İngiltere’deki Durham Üniversitesi'nde Ortadoğu ve İslami Siyasi Ekonomi&Finans Profesörü olan Mehmet Asutay, İslam ekonomisi ve finansı alanına yaptığı önemli ve etkili katkılardan dolayı 2024 İslam Kalkınma Bankası (IsDB) İslam Ekonomisinde Etkili Başarı Ödülü'nün birincisi seçildi.
Prof. Asutay, özellikle İslam ahlak ekonomisi üzerine yaptığı yenilikçi çalışmaları ve İslam finansını sürdürülebilir kalkınma ve insan refahını destekleyecek şekilde şekillendirmesiyle dikkat çekti.
Rudaw ajaansının haberine göre IsDB tarafından Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen törende, Prof. Asutay'a 18’inci İslam Kalkınma Bankası Grubu Yıllık Toplantıları çerçevesinde Riyad, Suudi Arabistan'da ödülü takdim edildi.
Prof. Asutay, ödülünü İslam Kalkınma Bankası Başkanı Dr. Muhammad Al Jasser ve Başkan Yardımcısı Dr. Mansur Muhtar’ın elinden aldı.
Bingöl’den İngiltere’ye uzanan başarı hikayesi
Prof. Mehmet Asutay katıldığı Rudaw TV bülteninde, Bingöl'ün Kiği ilçesinin küçük bir köyünde doğduğunu, İstanbul'da büyüdüğünü söyledi.
İstanbul Ümiversitesi İktisat Fakültesi’nde lisans eğitimi yaptığını anlatan Asutay, master eğitimine başladığını, İngiltere’de York Üniversitesi ve Leicester Üniversitesi’nden master çalışmalarına devam edip Leicester Üniversitesi’nde Türkiye’nin politik ekonomisi üzerine doktora yaptığını anlattı.
Daha sonra kendi özel alanı olan İslam ekonomisi ve finans konusunda, Orta Doğu ekonomi politiği ile Türkiye ve Kürtlerin ekonomi politiği üzerine çalışmalar yaptığını aktaran Prof. Asutay, “Ödüle sebep olan özel çalışma alanım da bu. Benim tanımlamamla ‘İslam Moral Ekonomisi’ bağlamında teorik olarak ve arkasına da onun günlük hayata nasıl yansıdığını inceleyen çalışmalar yaptım. Çalışmalarım ve yaptığım yayınlar, verdiğim ders ve konferansların hemen hemen hepsi İslam moral ekonomisi ve İslam ekonomi politiği çerçevesinde. Çalışmalarım bu konularda devam ediyor. Şu anda İngiltere’deki Durham Üniversitesi'nde çalışmalarıma devam ediyorum ve ayrıca üniversitenin İslam Ekonomisi ve Finansı Merkezi’nin direktörlüğünü yapmaktayım” dedi.
“Kürdistan Bölgesi temsilcisinin olmaması üzücü”
Ödülü aldığı törenin aynı zamanda İslam Kalkınma Bankası'nın 50’inci yılını anma törenleri olduğunu aktaran Prof. Mehmet Asutay, “Aynı zamanda İsDB’inin yıllık toplantıları devam etmekte. Çeşitli konularda toplantılar yapılıyor. Bu konuların içinde bölgesel kalkınmayı da amaçlayan toplantılar da var. Özellikle Orta Doğu ve özelde de Kürdistan Bölgesel Yönetimi için aslında önemli konular. Onun için burada bir temsilcilerinin olmamasına üzülmüş olduğumu söyleyeyim” diye konuştu.
“Kürt toplumda ciddi bir moral ekonomi var”
Prof. Mehmet Asutay, şunları dile getirdi:
“Bütün Orta Doğu'da olduğu gibi Kürtlerin de ekonomik ve sosyal yapılarını moral ekonomi bağlamında açıklamak gerektiğini düşünüyorum. Çalışmaları da o yönde yaptım. Tarihsel süreç içinde hem Kürtlerin kendi geleneksel yapıları ve hem de İslam'dan gelen etkilerle ciddi bir moral ekonominin oluştuğunu ve bunun yüzyıllar boyunca Kürtlerin sosyal formasyonunu belirleyen bir yapı olduğunu gözlemlemiş olmamız mümkün. Zaten tarihsel belgelerde bu yönde. Ancak tabii son zamanlarda bütün Müslüman dünyasında olduğu gibi 20. yüzyılın başından beri ciddi kapitalist ekonomilere doğru yöneldi bölge. Bütün Müslüman dünya da aynı şekilde. Bu bir kısmında Batılılaşma bir kısmında da kolonyal ve emperyalist güçler tarafından oldu. Tabii Kürt bölgesi de hangi taraftaysa bundan ciddi bir şekilde etkilenmiş. Türkiye'de, Irak tarafında ya da İran tarafında oradaki politik sistemin sosyalist ya da kapitalist olmasına göre Kürt ekonomileri de modern zamanlarda o şekilde gelişmiş durumda. Ama hâlâ Kürt toplumda ciddi bir moral ekonomi olduğuna inananlardan biriyim. Her ne kadar piyasa ekonomisi ciddi şekilde baskı yapsa da hâlâ geleneksel formlar üzerinde kendisini ifade eden bir ekonomi politik çerçevesinde varlığını sürdürebildiğini söyleyebilirim.
