Hiç kuşkuya yer yok ki coğrafyamız bakımından geçen haftanın en önemli gelişmesi IŞİD’in Kobanê’ye (ayn el Arab) saldırması ve bunun sonucunda yeni bir insanlık dramının daha yaşanması.\n\nLübnan’da yayınlanan es Sefir gazetesinden Muhammed Ballut,.
Lübnan’da yayınlanan es Sefir gazetesinden Muhammed Ballut, Kobanê kantonuna gerçekleşen saldırıyı Türkiye istihbaratı ile IŞİD’in ortak bir harekatı olarak değerlendiriyor. Hasan Sivri’nin Medya Şafak sitesi için yaptığı çeviride bu saldırının amacının Kürtleri zayıflatmak olduğuna dikkat çekiliyor.
Ballut dikkat çeken makalesinde, “Ayn el Arab (Kobanê) ve Tel Abyad kırsalına yönelik saldırı, IŞİD’in geçen Haziran ayında gerçekleşen Musul saldırısından sonraki en büyük operasyonlarından biri. Çıkarların ve amaçların kesişmesinden dolayı saldırı büyük bir olasılıkla Türkiye’nin kararı ile başlatıldı” dedi
FRANSA’DAN İLK SALDIRI
IŞİD’le ilgili bölgedeki bir diğer gelişme ise Fransa’nın IŞİD mevzilerini bombalaması. Al Kuds al Arabi gazetesi başyazısında Fransa’nın ilk sefer gerçekleştirdiği bombalamanın nedenleri irdeleniyor. Gazete askeri operasyona katılan ilk ülke olan Fransa’nın bombalamalarının simgesel düzeyde olacağını belirtirken asıl hedefin Amerikan müdahalesinde “koalisyonun şeklini” belirlemek olduğuna dikkat çekiliyor.
IŞİD, TÜRKİYE ORTAKLIĞIYLA SURİYE KUZEYİNİ TUTUŞTURUYOR
Muhammed BALLUT
Es Sefir
Türkiye istihbaratı ile Irak-Şam İslam Devletinin (IŞİD) Suriye kuzeyindeki Kürtlere karşı müşterek saldırısı, Irak ve Suriye’yi yıpratmak ve Kürtleri zayıflatmak amacıyla IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi’ye oynayan Türkiye’nin ‘‘terör karşıtı’’ koalisyon projelerine tepkisi olarak geldi.
Ayn el Arab (Kobanê) ve Tel Abyad kırsalına yönelik saldırı, IŞİD’in geçen haziran ayında gerçekleşen Musul saldırısından sonraki en büyük operasyonlarından biri. Çıkarların ve amaçların kesişmesinden dolayı saldırı büyük bir olasılıkla Türkiye’nin kararı ile başlatıldı.
Kobanê’deki Demokratik Özerk Yönetimine karşı savaş, son saatlerde genişleyen bir hal aldı. Geçen Temmuz ayındaki ilk saldırıyı, PKK’den 1500 savaşçının desteği ile püskürten Kürt kenti, 2 ay sonra yeniden katliam tehdidi ile karşı karşıya. IŞİD, orta hatta yer alan 35 kilometre çapında ve yarım daire şeklindeki Kürt Kobanê kentini kuşattı. Kent 400 bin Kürt ve civardaki bölgelerden gelen 300 bin Arap-Kürt mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Son saatlerde ise IŞİD, binlerce militanını yeniden harekete geçirmek için kullandığı 2 aylık bir dinlenme periyodundan sonra, Türkiye’nin desteği ile Kobanê’nin batısı, güneyi ve doğusunda ilerleme kaydetti.
TÜRK TANKLARI KOBANÊ’DE MİYDİ?
Kobanê, kenti çevreleyen 26 köyden kaçan binlerce Kürt ve Arap mültecinin sığınağı haline geldi. ‘‘İslam Devleti’’ kente sığınanları kente attığı Grad füzeleri ile takip etmeye devam ediyor. Kürt kaynakları, Kobanê’nin doğusundaki güçlerine çekilme emri verildiğini aktarıyor. Güçlerin çekildiği köyler ise şöyle: Elhurriyye, Haniye, ElCern, Koberlid, Agbaş, Karanfil, Bier El-Arab, Selib Kran ve Kendal.
Kürt bir kaynak Assafir’e verdiği demeçte, Agbaş köyünde Türkiye’den gelen 5 zırhlı araca direnen YPG’ye bağlı 5 kadın savaşçının, mühimmatları bittikten sonra IŞİD’in eline esir düşmemek için kendilerini patlattıklarını söyledi. YPG güçleri aynı zamanda Kobanê Batısındaki Cib El-Ferc, Zur Maar, Cibni, Tel’ak, Zerik, Buraz, Degirman ve Kanaya’dan çekildi. Kürtler Kobanê güneyinde ise Tel Hadid, Hurus, Ci’di ve Koneftar’dan çekildi.
