* Osmanlıda oyun çoktur:Osmanlı Revanduzlu Mahmut’u isyandan sonra İstanbula çağırır. Kendisine paşalık rütbesi verir. Kürdistan’a doğru yola çıkarken Sivas’ta öldürtülür. O zamanlar paşalık vererek Kürtleri hizmete koşmak modaydı. Kapalı kapılar ardında sözler verilir, ama politikasına göre bildiklerini yaparlardı.
AKP siyasi islamı tam bir takkiyeciliktir.2002 de “mazlum” pozlarıyla demokrat, liberal vbç kesimlerin desteğini aldılar ve hepsini yarı yolda bıraktılar. AB\'ye girmek ve demokrasi getirmek hava olarak kaldı.
Hukuksuzluktan sözettiler, yüksek hukuk kurumlarının hepsini kendilerine bağladılar. Her konuda aşağı yukarı böyle davrandılar. Ne sözler söylediler ama hepsi yalan olarak ortaya çıktı.
Kürdistan ve Kürtlere gelince bunun daha fazlasını yapıyorlar.
“Kürtlere her türlü hakkını vermişiz ve inkarı ortadan kaldırmışız” diyorlar. Sadece ortada hak sayılmayacak bazı kırıntılar var.
*AKP ve TC, Kürdistan sorununu çözmüyor, Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesini çözüyor:
Çözüm süreci dedikleri aslında Kürt hareketlerini ve baştada KCK ‘yi çözme projesidir.
- PKK’yi Öcalan aracılığıyla çözme başarısını gösterdi. Hiç bir hak alınmadan Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi terkedildi.
- Bağımsızlık tan tutalım federasyon ve Kürdistani özerkliğe kadar bütün amaçlardan vazgeçildi. Bunlar “milliyetçilik” olarak damgalandı ve mahkum edilmeye çalışıldı.
- Devletsizlik kabul edildi ve uluslarım kendi kaderlerini tayin hakkından vazgeçildi.
- Demokratik Türkiye cumhuriyeti temel amaç olarak belirlendi.
- Entegrasyon ve TC ile bedeva işbirlikçilik moda haline getirildi. Türkiyelileşme temel hedef yapıldı.
Aslında PKK\'nin olumlu değerlerinin içi boşaltıldı, insanların ruhu elinden alındı, Kürdistani duruş ve ruh geri planlara itildi.
Hikayesini anlatmayacağım on yılı aşkın bir süredir insanların ruhu ve bilinciyle oynanıyor. Hepsi de Türkiyelileşmeye hizmet için.
Ergenekon ve AKP dönemlerinde bu süreç devam etti. 1999\'dan beri barış süreci ve AKP ile birlikte barış süreci, veya “çözüm süreci” devam edip geliyor.
Ergenekon ve AKP hep oyalama ayaklarını güttüler. İmralı aracılığıyla gönderilenler yoluyla Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi yaz boz tahtasına çevrildi. İleriye dönük değişimler yapılacağına ricad etmelere “değişim ve dönüşüm” adı konuldu.
*Öcalan’ın tam bir kontrol altında olduğu unutturlmaya çalışılıyor:
Baştan beri Öcalan kontrol altındadır. Girdisinden çıktısına kadar herşey dinleniyor ve kayıt altına alınıyor. KCK İmralıya temel bilgileri göndermekten çekinmiyor.Bunların ne sonuçlara yol açacağını bile çoğu kişi düşünmüyor ve sorgulamıyor. Burada sorun Önderliğine sahip çıkma ve çıkmama sorunu değildir.
Şüphesizki Önderliğine sahip çıksınlar. Bende Öcalan’ın serbest bırakılmasından yanayım. Öcaalan’ın bu şekilde esir edilmesi ve baskı altında tutulmasını ve ona dayatmalarda bulunulmasını hiç bir Kürt sanırım kabul etmez.
Kürdistan sorununun hapishaneye konulmasına ittiraz ediyorum. Ayrıca bilimsel ve gerçeklikler dikkate alınırsa sadece KCK değil, hiç bir ötgüt kendisini hapise bağlayamaz ve koyamaz.
