YPG\'nin stratejik öneme sahip Til Birak şehrini kontrolü altına alması hem Kürt kamuoyunda hem de uluslararası medyada oldukça yankı buldu.
Heyette yer alan Batı Kürdistan Halk Meclisi (MRGK) Eşbaşkanı Abdulselam Ahmed sorularımızı yanıtladı.
Sayın Ahmed, YPG tarafından kontrolü sağlanan Til Birak’a bir ziyarette bulundunuz. Gidiş nedeniniz neydi?
Bazı kesimler Kürtler ile Araplar arasına fitne sokmaya çalışıyordu. Bu savaşı Kürt ve Arap savaşı olarak göstermek istiyorlardı. Karalama politikası izleniyordu. Orada katliam ve tecavüzler olduğuna dair yalan yanlış şeyler söyleniyordu. Bizler de Arap aşiretlerinin ileri gelenleriyle birlikte bölgeye geçtik. Yanımıza gazetecilerden oluşan bir heyeti de aldık. Böyle bir şey olmadığına dair durumu yerinde tespit etmeye gittik. Çeşitli medya organlarında, internet sitelerinde dolaşan haberlerin doğru olmadığını göstermek istedik. Bunun için bir mektup ulaştırıldı. Bölgeye giden heyet ‘Cizire Kent Komitesi’ adına orada temaslarda bulundu.
MRGK Eşbaşkanı Abdulselam Ahmed (sol baştaki) ve beraberindeki heyet Arap ileri gelenleriyle bir araya geldi.
O medya organlarından biri de Suriye Ulusal Konseyi’ne (SUK) yakınlığı ile bilinen Orient TV’ydi. Kanal, birçok kişinin öldürüldüğü, katliam yapıldığına dair haberler yayınlamıştı sanırım. Sizin heyetinizin ziyaretinden sonra bu tür haberlerini tekzip etti mi?
Hayır, şu ana kadar herhangi bir düzeltme veya tekzipte bulunmadılar. Onların Kürtçe servisi muhabirleri de bizimle birlikte Til Birak’a geldiler ve oradaki durumu kendi gözleriyle gördüler. Zaten Orient TV de, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi, Nusra Cephesi gibi radikal ve de şovenist anlayışların siyasetine hizmet ediyor. Radikal, şovenist, karışıklık yaratmak isteyen, Kürtlere düşman gruplara hizmet ediyor. Diyebiliriz ki yaklaşımları şovenistçedir, Kürtlere karşı bir duruş sergiliyorlar. Onların bize karşı tavırları, bizim bölgelerimizdeki istikrar ve huzuru çekememezliktir. Bizim kontrolümüzdeki bölgelerde Kürtler, Araplar ve Süryaniler birlikte barış içinde yaşıyorlar. Bu tür yayınlarla bölgeyi karıştırmak, Kürtler ve Araplar arasında savaş çıkarmak istiyorlar. Ne yazık ki bu anlayış rejime ve bölgelerimize girmek isteyen radikal gruplara hizmet ediyor.
Bölgedeki Arap ileri gelenleri ile de görüştüğünüzü söylüyorsunuz. Onların yaklaşımı nedir? Sizden ne tür istekleri oldu, sizi nasıl karşıladılar?
Dün yeni kurulan komitemizin girişimleriyle tutuklanan 36 kişiyi serbest bıraktırdık. Bugün de 50 kişinin serbest bırakılmasını sağladık. Huzurun sağlanması için, IŞİD gibi, Nusra Cephesi gibi radikal gruplara yardım eden bu kişileri serbest bıraktık. Biz bölgedeki Arap ileri gelenlerinin çoğunun IŞİD ve Nusra gibi radikal örgütlere karşı olduklarını biliyoruz. Onlar da bölgelerinin huzurlu olmasını istiyor, o nedenle de ellerini Kürtlere uzatıyorlar. Onların yaklaşımlarının genelde olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Duruma makul bir şekilde yaklaşıyorlar ve Kürtlerle birlikte hareket etmenin kendi çıkarlarına olduğunu görüyorlar. Çünkü YPG şu anda Rojava’yı, ayırım gözetmeksizin, tüm bileşenleriyle birlikte savunuyor.
