Haberde, Türkiye’nin Afrin’in kontrolünü ele geçirdikten kısa bir süre sonra, Erdoğan’ın danışmanı İbrahim Kalın’ın, Türkiye'nin hiçbir zaman demografik değişime karışmadığını, bu iddiayı “YPG yalanı” olarak nitelendirdiği, YPG’nin, Suriye’de Girê Spî (Tel Abyad), Kobani ve diğer Arap kentlerinde demografik değişiklik yaptığı sözlerine yer verildi.
Mart 2017 tarihli Birleşmiş Milletler raporu, YPG’nin demografik değişiklik yaptığına dair iddiaları kanıtlayacak kanıt bulamadığı için bu görüşü reddettiği dile getirilen haberde, YPG’nin çoğunluğu Kürt olan Kobani’nin etnik kimliğini değiştirmeye çalışması için bir sebep olmadığı vurgulandı.
YPG’nin siyasi kolu PYD, Kürtler’in Avrupa’ya göç etmesinden korktuğu dile getirilen haberde, Kürt şehirlerini ziyaret ederken, çoğu Suriyeli Kürt'ün Avrupa'ya gitmiş olduğunu gösteren “Ez Naçim” (Kürtçe “ayrılmıyorum”) ibaresini içeren PYD yanlısı grafikler sıklıkla görüldüğü dile, hatta PYD'nin Arap mültecilerin Kamışlo’ya yerleşmesine izin vererek Arapları koruduğu şeklinde kendi içinden eleştirilere maruz kaldığı dile getirilmekte.
1970'lerde Suriye hükümeti tarafından çoğunlukla Kürt sınır bölgelerini Araplaştırmak için getirilen Arap yerleşimcilerin, Haseke eyaletinden ayrılmak zorunda kalmadığı dile getirilen haberde, buna mukabil IŞİD’in kontrol etmesiyle Rakka, Menbiç veya Deyrezzor gibi Arap yerleşim birimlerinden kaçan Kürtlerin de geri dönmediklerine dikkat çekiliyor.
Kürtlerin Arapları bölgelerini etnik olarak değiştirecek çoğunluğu sahip olmadığı dile getirilen haberde, Kürtlerin aksine, Arapların, Kürt çoğunluk bölgelerini etnik olarak değiştirecek sayılara sahip olduklarına dikkat çekiliyor.
Afrin’in, Türkiye’nin getirdiği gruplardan oluşturulan polis gücü tarafından yönetildiği dile getirilen haberde, “Medyada Afrin’deki iç polislerin Kürt olduğu söyleniyor. Fakat aslında her 1 veya 2 Kürt polis üyesi için 100 ila 200 Arap mevut,” söylemine yer veriliyor.
Bu durumun, birçok kontrol noktasının yerel Araplar tarafından yönetildiği Suriye Demokratik Gücü (DSG) altındaki alanlardan çok farklı olduğuna dikkat çekilen haberde, başlangıçta, YPG'nin çoğu Kürt yerleşim bölgesini kontrol altına aldığı Temmuz 2012'de Rojava Devrimi olarak adlandırıldığı, ancak şimdi ana referans noktası farklı etnik grupların, dillerin ve kimliklerin bir arada bulunması olduğuna dikkat çekiliyor ve Rojava kelimesinin kullanılmadığı vurgulanıyor.
Bütün bunların Erdoğan’ın Ocak ayındaki ifadelerini daha problemli hale getirdiği dile getirilen haberde şu görüşlere yer veriliyor:
Türkiye, Fırat'ın doğusunda kontrolünü ele geçirirse milyonlarca Suriyelinin geri döneceğini iddia ediyor. Bu, Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki Afrin modelini tekrarlamak istediği anlamına geliyor. Suriye’nin Kürtleri, Erdoğan’ın geçen ay New York Times’ta kendilerine yardım etmek istediği iddiasına güvenmiyor ve Suriye hükümetinin bir Türk saldırısından korkuyor.
Suriyeli Kürtler, Afrin'de olduğu gibi Türkiye'ye eklenmek istemiyor ve evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Türkiye, YPG'nin Tel Abyad gibi kasabalarda şüpheli gerekçelerle etnik temizlik yaptığını söylese de, Afrin'deki durum kendisi için konuşuluyor."