Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı ve 28\'inci Dönem Milletvekili seçimlerinin en fazla konuşulduğu ülkelerden biri de NATO üyeliği için sırada bekleyen İsveç oldu. Millet İttifakı\'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu\'nun seçimi kazanma olasılığının üyelik sürecini hızlandıracağı beklentisinin hâkim olduğu ülkede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın galibiyetinin bu konudaki belirsizliği sürdürdüğü söylenebilir.
1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni terör yasasıyla Türkiye’nin taleplerine somut bir karşılık veren İsveç\'te gözler, gelecek hafta Türkiye ile yapılacak görüşmede. Uzun bir aranın ardından gerçekleşecek görüşme, temmuzdaki NATO toplantısı öncesinde kritik öneme sahip. \'Terör örgütlerini desteklemeyi ve güçlendirmeyi\' yasaklayan yeni terör yasası, IŞİD’in 2017’de başkent Stockholm’de gerçekleştirdiği saldırının ardından gündeme geldiyse de altı yıllık çalışmanın ardından Türkiye’nin taleplerine uygun olarak güncellendi ve uygulamaya konuldu. Yasanın uygulamada nasıl sonuçlar vereceği ve İsveç’in Türkiye’nin talepleri kapsamında ne tür adımlar atacağı ise tartışılmaya devam ediyor.
Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nden (SUITS) Doç. Dr. Paul T. Levin, Türkiye’deki seçimleri ve İsveç’in NATO üyeliği konusundaki gelişmeleri değerlendirdi.
İkinci turu 28 Mayıs\'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları hakkında değerlendirmede bulunan Paul Levin, “Türkiye açısından bu sonuçlar her şeyden önce, ülkenin demokratik bir iktidar değişikliğine şans vermeyi tercih etmediği, aksine ülkenin şu an içinde olduğu yolun devam edeceği anlamına geliyor. Bu muhtemelen, otoriter yönetimin konsolidasyonunun devamı olarak yorumlanabilir” ifadelerini kullandı.
‘Erdoğan Ekonomik Krizle Baş Etmek Zorunda’
Levin’e göre, Erdoğan şimdi derinleşen ekonomik krizle baş etmek zorunda. Levin, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Bu bir döviz veya finans krizi olarak değerlendirilebilir. Tehdit içeren bu kriz riski nedeniyle oldukça sert bir düşüş yaşanabilir. Açıkçası şu an en önemli soru, yeni maliye ve hazine bakanı ile merkez bankası başkanının krizle mücadele etmek için Erdoğan tarafından özgür bırakılıp bırakılmayacağıdır\" dedi.
Levin seçimin ardından çözümsüz olarak ortada durduğunu belirttiği Kürt meselesinde de Erdoğan’ın yeniden adımlar atabileceğini ve cumhuriyetin 100\'üncü yılı kutlanırken yeni bir büyük projeyle bu meselede güçlü rüzgarların esebileceğini söyledi.
\'Dış Politikada Şu Anki Çizginin Sürdürüleceğini Düşünüyorum\'
Türkiye’nin bundan sonraki muhtemel dış politikasını değerlendiren Paul Levin, Batı ve Rusya arasında kurulan dengenin sürdürüleceğini kaydetti. Levin, “Türkiye’nin dış politikasında kısa vadede, batıyla daha iyi ilişkileri içeren geçici bir dönüş olacağını bekliyorum ama temelde şu anki çizginin sürdürüleceğini düşünüyorum. Bu Türkiye’nin Batı ile zor bir ilişkiye sahip olacağı anlamına geliyor\" değerlendirmesinde bulundu.