KOBANİ DÜŞMEYECEK
PYD lideri Salih Müslim Muhammed, Assafir’e verdiği demeçte şunları söyledi: ‘‘Kobanê’nin 3 cephesinde şiddetli bir savaş sürmekte. Bazı köyleri, katliamların önüne geçmek amacıyla boşalttık. Kent, 35 kilometre çapındaki yarım dairede kuşatma altında. Halkıyla birlikte çok iyi tanıdığım bu kent, düşmeyecektir. Düşürülmesi de imkânsızdır.’’ Bunun yanında Türkler, kuşatmayı tamamlayacak şekilde, kent sakinlerinin Türkiye içine doğru kaçışını engellemeye devam ediyor.
TÜRK TANKLARI SAVAŞTA
Salih Müslim şöyle devam etti: ‘‘Kobanê Batısındaki gerileme, Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Kuzey Güneşi (Şems eş-Şimal) birliklerinin çekilmesinden dolayı gerçekleşti. Aynı şekilde stratejik Kara Kozak köprüsünün doğusunu, Türkiye tanklarıyla savaşa girmemiş ve trenlerle Silib köyü üzerinden yardım ulaştırmamış olsaydı kaybetmezdik. ÖSO’dan birlikler içeren Burkan el-Fırat operasyon odası da, IŞİD’e karşı savaşta olması gerektiği kadar etkili değil.”
Kobanê’de savaş veren PKK dışında da hiçbir Kürt partisinden kenti savunma adına bir adım gelmedi. PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan da Türkiye’deki Kürtlere, Kobanê savunması için yeniden seferberlik çağrısı yaptı.
Salih Müslim daha sonra ‘‘Kürdistan’da Peşmerge’ye silah dağıtan batılı ülkeler bize bir tüfek bile vermedi, beklenen koalisyonun taraflarından ise kimse bize ulaşmadı ve bizimle koordinasyon kurmadı’’ dedi.
TÜRKİYE İTTİFAKTAN ÖNCE SALDIRTTI
Gerçek şu ki Kobanê cephesini, vur kaç eylemlerinden 2 ay sonra yeniden ateşe veren; Cidde ve Paris konferanslarından sonraki ABD-Körfez ittifakına karşı olan Türkiye’nin IŞİD’e yönelik Amerikan-Batılı askeri operasyonlardan önce saldırı organize etme kararıdır. Türkiye bununla Suriye kuzeyinde kontrolü eline alma hayallerini yeniden canlandırarak Kürtlere (ki Kürtler Irak ve Suriye’de, ‘‘İslam Devletine’’ karşı yapılacak her askeri operasyonun dayanak noktasını oluşturuyor) boyun eğdirmek istiyor.
TAMPON BÖLGE İLE KUŞATMA HEDEFİ
IŞİD’in, Kobanê’yi ele geçirdikten sonra NATO müttefiki ülkenin güney sınırlarında genişlemesi durumunda, orta hatta yer alan Kürt bölgesine nüfuz kolaylaşacak ve Türkler, örgütün yardımı ile inşa edebilecekleri tampon bölge projesine doğru ilerleme sağlayacak. Buna eş zamanlı olarak Suriye’yi güneyde bir tampon bölge ile kuşatma tezgahı da var. Bu tezgahı, Nusra Cephesinin Kunaytra’da, işgalci İsrail’in gölgesinde ve yardımı ile ilerlemesi ve kentin yüzde 80’inin ele geçirmesi ile görmeye başladık.
Türkler, PYD’nin askeri güçlerini vurmada aceleci. Bu askeri güçler; Mesud Barzani Peşmerge’sinin savaş vermeden çöktüğü ve Êzidileri Bağdadi’nin bıçaklarına terk ettiği Şengal dağında IŞİD’e karşı savaşta büyük bir etkinlik göstermiş ve Êzidilerin güvenliğini sağlamıştı.
AMAÇ ÖZERK BÖLGELERİ YOK ETMEK
Türkler ve ‘‘İslam Devleti’’ bu saldırı ile Demokratik Özerk yönetim projesini tümden vurmayı ve doğudaki Kürt bölgesini batıdakinden ayırmayı hedefliyor. Bunu da Kürt bölgelerinin kalbi olan Kobanê’yi istila edecek bir operasyon ile gerçekleştirmek istiyor. IŞİD Kobanê’yi ele geçirirse, Suriye kuzeyi ve Irak batısı haritalarında kartlar yeniden dağıtılacak. IŞİD bu şekilde Suriye çölündeki Fırat Ceziresinin tamamında kontrolü sağlamış olacak. Fırat havzası ve Irak ile Suriye’deki tüm barajlara birliklerini yığabilecek güce sahip olmuş olacak. Türkiye sınırından başlamak üzere, Suriye’den geçerek, Irak batısına kadar olan tüm su dağıtım tesislerini ve enerji santrallerini de kontrol etmiş olacak. Buna ek olarak Fırat havzasındaki tarım faaliyet alanlarını kontrol altına almış olacak. Çevre beldelere ve aşiretlerin ekonomisine boyun eğdirecek ve ittifakları çıkarına göre yeniden dizayn edecek.
