Erdoğan-DEM Parti görüşmesinin ardından ne gelecek?

Erdoğan ile görüşmenin ardından DEM Parti heyetinden yapılan açıklamada "Dünden daha umutluyuz" denildi. Peki bundan sonra süreçte neler bekleniyor?

11.04.2025, Cum - 13:51

Erdoğan-DEM Parti görüşmesinin ardından ne gelecek?
Haberi Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Ekim ayında başlatılan ve 27 Şubat'ta İmralı'daki PKK lideri Abdullah Öcalan tarafından örgütüne kendini feshetme talimatı gönderilen süreçte dün önemli bir aşama kaydedildi. Sürecin başından beri Bahçeli'den daha temkinli olduğu yorumları yapılan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan DEM Parti'nin İmralı heyetindeki iki ismi, Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan'ı Cumhurbaşkanlığı'nda kabul etti.

Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanlığı tarafından henüz bir açıklama yapılmazken, DEM Parti heyeti kısa bir açıklama ile olumlu bir tablo çizdi. Heyet görüşmenin "son derece olumlu, yapıcı, verimli ve geleceğe dair umut verici bir atmosferde" gerçekleştiğini belirterek, "dünden daha umutlu olduklarını" belirtti.

Peki bu Erdoğan ile İmralı heyeti arasındaki görüşmenin önemi neydi ve bundan sonra hangi adımlar beklenebilir?

Erdoğan ile DEM Parti görüşmesi neden önemli?

DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre Erdoğan'ın DEM Parti heyetini kabul etmesi birçok açıdan önem taşıyor.

Siyaset Bilimci Vahap Coşkun bu görüşme ile iktidarın artık tamamen sürecin içerisinde olduğunu ve süreci bütünüyle sahiplendiğini belirterek, bunun hem DEM Parti hem de devlet adına sürecin hızlanması açısından son derece önemli olduğunu söylüyor.

Coşkun, DEM Parti açıklamasında sonraki aşamaların görüşüldüğünün not edildiğine de dikkat çekerek, "Orada sadece silah bırakılmasından bahsedilmiyor. Aynı zamanda silah bırakmanın yanında Türkiye'nin daha demokratikleşmesi için de umutlu olduklarını söylüyorlar. Dolayısıyla bu görüşmenin ciddi manada sürece katkısı olacağını söyleyebiliriz" yorumu yapıyor.

DEM Parti heyetinin açıklamasında da görüşmede "karşılıklı olarak bundan sonraki aşamaların değerlendirildiği" belirtilerek, "Şiddet ve çatışmanın olmadığı, demokratik ve siyasal alanın güçleneceği bir dönemin ülkemiz, yurttaşlarımız ve bölgemiz için hayati önemde olduğu ifade edildi" denilmişti.

DEM Parti yetkililerine göre de kamuoyu bu ifadelerden devletin de bazı adımlar atmaya hazır olduğu anlamı çıkartılabilir. Ancak bu adımların somut olarak neler olduğu henüz bilinmiyor.

Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu görüşmenin Erdoğan'ın süreci artık daha ciddiye aldığının bir işareti olarak değerlendiriyor ve şimdiye kadar sürece bu kadar doğrudan sahip çıkmadığını hatırlatıyor. Ruhavioğlu'na göre görüşmenin bir diğer önemi sürecin tüm olup bitenlere rağmen hâlâ sürdüğünün ve hatta ilerlediğinin bir göstergesi.

Bundan sonra hangi adımlar bekleniyor?

Peki bu görüşmenin ardından süreç hızlanacak mı ve hangi adımlar beklenebilir?

Ruhavioğlu, görüşme öncesinde İmralı, Beştepe, Kandil ve Rojava arasında bir trafik yaşanmış olabileceği öngörüsünde bulunarak, bu trafik neticesinde Erdoğan-DEM Parti görüşmesinin daha anlamlı hale geleceğini belirtiyor ve görüşme gerçekleştiyse işlerin hâlâ yolunda gittiğinin ve bazı adımlar atılabileceğinin beklenebileceğini belirtiyor.

