Rudaw\'da yer alan habere göre, bugün Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş başkanlığında toplanacak bakanlar kurulu zirvesinde son bir kez gözden geçirilecek olan Eylem Planı Başbakan Davutoğlu’na sunulacak.
Farklı bakanlıkların ve kamu kurumlarının görüşleriyle bürokratların hazırladığı taslak planda, özellikle devlet-millet bağını güçlendirmekten ziyade bu bağı zayıflatacak maddelerin ayıklanmasının kararlaştırıldığı gelen bilgiler arasında.
Eylem planındaki maddeler sadeleştirilip 20’şer maddelik 5 konu başlığında 100 maddeden oluşacak.
Kulislere göre, master plan özetle şu unsurlardan oluşuyor:
Bu planda asla vatandaş için ‘teröre destek veren-vermeyen’ gibi bir ayrıma gidilmeyecek. PKK ile mücadelenin ekonomik, sosyal boyutları, operasyonlar tamamlandıktan sonra rehabilitasyon adımları, idari tedbirler, milli birlik ve kardeşliği, devlet-millet bağını güçlendirecek adımlar bu planda yer alıyor.
Süreçle ilgili halk odaklı bir çözümden söz ediliyor. Planın felsefesi; hendekle, barikatla çözümü benimsemeyen halkın yaralarının sarılması ve mutluluğu üzerine kurulu.
Halkın sorunlarının çözümü için ülke genelinde demokratikleşme adımlarının yanı sıra; ekonomik paketler çıkarılacak, düzenlemeler yapılacak. Bölgeye pozitif ayrımcılık uygulanacak.
Kamu güvenliği tam manasıyla tesis edildikten sonra diğer konuların konuşulması söz konusu. Kürtlerin beklentileri, demokratik reformlar, insan hakları adımları, yeni Anayasa düzleminde ele alınacak.
En çok merak edilen, geçmişteki gibi ‘Öcalan devreye girebilir mi?’ sorusuna Ankara’da, ‘Bu sürece katkı sağlamak isteyen, söyleyecek sözü olan herkes konuşabilir ancak bir masa kurulması, müzakere süreci başlatılması söz konusu değil. Şu anda gündemde değil’ yanıtı veriliyor. İmralı’ya ziyaretler başlasa bile mevcut isimlerin değiştirileceği ve hükümetin onayını almış kişilerin gönderileceği kesin.
Operasyonlar bittikten sonra atılacak adımlara ilişkin devletin zirvesinde iki farklı görüş hâkim. Birinci plana göre; Nisan-Mayıs gibi sivil toplum örgütleri, HDP dışındaki farklı siyasal yapılanmalar ve kanaat önderleri üzerinden bir sürecin başlatılmas. Abdullah Öcalan’ın kendisi isterse bu sürece dahil olması konuşuluyor.
Bunun zıddı olan ikinci görüş ise kesinlikle bir masa kurulması ya da müzakereyi çağrıştıracak adım atılmaması yönünde. Böyle bir girişimin PKK\'yi ve Kandil’i güçlendireceği, eline koz vereceği ifade ediliyor.”