Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Komşuluk ve Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi ile birlikte AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten, aday ve ve aday olmak isteyen 10 ülkeyle ilgili genişleme raporlarının yayınlanması dolayısıyla Brüksel’de basın toplantısı düzenledi.
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve bugün yayımlanan raporda bir kez daha Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin gücü Cumhurbaşkanlığı makamında topladığı ve bu sebeple yasama-yürütme-yargı arasında etkili bir kuvvetler ayrılığı bulunmadığı ifade edildi.
Siyasi partilerin ve milletvekillerinin çeşitli gerekçelerle hedef alınmasının siyasi çoğulluğu baltalamaya devam ettiği belirtilen raporda, muhalefet partilerinin belediye başkanlarına yapılan baskının da yerel demokrasiye zarar verdiği ifade edildi.
Avrupa Komisyonu, denetleme organlarının çoğunun Cumhurbaşkanı'na bağlı olduğunu belirtirken, Venedik Komisyonu'nun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile ilgili önerilerinin hala uygulanmadığını vurguladı.
14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Genel Seçimler'de seçmenlere siyasi alternatifler sunulduğu ve katılımın yüksek olduğu belirtilen raporda, "taraflı medya ve şartların eşit olmaması görevdeki isme avantaj sağladı" denildi.
"Kürt Sorununun çözümüne yönelik ilerleme kaydedilmedi"
Raporda Türkiye'nin güneydoğusundaki durum ile ilgili şu değerlendirmede bulunuldu
"Güneydoğu bölgesindeki durum, özellikle Şubat 2023'te yaşanan depremlerin ardından endişe kaynağı olmaya devam etti.
Türk hükümeti, Irak ve Suriye'de güvenlik ve askeri operasyonlar gerçekleştirdi. AB'nin terör örgütü listesinde yer alan PKK’nin saldırıları nedeniyle sınır bölgeleri güvenlik riskiyle karşı karşıya kaldı. Hükümetin terörle mücadele konusunda meşru hakkı ve sorumluluğu vardır, ancak bunu hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlükler ilkelerine tam uyum içinde yapması esastır. Terörle mücadele tedbirlerinin orantılı olması gerekiyor. Kürt sorununun çözümüne yönelik inandırıcı bir siyasi barış sürecinin yeniden başlatılması konusunda ilerleme kaydedilmedi. Depremlerin ardından KCK, Haziran ayında sona eren Mayıs seçimleri öncesinde tek taraflı ateşkes ilan etti. Türk yetkililer Kasım 2022'de İstanbul'da düzenlenen saldırıyla PKK bağlantılı YPG ile ilişkilendirdi, ancak PKK olayla ilgisi olduğunu reddetti. AB, PKK'nın saldırılarını açıkça kınadı ve mağdur aileleriyle dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Türkiye, Kuzey Suriye ve Irak'ta PKK ve bağlantılı gruplara yönelik hava saldırılarını sürdürdü."
Vize serbestisi
Rapora göre, vize serbestisi yol haritası kapsamında öne çıkan hiçbir kriter yerine getirilmedi. Türkiye'nin hâlâ mevzuatını vize politikasına ilişkin AB müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerektiği belirtildi.
Türkiye'nin AB-Türkiye Gümrük Birliği kapsamındaki yükümlülüklerinden sapmaların da ikili ticareti engellemeye devam ettiği kaydedildi.
Yolsuzlukla mücadele
Rapora göre Türkiye'de yolsuzlukla ilgili bir ilerleme kaydedilmedi. Raporda şu ifadeler yer aldı:
"Türkiye, yolsuzlukla mücadelede erken bir aşamadadır. Rapor döneminde ilerleme kaydedilmemiştir. Yolsuzlukla mücadelenin kilit alanlarında son yıllarda ortaya çıkan eksiklikler giderilmemiştir. Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi'ne aykırı olarak, ilgili kurumlar da dâhil olmak üzere, tam teşekküllü bir yolsuzluğu önleme politikası hâlâ geliştirilmemiştir. Yolsuzlukla mücadelenin çeşitli alanlarında mevzuat boşlukları devam etmektedir. Yasal çerçeve ve kurumsal mimarideki sınırlamalar, yolsuzluk davalarının soruşturma ve kovuşturma aşamalarında usulsüz etkiye izin vermiştir. Kamu kurumlarının hesap verebilirliğinin ve şeffaflığının iyileştirilmesi gerekmektedir. Yolsuzlukla mücadele stratejisi ve eylem planının bulunmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin eksikliğine işaret etmektedir. Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tavsiyeleri uygulanmamıştır. Sonuç olarak, yolsuzluk bir sorun olmaya devam etmektedir.
Yolsuzlukla mücadele stratejisi ve eylem planının bulunmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin eksikliğine işaret etmektedir. Sonuç olarak, yolsuzluk bir sorun olmaya devam etmektedir.
Yolsuzlukla mücadele stratejisi ve eylem planının bulunmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin eksikliğine işaret etmektedir. Sonuç olarak, yolsuzluk bir sorun olmaya devam etmektedir."