Devlet PKK'nin bir an önce silah bırakması ve kendini feshetmesini şart koşmuş ve bunun için de bir önce harekete geçmelerini istemişti. PKK ise kongrenin toplanması için güvenliğin sağlanmasını ve bulunacak bir yöntemle Öcalan'ın kongreyi yönetmesini talep etmişti.

Ruhavioğlu'na göre görüşme öncesinde belirli bir hazırlık yapılmış olabilir ve bundan sonra süreçte daha hızlı adımlar beklenebilir.

"Türkiye müzakere kabiliyet ve kapasitesi yüksek bir ülke" diyen Ruhavioğlu, Öcalan'ın ve DEM Parti'nin de süreci tıkayacak bir tutum içinde olmadıklarını, bu nedenle teknik meselelerin kolay halledilebileceğini söylüyor.

Bu arada dünkü görüşmeye katılan, 2013-2015 çözüm sürecinde de önemli rol üstlenen AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala NTV yayınında PKK'nin kendisini feshetmesi konusunda Nisan ayı sonunda önemli bir adım görmeyi beklediklerini söyleyerek, "Kısa zamanda bir takvim ortaya çıkmalı" diye konuştu.

Coşkun'a göre de bu aşamada artık en önemli adım PKK'nin kongresini toplaması. Görüşmede muhtemelen en çok bu konu üzerinde durulduğu tahmini yapan Coşkun, örgütün kongresini toplayarak silah bıraktığını ilan etmesi ve kendini feshetmesinin süreç açısından son derece önemli olduğunu, bunun daha sonraki adımların atılması için büyük bir eşiğin atlatılması anlamına geleceğini söylüyor.

Bu sürecin dünyada örnekleri görülen tipik süreçlerden olmadığını, normalde önce temas, diyalog, müzakere, anlaşma ve akabinde silah bırakma aşamalarının takip edildiğini hatırlatan Coşkun, şöyle konuşuyor:

"Burada ise farklı bir yöntemle karşı karşıyayız. Önce silah bırakma arkasından demokratik adımların atılmasını öngören bir yaklaşım söz konusu. Ve bu demokratikleşme adımlarını da bir nevi siyasetin kendisine bırakan bir yaklaşım var. Taraflar arasında bu konuda bir mutabakatın olduğunu görüyoruz ve sürekli o çizgide ilerledi süreç."

19 Mart tutuklamaları süreci nasıl etkiler?

19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasından iki gün sonra Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında Öcalan'ın mesajının okunması bekleniyordu, ancak bu gerçekleşmedi. Nedeni için ise Öcalan'ın 19 Mart'ın hemen ardından bunu istemediğine yönelik iddialar dolaştı.

Peki bir taraftan DEM Parti ile kent uzlaşısından dolayı CHP'li siyasetçiler yargılanırken, diğer taraftan aynı parti ile bu süreci yürütmek çelişkili değil mi ve süreci nasıl etkiler?

Ruhavioğlu sivil siyaset alanında olması beklenen, vaat edilen bir şey uygulanmış olduğu için cezalandırılmasının bir çelişki olduğuna işaret ederek, ancak bu sürecin başından beri farklı çelişkiler içinde yürütüldüğünü anımsatıyor. Ruhavioğlu, şöyle konuşuyor:

"Bir kere temel olarak, Türk siyasetine vaat edilen şey, silahsız bir ortamda demokratik yolların daha etkin kullanılabileceği ve demokratik zeminin daha geniş olabileceği. Ama diğer taraftan Türkiye'nin en büyük muhalefet partisine bu kadar siyasi baskı yapılırken buradan bir umut yükselemiyor."