\"Bir taraftan İsveç’in NATO üyeliği konusu varken, diğer taraftan Batı ile Rusya arasında denge kurmak gibi problemli bir durum sürüyor\" diyen Paul Levin, \"Aynı zamanda Türkiye uzun süredir Avrupa Birliği\'nin (AB) temelini oluşturan değerleri paylaşmıyor. Göçmen sorunu gibi somut konularda ve başka anlaşmazlık alanlarında çözüm bulmak gerektiği için karmaşık ilişkiler olmaya devam edecek. Yani bazı konularda anlaşmazlık olurken, diğer konularda iş birliği sürecek\" öngörüsünü paylaştı.
\'İşaretler Somut Bir Sonucun Gelebileceğini Gösteriyor\'
İsveç’in NATO üyeliği konusuna değinen Levin’e göre 12 Haziran\'da Türkiye ve İsveç arasında yapılacak toplantı çok önemli. “Vilnius’taki toplantıdan önce zamanın çok kısa olduğu görülüyor\" diyen Paul Levin, konuyu şu sözlerle değerlendirdi:
\"Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesinin ardından Türk parlamentosunun bunu hızlı bir şekilde onaylamaya yetişmesi zor gibi. Bununla birlikte pozitif sinyaller gördüğümü söyleyebilirim. Diğer NATO üyeleri İsveç’in Vilnius’taki toplantıya kadar ittifaka katılması konusunda çok net. ABD Kongresi, Türkiye’nin istediği F16 uçakları konusunda gevşemeye gidebilir. İsveç’te yeni terör yasası 1 Haziran’da yürürlüğe girdi ve Yüksek Mahkeme, terör suçu ile olmasa da narkotik bir suç nedeniyle cezaevinde olan bir kişinin Türkiye’ye iade edilmesine karar verildiğini bildirdi. Cuma günü de savcılık PKK ile bağlantısı olduğu iddia edilen bir kişinin ‘terörü finanse’ ettiğinin çok açık olduğunu ifade ederek bu kişi hakkında dava açılmasını talep etti. Bu gibi işaretler somut bir sonucun gelebileceğini gösteriyor.”
\'Orban Erdoğan’ın Planlarından Haberdar Olabilir\'
Macaristan’da da ilginç gelişmelerin yaşandığını söyleyen Paul Levin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban\'a işaret ederek, “Macaristan’dan da parlamentonun İsveç’in NATO üyeliğini Vilnius’taki toplantı öncesinde onaylayacağına dair olumlu sinyaller geliyor\" dedi. Levin, \"Orban’ın İsveç’in üyeliğini onaylayacak son ülke olmayacaklarını söylediği ve Erdoğan’la koordineli olduğu görüldüğü için Erdoğan’ın planlarından haberdar olduğu tahmin edilebilir. Ama bu varsayımlar dedikodulara dayanıyor ve sanıyorum ki bu sebeple buradan kapsamlı sonuçlar çıkarılamaz\" değerlendirmesinde bulundu.
Levin, pozitif sinyaller olmakla birlikte, Türkiye’nin İsveç Büyükelçisi Yönet Can Tezel’in Aftonbladet gazetesinde yayınlanan yazısına dikkat çekti. Levin, “Geçtiğimiz günlerde Stockholm’de bir gösteri yapıldı ve orada PKK bayrakları taşındı. Konuyla ilgili Türkiye’nin İsveç Büyükelçisi Aftonbladet gazetesine yazdığı yazıda İsveç kurumlarını göstericilere karşı gerekli adımları atmaya çağırdı. Bu açıdan İsveç’in NATO’ya katılımı konusu hâlâ belirsiz bir mesele olmakla birlikte, genel olarak pozitif işaretler olduğu açık\" dedi.
Tezel, 7 Haziran’da yayınlanan ve “Türkiye yeni terör yasasının yarattığı farkı görmek istiyor” başlıklı yazısında 4 Haziran Pazar günü Stockholm’de yapılan gösterilerin \'terör örgütü\' üyeleri tarafında organize edildiğini ve bu gösterinin ifade özgürlüğü kapsamına girmediğini belirterek İsveçli yetkililere yeni terör yasasını uygulama çağrısı yapmıştı.