Peki, Til Birak’ın Kürtler için önemi nedir?
Bilindiği üzere Til Birak Kürt ve Arapların birlikte yaşadığı bir şehirdir. Kamışlı şehrinin 40 km güneyinde yer almaktadır. Ayrıca Kamışlı ile Haseke karayolu üzerinde stratejik bir noktadadır. Birçok yolun bağlandığı bir yerdir. Til Birak üzerinden, Kuzey tarafından birçok Kürt şehrine geçişler sağlanabiliyor. Radikal gruplar bu şehri ele geçirmişlerdi. Bu şehirden de çevredeki Kürt köylerine saldırıyorlardı. Zaten Til Birak’taki insanları da göçe zorlamışlardı. Bu güçlerin orada bulunması tüm bölge için sorun oluşturuyordu. Til Birak’ı kullanarak Kamışlı ve Kürt bölgelerine saldırmak istiyorlardı. Yol kesiyorlardı, insanları kaçırıyorlardı. Oradaki halkın talebi üzerine YPG müdahalede bulundu ve IŞİD ile Nusra’yı oradan çıkardı.
Bazı Kürt liderler Arap şehirlerine girdiği için YPG’yi eleştiriyorlar. Dün de Pêşverû lideri Hamid Derwiş’in açıklamaları vardı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Cenevre’de Kürtler adına konuşan Hamid Derwiş ve onun gibi siyasetçilerinin açıklamalarına uysaydık tüm bölgemiz IŞİD ve Nusra’nın elinde olurdu. Derwiş ve onun gibilerinin mantığına göre, Kürtlerin ve Arapların birlikte yaşadığı Til Temir, Serêkaniyê, Tirbespi ve Çilaxa gibi şehirleri de kurtarmamamız gerekiyordu! Yine Haseke şehrinin de bir kısmı Rojava sınırları dahilindedir. Onlara göre, Haseke’ye de girmememiz gerekiyor, orayı da IŞİD ile Nusra’yı gibi gruplara bırakmalıyız! Bu mantıkla baktığımızda bugün Til Koçer’in de IŞİD kontrolünde olması gerekiyordu. Bu kesimler ellerinde Kürdistan haritalarıyla dolaşıyorlar ve büyük taleplerde bulunuyorlar. Bu bahsedilen yerler de o haritanın sınırları içindedir! O yüzden söylediklerinin hiçbir değeri yok çünkü yanlış bir mantık ile hareket ediyorlar. Bu söylediklerinde Kürtlerin hiçbir çıkarı yoktur. Kendi partilerinin küçük hesaplarıyla olaylara yaklaşıyorlar ama durum hiç de öyle değil. Kıskançlık gözüyle bakıyorlar ki bu kabul edilebilir bir durum değil. Devrimin başlaması ile birlikte Rojava’yı da bırakmışlar. Bölgede hiçbir etkinlikleri kalmamış. Bölgedeki duruma vakıf değiller, bilmiyorlar ne olup bittiğini. Til Birak, IŞİD ve Nusra’nın merkezi haline gelmişti. Buradan Kürtlerin şehir ve köylerine saldırıyorlardı. Til Birak Arap şehri olduğu kadar aynı zamanda Kürt şehridir de.
Geçenlerde Kamışlı’da asayiş ve rejim güçleri arasında bir gerginlik yaşanmıştı. Şehirdeki son durum nedir?
Kamışlı’da durum sakin ve huzurlu. Birkaç gün önce bir gerginlik yaşandı. Devlet güçleri iki Süryani vatandaşı tutuklamıştı. Bizim asayiş birimlerimiz duruma müdahale etti. Devlet güçleri ve asayişimiz arasında bir çatışma yaşandı. Asayiş güçlerimiz de rejimin kurumlarına el koymak zorunda kaldı ve onlardan 15 kişiyi tutukladı. Sonunda rejim iki Süryani vatandaşı serbest bıraktı. Bunun üzerine asayiş de elindeki 15 kişiyi serbest bıraktı.