Özellikle son 20 yıldır Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde geçirdiği transformasyonla piyasa ekonomisinin ciddi şekilde geliştiğini ve bunun da geleneksel moral ekonomiyi negatif yönde etkilediğini ve bu bağlamda Türkiye'deki gibi, İran'daki gibi ya da bölgedeki diğer ülkelerdeki gibi ciddi bir piyasa ekonomisine doğru yönelme olduğunu da ne yazık ki dile getirmem gerekiyor. Yani kalkınmacılığı sadece sermayeye dayalı bir ekonomiyle açıklamak yerine aynı zamanda geleneksel güçlerin de çok önemli bir faktör olduğunu unutmamak gerektiğini düşünenlerden bireyim.”
Daha önce Durham ve başka üniversitelerde birlikte çalıştığı Kürdistan Bölgesi’nden öğrencileri olduğunu dile getiren Prof. Mehmet Asutay, bu nedenle hem Kürdistan Bölgesi’ni hem de bölgedeki diğer alanları da inceleme imkanı bulduklarını söyledi.
Prof. Mehmet Asutay, “Ne yazık ki Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret etme mümkün olmadı. Şubat ayında bir ziyaretimiz vardı ancak bölgedeki siyasi gelişmeler yüzünden ziyaretimiz iptal edildi. Umuyoruz bu yaz böyle bir ziyaret mümkün olacak” dedi.
“Kapitalist veya neo-libaral ekonomiyi Kürt toplumuna uygulamak haksızlıktır”
Kürt profesör, “moral ekonomisi” tezi hakkında ise şunları kaydetti:
“Bilim derken neyi ifade ettiğimiz oldukça önemli. Eğer bilginin klasifa edilmesini, şekillendirilmesini Batının ontolojine göre yapacak olursak zaten tamamen dini ve aynı zamanda ahlakı ve etiği dışlamış bir şekilde akademik çalışmaların yapıldığı ve bilimin oluşturduğu bir gerçek. Ancak 1970’lerden sonra bu yaklaşımın yetersiz olduğu ve toplumların sadece bilimsel olarak açıklanamayacağı ama sosyal bilimlerin ciddi şekilde etkileri ve katkılarıyla toplumları anlamanın ve insan davranışlarını anlamanın çok daha anlamlı olacağı görüşü ortaya çıktı. Özellikle post-modelinizim daha sonra post-kolonyal çalışmamaların artmasıyla her bir toplumun kendi değerler sistemi içinde farklı şekillerin oluşturması ile ekonominin, toplumun, politikanın şekillenebileceği yönünde görüşlerin ortaya çıkmış olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla her bir toplumun kendi sahi otantik değerler sistemi içinde farklı ekonomik sosyal ve siyasal yapıların ortaya çıkması mümkün ve 1950’lerden sonra bu çerçevede yapılan çalışmalarla İslam ekonomisi dediğimiz ve arkasından kendisini İslam bankacılığında ifade eden ciddi gelişmeler ortaya çıktı.
Bu bağlamda Batı üniversitelerinde de mesela Durham Üniversitesi'ndeyim, burada hem master, hem doktora çalışmalarımız olduğu gibi bu konularda birçok araştırma da yapıyoruz. Dolayısıyla böyle bir bilim var mıdır şeklindeki soruları çok anlamlı bulmadığımı söylemem gerekiyor. Çünkü bilimin kimin oluşturacağı egemenlik yapısı içinde değil ama toplumların kendi realiteleri için de neyin anlamlı olduğuna bakmamız gerekiyor.
Örneğin kapitalist ekonomi alıp ya da klasik ve neo-libaral ekonomiyi alıp Kürt toplumuna uygulamak bence haksızlıktır. Kürtlerin kendi sosyal yapısı içinde – ne yazık ki bu bölgedeki bütün ülkelerde oldu - Türkiye toplumu için de, İran toplumu ve diğer Arap toplumları için de yazık. Çünkü kendi değerler sistemini tamamen piyasa ekonomisinin alt üst ettiği yapılara dönmüş olduk. Dolaysıyla sosyal ilişkilerin belirlediği bir ekonomiden değil, fiyatın ve fiyat mekanizmasının belirlemiş olduğu ekonomiye gelmiş olduk. Halbuki İslam ekonomisi veya benim tabir ettiğim biçimiyle İslam Moral Ekonomisinin söylediği fiyatların belirleyeceği yerine toplumsal olarak her birimizin sosyal ilişkileri sonunda biz fiyatı fiyatı belirlemiş oluruz. Yani fiyat kaynaklara erişimde belirleyici değil ama toplumun ve insanların ihtiyaçları belirleyici olmalıdır. Dolayısıyla bu bağlamda var olan sistemin haksızlığını ve yaratmış olduğu adaletsizliği ortadan kaldırmak için İslam ekonomisinin alternatif olarak bir çözüm olduğunu düşünenlerden biriyim ve bu konuda çalışmalar yapan birisiyim. Ama bunun geçerli olabilmesi ya da pratik olarak kendisini gösterebilmesi ve bu bağlamda sadece İslam bankacılığı ile sınırlı kalmadan bunun dışına çıkabilmesi için ciddi şekilde çalışmaların yapılması ve her bir ülkedeki regraitif ortamın, düzenleyici ortamların da İslam ekonomisi ve bankacılığı konusunda imkanlar sunması gerekmektedir.”