TÜRKİYE SINIRI IŞİD İÇİN DAHA GÜVENLİ
‘‘İslam Devletinin’’ Diyala, Amirli ve Tikrit ile Ambar civarında gerilemeye başlaması, Irak’taki sığınakları kaybedeceği ve NATO üyesi Türkiye’ye komşu ve daha güvenli sığınak olan ‘‘Suriye kuzeyine’’ çekileceği işaretini veriyor. Amerikan-Körfez ittifakına yönelik Türk isyanı bağlamında ele alınabilecek Kobanê saldırısı ise, her şeyden önce, örgütün Irak’taki sığınaklarını kaybetmesi ihtimalini doğuracak olan IŞİD’e karşı savaşın sonuçlarının önüne geçmeye yöneliktir.
TÜRKİYE VE BAĞDADİ’NİN ÇIKARLARI ORTAK
Türkiye istihbaratı ile Bağdadi’nin çıkarları kesişiyor. İlk arzuları Demokratik Özerklik projesini ezmek. İkincisi ise, müttefiklerin hava saldırıları örgütü ‘‘hilafet’’ topraklarında tekrar yayılmak zorunda bırakmazsa, kuzeyde yedek bir sığınak sağlamak. Suriye’deki adımlar ve planlama konusunda herhangi bir ittifak sağlanmış değil ve örgüt en fazla, Suriye’yi kanatmaya ve Kürtleri vurmaya devam edebileceği şekilde sınırlandırılacak.
IŞİD’E KARŞI KOALİSYONUN KIRILGANLIĞI VE FRANSA’NIN SALDIRILARI
Al Kuds al Arabi
Başyazı
Fransız savaş uçakları geçen Cuma günü Irak’taki IŞİD mevzilerine karşı ilk saldırısını düzenledi. Böylece ABD’nin liderliğinde devam eden IŞİD’i zayıflatma ve onu ortadan kaldırmak amaçlı askeri operasyona katılan ilk ülke oldu. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ülkesinin kara birliği göndermeyeceğini söyledi. Ve sadece Irak’ta saldırılara katılacağını ifade etti. Fransa’nın bu duruşu ABD’nin örgütün Suriye’deki hedeflerini de bombalamayı hedef alan stratejisinden farklı.
Fransa’nın, ABD’nin yeni savaşında “İngiltere’nin geleneksel ABD’ye destek” rolüne soyunmasına yol açan sebepler neler? Ortak hedefler bu kararda ne ölçüde etkili?
Birincisi; Paris, Fransa cumhurbaşkanının, özellikle hedefleri açık olan BM’nin 2170 sayılı kararına dayanarak bölgesel ve uluslararası meşruiyeti olmayan Suriye’ye yönelik herhangi bir askeri harekâta yönelik niyetini kararlılıkla reddetti. Amerika’nın Suriye’ye muhtemel bir müdahalesini Paris; bölgede gerginliği arttıracak “tek taraflı bir hareket” olarak değerlendirmektedir.
İkincisi; Fransız saldırıları Bağdat hükümetinin resmi talebi üzerine gerçekleşmiştir. Fransa’nın Libya’da benzer bir müdahale olasılığı hükümetinin talebi ile mümkündür. Bu Fransa için en önemli noktadır. Buradaki güvenlik durumlarının kötülüğü Irak’tan daha az değildir. Fransa, Libya’ya herhangi bir dış müdahaleye yönelik bölgesel çekincelerin gölgesinde; müdahaleyi haklı çıkarmak için bu şartı öncelemektedir.
Üçüncü olarak; büyük olasılıklı Fransa’nın Irak’taki bombardımanı simgesel kalacaktır. Asıl hedefi Amerikan müdahalesinde “koalisyonun şeklini” belirlemektir. Obama’nın konuşmasında bazı ülkelerin kara kuvvetleri göndermek için istekli olduklarını belirtmesine rağmen bölge ülkelerinin birçoğunun askeri destek için çekinceleri mevcuttur.
Dördüncüsü; ABD’nin yeni savaşında bazı temel soruların cevabı yoktur. Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey kongre önünde yaptığı konuşmada hava harekâtlarının IŞİD’i yenmek için yeterli olmadığını söyledi. Obama ise Irak ordusunun çöküşünün devam ettiği bir durumda kara birliği yollamama niyetinde nasıl ısrar ediyor?
Son olarak ABD koalisyonu, Kerbela’da Şiilerin temsilcisinin IŞİD’e karşı oluşan uluslararası işbirliğinin Irak’ın egemenliğini ortadan kaldırmaya yönelik olduğu yönündeki korkusunu belirtmesiyle yeni bir durum aldı. Bu ABD veya yabancı bir gücün bulunmasına karşı halkın bir uyarısıdır. Aynı zamanda başarı olasılığı konusunda şüpheler ortaya çıkarmaktadır.
Evrensel