Kapatılan Demokrasi Partisinin (DEP) üyesi Yusuf Serhat Bucak, kendisinin Türkiye’ye gelmesinin yeterli olmadığını belirtti. Bucak, “Yurtdışında bir sürü arkadaşım, dostum var. Umut ediyorum ki geriye dönüş yasası çıkacak. Türkiye daha demokratik bir ülke olacak ve onlar da geri dönecekler.” dedi.
“Sürgündeki Kürt Parlamentosu ile Kürdistan Ulusal Kongresi” davasında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklara 3 ay içindeki Türkiye’ye dönmeleri durumunda tutuklanmayacakları yönünde güvence vermesinin ardından, Parlamento üyeleri Türkiye’ye dönmeye devam ediyor. Geçtiğimiz ay eski DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya, Türkiye’ye dönmüştü. Aynı davadan yargılanan Yusuf Serhat Bucak ve Şerafettin Kaya da ifadeleri alındı.
Ankara’dan İstanbul’a gelen Yusuf Serhat Bucak, Atatürk Havalimanı’nda eşi Şefika ve yakınları tarafından çiçeklerle karşılandı. Ülkeye 22 yıl aradan sonra buruk bir şekilde geldiğini kaydeden Bucak, “Birçok arkadaşım toprağın altında, çoğunun mezarı belli değil. Her şeye rağmen umutluyum. İnşallah umut ediyorum ki, bundan böyle Türkiye demokratik bir ülke olacak. Kürtler kendi ulusal demokratik haklarına sahip olacaklar. İnsanlar daha mutlu yaşayacaklar. Böyle 22 yıl sonra, 32 yıl sonra ülkelerine geri dönmeyecekler.” diye konuştu.
Kendisinin gelmesinin yeterli olmadığını dile getiren Yusuf Serhat Bucak, “Yurtdışında bir sürü arkadaşım, dostum var. Yine umut ediyorum ki geriye dönüş yasası çıkacak. Türkiye daha demokratik bir ülke olacak ve onlar da geri dönecekler. Onları da böyle karşılayacağız. Ömrümün bundan sonraki kısmını Türkiye’de demokrasinin, barışın, özgürlüğün oluşması için harcayacağım. Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesinin başarıya ulaşması için çaba sarf edeceğim. 68 yaşındayım ama 18 yaşındaki insanların yüreğini taşıyorum.” ifadesini kullandı.
Bir gazetecinin “Uzun yıllar sonra İlk kez İstanbul’a geldiniz, nereye gitmek istiyorsunuz?” sorusu üzerine Bucak sözlerini şöyle tamamladı: “Ben 5-6 gün burada, dostlarımı hemşehrilerimi, kardeşlerimi göreceğim, ondan sonra topraklarıma geri döneceğim. Diyarbakır’a gideceğim, Diyarbakır’dan Siverek’e gideceğim. Annemi 10 yıl önce kaybettim. Bana hep ‘beni mezara sen koyacaksın’ diyordu, koyamadım onu. Tabi bir sürü anneleri koyamadık mezara kendi ellerimizle. Onları ziyaret edeceğim. Şehit olan kardeşlerimin, yaşamını yitiren kardeşlerimin mezarlarına yüzümü süreceğim, onlar için birer Fatiha okuyacağım, topraklarını öpeceğim. Ülkemin güzel havasını güzel insanlarını doya doya seveceğim.”