Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen idamların sayısının son dokuz ay içinde önemli bir artış gösterdiği görülüyor. Suudi krallığı bu yıl içerisinde 89’uncu idamın infaz edildiğini bildirdi. İnsan hakları gruplarına göre bu rakam, Suudi Arabistan’nın 2014 yılında idam edilenlerin sayısıyla aynı.
IŞİD militanlarının Irak ve Suriye’deki birçok şehir ve kasabaya saldırıp bölgenin büyük bir bölümünü kontrol altına almasından sonra idamların sayısında artış yaşanmaya başlandı.
Kechichian, Suudi Arabistan’daki idam sayısının artmasını, bölgesel güvenlik sorunlarını sınırları dışında tutmak isteyen Suudi yetkililerin güç gösterisine yönelmesine bağlıyor.
Keichichan ayrıca, idam sayısını artıran Suudi yetkililerin, IŞİD gibi terör örgütlerine, kendilerinin halen Suudi Arabistan’ı kontrol ettikleri ve her türlü aşırılığı ağır bir şekilde cezalandıracakları mesajı vermek istediklerini söyledi. Keichichan’a göre, bu da güç göstermenin bir yolu.
Ancak infaz sayısının artması, yargı sisteminin verimliliğinin artmasına da dayandırılabilir.
İnfazların çoğu açık alanlarda halkın gözü önünde mahkumun başı kesilerek yapılıyor. Bazen de idam edilen suçluların cesetleri teşhir amacıyla açıkta bırakılıyor.
Keichichan, cesetleri meydanlarda bırakarak halkı suç işlemekten caydırmayı planladıklarını söylüyor. Zaten halka açık olmasının nedeni bu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Ortadoğu araşatırmacısı Adam Coogle, idam biçiminin şeriata uygun olduğunu savunan Suudi hükümetinin, idam sayısının artışına dair bir yorum yapmadığını söylüyor. Coogle ayrıca, Suudi Arabistan’daki yargı sisteminin uluslararası adalet standartlarına uymadığının da altını çiziyor.
Coogle, bazı mahkumların suçlarını itirafa zorlandıklarını kaydederken, “Birçok insanın avukata ulaşması engelleniyor. Hatta bazıları neyle suçlandıklarını yargıç önüne çıkarılıncaya kadar bilmiyor” diye konuşuyor.
Uluslararası Af Örgütü’ne göre, halen 22 ülkede idam cezası hala yürürlükte. Suudi Arabistan, Çin, İran, Irak ve ABD, dünyada en çok mahkumu idam eden beş ülke.
Coogle, Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen idamların yarıya yakınının şiddet içermeyen ve uyuşturucu, büyücülük veya zina bağlantılı suçlamalardan kaynaklandığını söyledi.
Adam Coogle’ye göre, idam cezası uluslararası yasalara göre sadece çok ağır suçlar için kullanılmalı. Ancak Suudi Arabistan’daki idam cezalarının çoğu uyuşturucuyla bağlantılı.
Krala baş kaldırmak, mezhepsel gerilimi tırmandırmak ve gösterilere öncülük etmekle suçlanan saygın Şii Şeyhi Nimr El Nimr, geçtiğimiz yıl idam cezasına çarptırılmıştı. İdam cezası dünya genelinde protestolara yol açmış, Suudi Arabistan ve bölgede Sünni-Şii gerilimini arttırmıştı.
Ancak Kuveyt’teki uzman Haider Ghadhanfari, durumdan hoşnut olmayan Şii azınlığı yatıştırmaya çalışan Suudi hükümetinin, Nimr el Nimr’e verilen idam cezasını infaz etmeyeceğini söylüyor.
Ghadhanfari’ye göre, Suudi hükümetinin politikası ülkede yaşanan gerilimi yatıştırmaya yönelik ve yöneticiler bu doğrultuda af çıkarmayı planlıyor.
Af Örgütü’nden Kechichian, siyasi ayaklanma ve protestoların El Nimr’in idamını erteleyebileceğini ve hatta iptal ettirebileceğini söyledi. Kechichian’a göre, her ne kadar El Nimr davasında yeterli delil yok ve dava siyasileştiriliyor. Ayrıca bazı yetkililer idamın infazında ısrar ediyor.
Kechichian, “Karışık sinyaller veriliyor. Bu konuda ısrar eden yetkililer aynı zamanda kararın devam etmesini istiyorlar” dedi.
Kechichian idamın gerçekleşmesi durumunda, bu kadar tanınmış bir kişiyi hedef alan yanlı bir davanın anlamı ve önemi hakkında çok sayıda soru işareti bulunduğunu belirtiyor.