asparagas haber, üzerinde durulmayacak boş bir söylem olmasına rağmen, Nuri Maliki’nin Kürtler nezdinde rahatsızlık uyandıran Süleymaniye ziyaretinin hemen sonrasına, Başkan Barzani’nin temsilcisi Fuat Hüseyin’in planlanan Süleymaniye ziyaretine denk gelmesi nedeniyle dikkat çekici bir gelişme olarak önem kazandı.

Sputniknews’ten Hikmet Durgun’un suikast girişimini sorduğu PDK Politbüro üyesi Kemal Kerküki, suikast iddialarının doğru olmadığı ve Barzani’nin görevinin başında olduğunu söyledi. Barzani’nin hayati tehlikesinin bulunmadığının altını çizen Kerküki, söz konusu haberlerin ‘art niyetli’ olduğunu belirtti.

Haberi yapanlara “Gerçeklerle bağdaşmayan haberleri yapmak ve bir algı oluşturmaya çalışmak kimseye fayda getirmez” diyerek tepki gösteren Kerküki, Irak basınını dürüst olmamakla suçladı.

Söz konusu suikast iddialarını ZerNews\'e değerlendiren bir başka KDP Başkanlık Konseyi üyesi Ali Awni \"Bir kişi başka bir kişiyi sevmediğinde onun hakkında kötü hayaller düşler\" olarak çevrilen Kürt atasözü ile dile getirdi ve iddialar ile ilgili şunları söyledi:

\"Bunlar Başkan Barzani\'yi sevmeyenlerin düşleridir. O kadar değersiz bir yalan ki, cevap vermeye bile değmiyor. Biliniyor ki Bağımsızlık Referandumu gündemimizde. Bu tür haberlerdeki amaç Kürdistan halkının yönetim ve asayişe inancını kırmaktır. Bu çok ucuz bir yalan, kim Başkan Barzani\'yi tarayabilir! Kürdistanı istila eden her 4 ülke tüm gücü ile 150 yıldır Barzani\'leri yok etmek istediler ama başaramadılar. Bize lütufta bulunduklarından değil, bizi sevdiklerinden dolayı değil, elinden geleni ardına koymadılar ama başaramadılar. Ne Nuri Maliki ne de ağası kendini yırtsa da yapamaz\" şeklinde görüşlere yer verdi.

Irak siyaseti son süreçte oldukça fırtınalı bir süreçten geçiyor. Irak’ın en etkili şii liderlerinden Mukteda Sadr, Haydar El Abadi yönetimine karşı deyim yerindeyse tam bir seferberlik başlatmış durumda. Abadi hükümetini devirmek için son aylarda sürekli protesto gösterileri düzenlemekteler.

Irak’ın eski Başbakanı ve etkili siyasi aktörlerinden Maliki’nin bu protesto gösterilerinin bir parçası olmaması düşünülemez. Maliki, İran’ın direktifleri doğrultusunda Irak’ta yeniden etkin bir aktör olmak için harekete geçti.

Abadi’nin nisbeten ılımlı siyasetinin doğurduğu hoşnutsuzluk, yolsuzluklarla baş edilememesi, Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık girişimlerine engel olunamaması vb. sebepler Maliki’nin yeniden Irak’ı yönetebilmesi iştahını kabartmış durumda.

Ancak bunun gerçekleşebilmesi için en önemli kriter, İran için son derece ciddi bir tehdit oluşturan Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlıkçı girişimlerinin engellenmesi. İran rejiminin yönlendirmesiyle Maliki ilk adımı Hewler ile Süleymaniye çelişkisini derinleştirmek amacıyla Süleymaniye’ye bir ziyaret gerçekleştirerek attı.

Süleymaniye’de Kürdistan Bölgesi’nde değişim rüzgarları estirmek amacıyla YNK’den ayrılan, ancak sonrasında değişim rüzgarları yerine kaos rüzgarları estiren ve halk nezdinde kaybettiği itibarı ayrıldığı YNK’ye yakınlaşmakla telafi etmeye çalışan Goran Hareketi lideri Noşirwan Mustafa başta olmak üzere Goran-YNK ittifağının önde gelen isimleriyle son derece samimi görüşmeler gerçekleştiren, Maliki’nin, Süleymaniye’ye önemli ayrıcalıklar verecek bir özerklik statüsü taahhüdünde bulunduğu medyaya da yansıdı.

