Dün yapılan açıklamada, 22 yaşındaki Kürt kızı Jina Mahsa Emini’nin ahlak polisi tarafından gözaltına alındığı sırada maruz kaldığı kötü muamele sonucu hayatını kaybetmesinin İran’daki insan hakları sorununu bir kez daha hatırlattığı belirtildi. Yaşananların, tutuklanma ve fiziksel şiddet uygulanan İranlı kadınların maruz kaldığı baskının son örneği olduğu kaydedildi.
Geçtiğimiz haftalarda İranlılar özgürlüklerinin ihlal edilmesine karşı seslerini yükseltti. Protestolar sırasında halk, basın özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, ölüm cezasının kaldırılması, yargısız infazların durdurulması ve işkencelerin önüne geçilmesi çağrısında bulundu. Göstericiler, yetkililerden temel haklarının güvence altına alınasını talep ederken, güvenlik güçleri ise göstericilere şiddetle karşılık verdi. İran genelinde üniversite öğrencileri tarafından düzenlenen gösterilerde polisin orantısız güç kullanımı ülke genelinde tepkilere yol açtı.
İngiltere, Almanya, Fransa, Finlandiya, İspanya, İsveç, Litvanya, Lüksemburg, Estonya, Hollanda ve Slovakya'dan ‘insan hakları elçileri’ tarafından yapılan açıklamada, uluslararası topluma ‘güvenlik güçlerinin uyguladığı baskı ve şiddete açık ve net bir şekilde karşı koyma ve bu uygulamaları kınama’ çağrısında bulunuldu. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından yayınlanan ve kadın haklarının alenen ihlalini kınayan ve İran'ı ifade ve toplanma özgürlüğü hakkına saygı duymaya çağıran bildirinin ise memnuniyetle karşılandığı kaydedildi.
İnsan hakları elçileri ayrıca “İran, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ni imzalayan bir ülke olarak bu hakları hayata geçirme sorumluluğunu taşımakta. Yetkilileri protestolara yönelik şiddet içeren kampanyalarını derhal durdurmaya ve haksız yere gözaltına alınan göstericileri derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz. Gösterileri haberleştirmede ön saflarda yer alan gazetecilerin hapsedilmesine son verin. Ülke genelinde internet hizmetlerini eski haline getirin ve İran'da herkes için insan haklarını güvence altına alın” açıklamasında bulundu.