New York Times: İran vekil grupları kullanmaya devam edebilecek mi?

İran’ın Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’nın ölümünün, Husiler, Hamas ve Hizbullah gibi grupların yönetimindeki gücünü etkileyip etkilemeyeceği tartışılıyor. New York Times’a konuşan analistlere göre bu İran için pek bir şey değiştirmeyecek .

23.05.2024, Per - 13:13

New York Times: İran vekil grupları kullanmaya devam edebilecek mi?
Haberi Paylaş

Cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanının bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından İran’da siyasi halefiyet belirsizliği sürerken, analistler bu iki ismin ölümünün ülkenin Orta Doğu’daki ağır silahlı müttefik gruplar aracılığıyla sürdürdüğü güç gösterisinin değişmesinin pek olası olmadığını söylüyor.  Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler, Irak’ta çok sayıda savaşçı ve Filistin topraklarında Hamas gibi gruplar İran’ın on yıllardır sıkı ekonomik yaptırımlar altında olmasına rağmen sınırlarının çok ötesinde nüfuz sahibi olmasının merkezinde yer alıyor.

İran bu gruplarla Devrim Muhafızları’nın bir bölümü olan Kudüs Gücü aracılığıyla çalışıyor. Devrim Muhafızları, cumhurbaşkanı tarafından yönetilen hükümete değil, doğrudan dini lider Ayetullah Ali Hamaney‘e karşı sorumludur. Pazar günü Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın ölümlerinin ardından yaşanan iç manevra ve belirsizlik döneminde bile analistler grupların saldırı ritminde ya da genel yaklaşımlarında çok az değişiklik bekliyor.

“İstikrar imajını yansıtıyor”

Nitekim pazartesi günü İsrail-Lübnan sınırı yakınlarında Hizbullah ile İsrail ordusu arasında çatışmalar yaşandı. Salı sabahı ise Irak’taki İran bağlantılı gruplar İsrail’deki bir üsse saldırı düzenlediklerini duyurdular. Sanki İran’ın müttefikleri son aylarda olağan hale gelen saldırıları gerçekleştirerek her şeyin olağan olduğu sinyalini veriyorlardı. Quincy Institute for Responsible Statecraft İcra Direktörü Trita Parsi, “İran rejiminin cumhurbaşkanının helikopterinin kaybolmasının ardından verdiği ilk mesajlardan itibaren, gruplar konusunda bir istikrar imajı yansıtmak istedikleri açıktı ve faaliyetleri de bunun bir parçası” dedi.

Parsi, “İran, ülkenin en savunmasız olduğu anın bu an olduğunu çok iyi biliyor ve bu nedenle bireylere bağlı olmayan kurumsallaşmış politikalara sahip olduklarını yansıtabilmeleri, öngörülemeyen bir olayla başa çıkma kabiliyetine sahip olduklarını göstermeleri onlar için çok önemli” diye ekledi. Din adamlarının nihai otoriteye sahip olduğu bir devlette dini liderlerin değişmesi, cumhurbaşkanlarının değişmesinden çok daha önemli olacaktır. Uzmanlara göre İran, Reisi’nin ölümünü kamuoyuna açık bir şekilde ele almasını, 85 yaşındaki Hamaney’in nihai halefliğini de aynı şekilde sorunsuz bir şekilde yöneteceğinin sinyalini verme aracı olarak görüyor.

“Her türlü karışıklığı fırsat olarak düşünüyor”

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi İstihbarat, Ulusal Güvenlik ve Teknoloji Programları Direktörü Emily Harding, savaşçı grupları yöneten, onlara silah, eğitim ve istihbarat sağlayan Kudüs Gücü olduğu için bu ilişkilerde büyük bir değişiklik beklemek için bir neden olmadığını söyledi. Orta Doğu’ya odaklanmış eski bir CIA analisti olan Harding, “İran her türlü iç karışıklığı düşmanları için bir fırsat olarak düşünüyor, bu nedenle gelecek 50 gün içinde daha da paranoyak olacaklar ve bu onları biraz daha temkinli hale getirebilir” dedi.

