Bunlar yaşanırken ABD'nin Yunanistan'dan 20'den fazla yeni konuşlanma yeri istediğine dair haberler de gündeme geldi.
Yunan basınında servis edilen haberlerde, Washington ve Atina'nın, Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması'nı üç yıl içinde ikinci kez güncelleme çalışmaları yaptığı sırada ABD'den ilk olarak anlaşmanın beş yıl gibi bir süre için uzatılması, ikinci olarak da ABD askerlerinin konuşlanma yerlerinin yenilenmesini önerisi geldiği yazıldı.
Konu Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Öyle ki ulusalcı çizgideki Aydınlık, ABD'nin Yunanistan'daki varlığını artırmasının "Türkiye ve Rusya'ya karşı ortak kuşatma olduğu" görüşünü savunan bir manşete imza attı.
Emekli Amiral Cem Gürdeniz'in görüşlerine yer verilen haberde, "ABD, Türkiye ile Yunanistan arasındaki çelişkiyi kullanarak post-hegemonik dönemin üslenme ortamını sağlıyor" iddiası dile getiriliyor.
Cem Gürdeniz, "Dedeağaç ve Girit'e yatırım yapıyor. Türk-Yunan sorunları bu aşamaya gelmese ABD bunu kullanamazdı. Büyük bir fırsat yakaladı ve onu şimdi avantaja çeviriyor" görüşünü öne sürerken, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Yunanistan zannediyor ki ABD onları korumak için geliyor, ama buzdağının altı çok farklı. Gerçekte olan şudur: ABD'nin dünyadaki tüm kriz alanlarına kendi çıkarları çerçevesinde müdahale edecek konvansiyonel kapasitesi çok geriledi. Rusya'nın askeri alanda büyürken, nükleer anlamda ABD için en ciddi tehdit olması; Çin'in Rusya ile yaptığı ittifak sonucu Avrasya'nın kuzey ve doğu sahillerinin Rus ve Çin kontrolüne geçmesi, Pasifik'te çok büyük bir jeopolitik kırılma yarattı. ABD bu yükselen güç alanını tek başına karşılayamıyor. 293 gemiyle bunu karşılayamazlar. Karşılarındaki A2/AD yetenekleri çok arttı. Dolayısıyla gemilerinin çoğunu Pasifik'e konuşlandırmak zorundalar. Akdeniz ve Atlantik’te bırakacakları gemi sayısı az olacağına göre güç kaybını neyle dengeleyecekler? Üslerle, yığınaklar, vekil durumundaki Yunanistan gibi devletler ve oydaşma sağlayabilirlerse NATO ile. Burada gerek Rusya’nın güneyden çevrelenmesi gerekse önemli bir kriz anında kendi çıkarlarına göre müdahale edebilmeleri için altyapının önceden hazır olması lazım. O yüzden Yunanistan'a bu kadar yatırım yapıyorlar. O nedenle B1'leri Norveç'e gönderdiler, geçen hafta Karadeniz'in üzerinde uçurdular, Sigonella'da NATO'ya Global Hawk Üssü kurdurdular…"
"ABD için ağırlık merkezi Pasifik, ama Akdeniz de çok kritik. İsrail'in güvenliği, enerji jeopolitiği ve Kenar Kuşak burada kesişiyor" diyen Gürdeniz, "Rusya'nın ithalat ve ihracatının yüzde 65'i buradan geçiyor. Bu aksı batıdan kontrol eden en önemli aks ise Dedeağaç-Girit hattıdır. Bu yığınak Afrika için yapılıyor tezviratı doğru değil" ifadesini kullanıyor ve ekliyor:
"Rusya, jeopolitik olarak Türkiye'nin bir rakibidir. Çünkü nefes borusu bizden geçiyor, Avrasya'daki Rus jeopolitik etki alanı Türk dünyasıyla güneyden kuşatılmış durumdadır. Bu nedenle Romanov’lar döneminde 13 kez savaşmışız ama Atatürk-Lenin dostluğuyla başlayan süreç ile bir nevi jeopolitik düzlemde barış içinde birlikte yaşama prensibi oluşmuş. Her iki ülke de karşılıklı denge ve çıkarlara saygı içinde son 100 yıldır savaşmadan ve hatta iş birliğini her geçen dönem artırarak bugünlere geldi. Türkiye NATO üyesi olmasına ve ABD kışkırtmalarına rağmen bu dengeyi son 75 yıldır mükemmel şekilde korudu. Bugün Rusya ve Türkiye'nin jeopolitik kuşatılmışlığı aynı düzeyde. Türkiye güneyden ve batıdan bir kuşatma altında. Doğuda İran ve Rusya'nın olması Türkiye için önleyici faktörler. Bugün Batı ve Batı'yla hareket eden Arap alemi Türkiye'yi çevreliyor. Rusya da aynı durumda. Baltık'tan çevrelendiler. Polonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan üzerinden çevrelenmeleri her geçen gün artıyor. ABD bu ülkeleri yeni dönemde yoğun şekilde kullanacağını açıkça söylüyor. Türkiye'yi de bu süreçte Karadeniz'den zorluyorlar. Montrö rejiminin sahibi olmamıza rağmen Rusya’ya karşı hamlelerde bulunmamızı teşvik ediyorlar. İçimizdeki mandacılar da bu tuzaklara çanak tutuyorlar. Örneğin böyle bir jeopolitik fırtına döneminde, Türkiye'nin Karadeniz'de ABD gemileriyle geçiş eğitimi yapması, stratejik bombardıman uçaklarına destek vermesi anlaşılabilir gibi değil. Beni 15 Temmuz 2016 gecesi ateş gücüyle terbiye etmeye çalışan bir güce karşı, ona denge olacak bir gücün aleyhine hamle yapamayız. 100 yıl önceki şartlar oluşmuştur, 100 yıl önceki jeopolitik manevra ihtiyacı neyse bugünde aynısıdır. Azerbaycan'da bu yapıldı ve çok da başarılı oldu. Çin ile Orta Kuşak yapılarak bir manevra alanı açıldı ve lehimize oldu. Şimdi Türkiye, Kırım ve Uygur sorunlarını bahane ederek emperyalizmin Türk-Rus ve Türk-Çin dostluğunu baltalamasına müsaade etmemelidir."