Kürtlerin köklü ve deneyimli partilerinin başında gelen YNK’nin önde gelen isimleri Maliki’yi diplomatik temayüller gereği, nezaket sınırları içerisinde karşılayıp ağırlasalar da, Hewler-Süleymaniye arasında mevcut çelişkilerin derinleştirilmesine izin vermedikleri biliniyor..

Bu ziyaretin ardından, Maliki’ye yakın medya kaynakları başta olmak üzere Irak basını tarafından gerçekleştirilen suikast iddiaları Süleymaniye hamlesinin amacına ulaşmadığının da en önemli kanıtlarından biri.

Kürdistan Demokrat Parti-İran’ın (PDK-İ) liderleri Qazî Muhammed’i idam ederek, Dr Qasimlo ve Dr Şerefkendi’yi müzakere masasında suikastle katleden, çok sayıda Doğu Kürdistanlı kadroyu suikastler ve idamlarla imha eden İran’ın en büyük düşmanlardan biri olarak gördüğü Mesud Barzani’ye yönelik çok sayıda suikast girişiminde bulunduğu kamuoyunun malumu. Bu suikast girişimlerinin bir ikisi basına yansırken, bir çoğu gizli tutuldu. Başkan Barzani’nin uyguladığı Bağımsızlıkçı siyaset, Kürdistan’ı işgal eden her 4 devleti de rahatsız ediyor. Ancak bunların içinde en çok rahatsızlığı Bağdat ile Tahran’a verdiği tartışmasız.

Mesud Barzani sadece Kürtlerin ulusal bağımsızlığını hedeflediği, Kürtlerin menfaatlerini esas aldığı için, kendi ülkesinde de ciddi bir potansiyel Kürt tehdidine sahip İran için mutlaka susturulması gereken bir isim olarak ön plana çıkıyor. Bilhassa Bağımsızlık referandumunun iyice dillendirildiği son süreçte, İran enerjisinin kayda değer bir bölümünü anti-Barzani mücadeleye ayırmış durumda.

Bu mücadele için de kullanabileceği tüm argümanları kullanmaktan imtina etmeyecek bir sinsi politik ve diplomatik mirasa sahipler. En önemli silahları ise ulusal kaygılardan ziyade partisel ve dar sınıfsal çıkarları esas alan Kürt parti ve bireyleri. Zaten bölünmüş olan Kürtleri parçalayıp yönetmek için çok fazla enerji harcamaları gerekmiyor. Ancak tüm bu politikaları, Mesud Barzani’nin iradesi karşısında sonuç alıcılıktan uzak duruyor. Bu nedenle onun fiziki olarak yok edilmesi seçeneği, kirli infazlar ve idamlarla sabıkalı İran rejimi için asla sümen altı yapılmayacak esaslı çözümlerin başında gelmektedir ve her zaman masa üstünde bulunmaktadır.

Maliki’nin ziyaretinin ardından, başta bizzat Maliki’ye yakın medya olmak üzere Irak basınından yayılan suikast iddiaları, Başkan Mesud Barzani’ye gözdağı vermenin, Başkan Barzani liderliğinde Bağımsız Kürdistan\'a endekslenen Kürdistan toplumunun moral çöküşünün amaçlandığını gösteriyor. Bize biat etmezsen, bağımsızlık sevdasından vazgeçmezsen sonun budur denmek istiyor.

Ancak İran’ın ve Maliki’nin unuttuğu bir şey var. Mele Mustafa’nın oğlu, babasından devraldığı bağımsızlık ülküsünü hiçbir şeye değişmez, ölüm korkusu başta olmak üzere hiçbir korku onu Kürdistan sevdasından alıkoyamaz. 14 yaşından beri 50 küsur yıl her gün ölümle burun buruna yaşayan, tek aşkı bağımsız Kürdistan olan bir lideri ölümle tehdit etmekten beyhude ve komik bir çaba olabilir mi?

Eli Ewni\'nin de ifade ettiği gibi \"Kürdistanı istila eden her 4 ülke tüm gücü ile 150 yıldır Barzani\'leri yok etmek istediler ama başaramadılar. Bize lütufta bulunduklarından değil, bizi sevdiklerinden dolayı değil, elinden geleni ardına koymadılar ama başaramadılar.\" Maliki ve ağası İran\'ın ellerinden gelse Bağımsız Kürdistan\'ın sembolü Mesud Barzani\'yi bir kaşık suda boğarlar. Bunun için hem çok büyük hevesleri, hem de gayretleri var. Ama ellerinden gelmiyor. Çünkü Kürdistan halkı alçakgönüllü, saygılı ve asil liderini sevgisiyle koruyor.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 9250 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:19:07:41
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x