Harding, bu belirsizlik döneminde vekillerin saldırıya uğraması halinde İran’ın, grupların misilleme yapması ve zayıflık görüntüsünden kaçınması için normalden daha istekli olabileceğini de sözlerine ekledi.  Ancak vekil grupların çoğu ne zaman ve nereye saldıracaklarına kendileri karar veriyor, bu da İran’ın eylemlerini ayarlamasını zorlaştırıyor. Bu durum bir misilleme döngüsü başlatabilecek çok gerçek bir yanlış hesaplama tehlikesi olduğu anlamına geliyor.

Ne ABD ne de İran doğrudan bir silahlı çatışma istiyor gibi görünmüyor ancak Ocak ayında Irak’ta üslenen İran destekli bir grup Ürdün’deki bir ABD üssüne insansız hava aracı saldırısı düzenlediğinde buna çok yaklaştılar. İsrail-Hamas savaşının başladığı Ekim ayından bu yana bölgede ABD güçlerine yönelik 100’den fazla saldırısı olmuştu ancak bu saldırı ABD hava savunmasını aşarak üç askerin ölümüne ve onlarcasının da ağır yaralanmasına neden oldu. ABD, Irak ve Suriye’de müttefik gruplar tarafından kullanılan mevzileri vurarak misilleme yaptı ancak çok daha ciddi bir tırmanışa yol açacak olan İran’ın içini vurmaktan kaçındı.

Kendilerini Direniş Ekseni olarak adlandıran İran müttefiki gruplar, Gazze Şeridi’ndeki savaşın başlangıcından bu yana neredeyse her gün geniş bir bölgede saldırı ve bozgunculuk yapma kabiliyetine sahip olduklarını gösterdiler. Irak’taki gruplar ve Yemen’deki Husiler İsrail’e insansız hava araçları ve füzeler fırlattı. Hizbullah ve Hamas İsrail’e roket atarken, Husiler de Yemen açıklarında uluslararası nakliye gemilerine ateş açarak bir gemiyi batırdı ve birkaç gemiye de zarar verdi.

Gruplarla temas halinde olan Emir Abdullahiyan’dı

Bu tür saldırılar ters gittiğinde, İsrail ya da ABD’nin misilleme saldırılarının yükünü savaşçılar çekiyor ve bu da İran’a çatışmanın büyük bölümünü kendi sınırlarından uzakta tutarken gücünü gösterme olanağı veriyor. Irak’taki grupların iki üst düzey üyesi saldırı şekillerinde herhangi bir değişiklik beklemediklerini söyledi. Ancak Washington Enstitüsü’nde uzun süredir İran’a odaklanan kıdemli araştırma danışmanı Patrick Clawson, grupların İran’daki ölümcül helikopter kazasından en azından teğetsel olarak etkilenmesinin bir yolu olduğunu söyledi.

Clawson, dikkatler Reisi’nin ölümüne odaklanmış olsa da Ortadoğu’da sürekli seyahat eden, iyi derecede Arapça bilen ve hem silahlı grupların siyasi liderleriyle hem de hükümetlerinde en yakın oldukları gruplarla düzenli olarak temas halinde olan kişinin Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan olduğunu söyledi.  “Emir Abdullahiyan’ın Arapça konuşması gerçek bir avantajdı. Direniş Ekseni’ndekilerin arasına karışıp onlarla konuşabiliyor, diplomatlarıyla görüşebiliyordu” diyen Clawson, İran’ın silahlı gruplar üzerindeki etkisinin kilit noktalarından birinin grup liderleriyle kurduğu ilişkiler olduğunu bebelirtti.

Bu rolü bir zamanlar İran Devrim Muhafızları’ndan General Kasım Süleymani oynuyordu, ta ki 2020’de ABD tarafından öldürülene kadar. Onun halefi İsmail Kaani daha düşük bir profile sahip ve kendisiyle birlikte çalışan bazı Direniş Ekseni liderlerine göre Arapça konuşmakta daha az rahat. Clawson’a göre bu da Emir Abdullahiyan’a bu ilişkilerin sürdürülmesine yardımcı olma rolünün düştüğü anlamına geliyordu. Şimdi, bazılarını kontrol etmek İran için zaten zor olan grupların daha da zorlaşıp zorlaşmayacağı açık bir soru.

Çeviri/ Gazete Oksijen

 

Bu haber toplam: 1193 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:08:59:23
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x