Hukukçular, İstanbul Adliyesi önünde 116 haftadır sürdürdükleri Adalet Nöbeti’ni bu hafta Diyarbakır'da tutuklanan 16 gazeteci için gerçekleştirdi.
Eyleme, HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve çok sayıda gazeteci katıldı.
“Herkes için adalet” pankartı açan kitle, “Hakikatin izindeyiz”, “Özgür basın susturulamaz” dövizleri taşıdı. Burada ilk konuşmayı gerçekleştiren ÇHD İstanbul Şube Başkanı Çiğdem Akbulut, “En temel haklarımızı en temel ve meşru yollarla aradığımız Gezi direnişinde hepimiz oradaydık. Siyasi iktidara ve onların bırakın hukuksuzluğunu düşmanca talimatlarıyla hareket eden kolluğuna karşı birlikte direndik, sözümüzü birlikte büyüttük. Direniş sırasında katledilen Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım ve Berkin Elvan'ın katillerinin kimisi hiç yargılanmadı, kimisine vicdanı dahi soğutmayan cezalar verilirken başka Berkinimizin, avukat Can olmak üzere hak savunucuları ve aydınları sözde yargılama sonucu 18 yıl ile cezalandırılmak ve hapsetmek ancak Gezi’nin meşruluğunu gizlemeyi amaçlayan siyasi saikle açıklanabilir” dedi.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu adına söz alan Nezahat Doğan, ne hukukçuların adliyelerde hak savunuculuğu yapabildiğini ne de gazetecilerin sahada haber takip edebildiğini söyleyerek, “Haberin öznesi olduk” dedi. Doğan, AKP-MHP iktidarının son dönemde baskı politikalarıyla gazetecilik faaliyetlerini suç saydığının altını çizdi. Bu saldırılarla ilk kez karşılaşmadıklarını dile getiren 2011 yılında çözüm sürecinde yapılan haberlerin 2015 sonrası suç sayıldığını, özellikle Kürtlere yapılan zulmü haberleştiren gazetecilerin hedef alındığına dikkat çeken Doğan, gazetecilerin tüm saldırılara karşı mücadeleyi sürdürdüğünü kaydetti.
Doğan, şöyle devam etti: “Görünmeyen haberlerin görülmesi için tüm eylemlerde en ön saflarda yerini aldı. Sonucu ne oldu, yapılan eylemlerde gazetecilerin yaptığı haberlerin suç sayılması. Çünkü neden Türkiye’de sistem var olanın görülmemesi, yapılan işkenceni, baskının görülmemesi, özellikle Kürtlere yapılan saldırıyı, zulmün, ötekileştirilmenin görülmemesi için de özellikle Kürt basınına saldırıyı daha da yoğunlaştırdı.