Ruhavioğlu Kürt tarafının süreç ile 19 Mart tutuklamaları arasında şimdiye kadar iyi bir denge kurduğunu belirterek, "Görebildiğim kadarıyla Kürt tarafı hâlâ iktidarla barış, muhalefetle de seçim kazanmak gibi bir istikamet yönünde. Henüz bu istikametin değiştiğine dair güçlü bir mesaj görmüyoruz" yorumu yapıyor.

DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan İmamoğlu'nun tutuklanmasının hemen ardından 20 Mart'ta CHP'yi Saraçhane'de ziyaret ederek destek vermişti.

Coşkun 19 Mart'ın süreç için iki noktada ciddi problemler ortaya çıkartabileceğini söyleyerek bunları şöyle aktarıyor:

"Birincisi CHP'nin sürece destek vermesinde problem yaratabilir veya süreci eskisi gibi net bir şekilde destekleme ihtiyacını arkaya atabilir. İkincisi Kürt mahallesindeki endişe ve kaygıların büyümesine sebebiyet verebilir. Dolayısıyla bu anlamda sürecin üzerinde negatif bir etkisinin olduğunu söylemek mümkün."

Coşkun buna rağmen sürecin şimdiye kadar birçok testten geçtiğini söyleyerek, tarafların süreci yürütme konusunda iradelerini halen sağlam görüyor. Coşkun'a göre 19 Mart'ın iktidar üstünde şöyle bir etkisi oldu:

"19 Mart'tan sonra iktidar süreci artık daha fazla sahiplenmek durumunda kaldı. Çünkü toplumdan ciddi bir reaksiyon gördü ve tepkiyi büyütecek bir adım atmaktan da çekiniyor. Zaten CHP kitlesini karşısına almış. DEM Parti ve iktidar ortağı MHP sürecin devamı için net bir tavır ortaya koyarken bu iki partiyi kendinden uzaklaştırabilecek bir adımın içine giremez."

Bu arada bir taraftan 19 Mart'ta CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun ve pek çok ismin, gençlerin ve gazetecilerin tutuklanmasıyla başlayan süreçte DEM Parti'nin bu süreçten beklentisi olan "demokratikleşmenin" sadece belli alanlarla sınırlı kalıp kalmayacağı da bir diğer sorgulanan husus.

Coşkun, Kürt meselesinin çözümü için atılacak olan adımların doğrudan Türkiye'nin demokratikleşmesini olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyor ve bunu şöyle açıklıyor:

"PKK'nın silah bırakması evet iktidara yarayabilir ama muhalefete de yarar. PKK silah bıraktığında muhalefet için de terör ile ilişkilendirilmenin zemini ortadan kalkar. Ben Türkiye'nin demokratikleşmesiyle Kürt meselesinin demokratikleşmesi arasında bir paralellik kuruyorum."

İmamoğlu ve cezaevindeki bazı tutuklu siyasetçi ve bürokratlar yerel seçimlerde DEM Parti ile kent uzlaşısı yapmaları nedeniyle "terörden" dolayı da suçlanıyorlar.

Coşkun, Kürt meselesinin Türkiye'de şimdiye kadar hep otoriterleşmeye hizmet ettiğini belirterek, şöyle konuşuyor:

"Kürtlerin taleplerini bastırmak için atılan her türlü adım aynı zamanda Türkiye'nin demokratik standartlarını da aşağıya çekti. Bunu tersine döndürmek devletin önemli bir otoriterlik kaynağının elinden alınması anlamına gelecek. Muhalefetin bunu ne kadar değerlendireceği, bundan ne kadar demokratik bir hamle ortaya çıkartacağı biraz kendi becerisine bağlı. Kürt meselesinin çözümü siyaset alanını da genişletecek bir şey. Muhalefet bundan çok ciddi anlamda ne kadar fayda sağlayacak."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel son Şişli mitinginde "cuntacı zihniyetin Kürt sorununu çözemeyeceğini" belirterek, CHP olarak bu sorunu çözmeye hazır oldukları yönünde eskisine kıyasla daha güçlü mesajlar vermişti. (DW)

 

 

Bu haber toplam: 5686 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:18:51:44
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x