Reuters’ın dış politika editörü Hümeyra Pamuk’un haberine göre ABD’li yetkililerin e-posta yazışmaları, Biden yönetiminin Gazze savaşının ilk günlerinde yaşadığı ikilemi gözler önüne seriyor. 11-14 Ekim tarihleri arasındaki üç ayrı e-posta zinciri, üst düzey ABD yetkililerinin İsrail’e verilen desteğin yanı sıra, Gazze’deki artan sivil ölümlerinden duydukları endişeyi de yansıtıyor.
“İsrail savaş suçu işleyebilir”
Ortadoğu’dan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Dana Stroul, 13 Ekim’de Başkan Biden’ın üst düzey danışmanlarına bir e-posta gönderdi. Stroul, İsrail’in Gazze’nin kuzeyindeki 1 milyondan fazla Filistinliyi tahliye etme planının insani bir felakete yol açabileceğini hatırlatıyor. Stroul İsrail’in uluslararası hukuku ihlal edebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Dana Stroul, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin değerlendirmesini aktararak, bu durumun İsrail’e karşı savaş suçu suçlamalarına yol açabileceğini belirtiyor. Kızılhaç yetkilisi Fabrizio Carboni’nin “İsrail’in savaş suçu işlemeye yakın olduğu” yönündeki özel uyarısını da iletiyor.
“Savaş suçlarına suç ortaklığı yapmakla suçlanabiliriz”
Dışişleri Bakanlığı’nın kamu diplomasisinden sorumlu üst düzey yetkilisi Bill Russo, 11 Ekim’de gönderdiği bir e-postada ABD’nin “Arapça konuşan kitlelerin gözünde inandırıcılığını yitirdiğini” vurguladı. Russo, ABD’nin Filistinlilerin yaşadığı insani krize doğrudan değinmemesinin “etkisiz” ve “karşı tarafta” imajını güçlendirdiğini belirtti.
Ayrıca, Washington’un İsrail’in sivillere yönelik eylemlerine sessiz kalarak “olası savaş suçlarına suç ortaklığı yapmakla” suçlandığına dikkat çekti. Russo, ABD’nin tutumunun hızla değiştirilmemesi halinde “bölgedeki konumumuzu yıllarca olumsuz etkileme riski” taşıdığını ifade etti.
ABD’nin tutum değişikliği
E-posta yazışmaları, Beyaz Saray’ın İsrail’e yönelik tutumunun zamanla değiştiğini gösteriyor. Başlangıçta İsrail’e koşulsuz destek veren ABD yönetimi, artan sivil ölümleri ve insani kriz nedeniyle pozisyonunu yeniden değerlendirmek zorunda kaldı.
13 Ekim’de Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ilk kez “Gazze’deki Filistinli ailelerin acısını” kamu önünde dile getirdi. Ertesi gün Başkan Biden, Gazze’deki insani krizi acilen ele almaya öncelik verdiğini ve ekibine savaş bölgesine yardım ulaştırılması için çalışma talimatı verdiğini açıkladı.
İsrail’e silah sevkiyatı
14 Ekim’de İsrail Büyükelçiliği’nin üst düzey bir yetkilisi, İsrail Ulusal Polisi için 20 bin otomatik tüfeğin sevkiyatının hızlandırılmasını talep etti. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Savunma Ticareti Kontrolü Müdürlüğü, bu kadar büyük bir sevkiyatın 24 ila 48 saat içinde onaylanamayacağını bildirdi.
E-postalara göre Siyasi ve Askeri İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Jessica Lewis, incelemenin hızlandırılmasını istedi. Lewis, İsrail’e yönelik belirli silah paketlerine olası itirazların “acilen” açıklanmasını istedi.
ABD’li yetkililer, İsrail’e gönderilmesi istenen el bombası fırlatıcıları, silah parçaları ve tüfekler dahil olmak üzere 16 ayrı silah paketine itiraz etmişti.
Savaşın bilançosu ve geleceği
Gazze savaşı birinci yılına yaklaşırken, ateşkes anlaşması hala sağlanamadı. Gazze’de 40 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Gazze’nin büyük bölümü harabeye döndü. İran destekli Hizbullah milislerinin liderinin öldürülmesinin ardından bölgesel bir savaş riski de artıyor.
ABD yönetimi, İsrail üzerindeki baskının fark yarattığına ve daha büyük bir felaketi önlediğine inanıyor. Ancak e-postalara göre bazı üst düzey ABD yetkilileri, Washington’un Filistinlilerin acılarını ele almakta yavaş kaldığını düşünüyor.
E-postalar, ABD yönetiminin Gazze konusundaki ikilemini gözler önüne seriyor. Washington bir yandan İsrail’e desteğini sürdürürken, diğer yandan artan sivil ölümleri ve insani kriz nedeniyle politikasını yeniden değerlendirmek zorunda kalıyor.