Yukarıda saydıklarım ve salt bu durum KCK’nin kendini kontrole teslim etmesidir.
Bunlar başlı başına ciddi erozyonlaardır. Tarihede iyi şeyler olarak geçmeyeceklerdir.
*TC, Öcalan üzerinden algı operasyonu çekiyor:
AKP ve TC algı operasyonu ile “çözüm süreci” adını kullanarak kitleleri aldatmayı hedef alıyor. Sanki sorunu çözeceklermiş havasını veriyorlar.
Öcalan ile her sorunu hallettik, asıl sorun Kandil dir ve Kandil takoz koyuyor görüşlerini yayıyorlar.
KCK lideri Öcalan’ı KCK’ye karşı kullanıyorlar. Özellikle Kandile karşı kullanıyorlar. Bu nokta üzerinde Kürdistanlıların ve KCK’nin önemle durması gerekmez mi?
TC ve AKP nin hiç bir çözüm projesi yoktur. Kürdistan sorununu çözme ise hiç yoktur. Kürt sorunu ekseninde bazı kırıntılarla işi halletmeye ve geçiştirmye çalıştıkları çok açıktır.
AKP ve devletin temel hedefi gerillayı silahsızlandırmak ve silahlı mücadeleye son verildiğini resmen beyan etmelerini duymaktır.
*AKP için Kürdistan sorunu yoktur, “terör” sorunu vardır:
Soruna güvenlik ve silahsızlandırmak, silahlı mücadeleye son vermek olarak bakıyorlar. Peru da Aydınlık Yol lideri Guzmanâ benzer bir projeji dayatmış ve kabul ettirmişlerdi.
Sırrı Süreyya ve Afkan Ala ve Yalçın Akdoğan\'la birlikte okunan ortak metin deki 10 maddenin temel espirisi silahsızlanmaktır. Yuvarlak ve net söylenmeyen demokratik Türkiye vb taleplere AKP yok diyemez. Zaten yapılan açıklamada Sırrı, Öcalan adını vererek asgari müştereklerde anlaşıldığını söylüyordu. Kürdistan ve Kürtlerle ilgili hiç bir talep yer almıyor...
KCK yaptığı açıklamada asgari müştereklerde anlaşma sağlanırsa silahlı mücadeleyi sonlandırmak için kongreyi toplayacaklarını belirtiyorlardı. Sonra KCK\'den çeşitli kişilerin yaptığı açıklmalar siyaset değeri olmayan açıklamalardır. Hem kamuoyuna sorunu deklare edeceksin hem de şu olmazsa şu olmaz diyeceksin. Öte taraftan tek görüşme yetkisi “Önderliğimizdedir” diyeceksin.
Dolayısyla KCK lideri Öcalan\'dan gelen görüş ve projeye “evet” denildikten sonra iş bitiyor.
TC ve hükümet, bu konularda sorun yoktur, halletmişiz, Kandil ve HDP\'den sesler çıkmazsa noktayı koyacağız demektedir.
Kaldıki bütün MGK toplantılarından sonra yapılan açıklamalarda güvenlik ve “terör” sorununun hallledilmesi ve yokedilmesi konusunda açıklamalar yapılmaktadır.
*Kürdistan sorunu ve Kürt sorunu olarak AKP kamuoyunu hazırlamıyor.
Temel taleplerle ilgili AKP den yumuşak sesler ve sorunun çözümünün önünü açmak için diyaloglara başvurmak denenmiyor.
Son yapılan açıklamadan sonra AKP temel sorunun silhsızlandırma ve silahlı mücadeleye son vermek olduğunun altını çüzüyor.
12 Eylük rejimini aratmayan “güvenlik yasası” nı meclisten geçireceğini söylüyor.
Ortada Kürdistan sorununun çözümü felan sözkonusu değildir. Silahsızlandırmak ve silahlı mücadeleye son vermek için okunan 10 maddenin fazla bir kıymeti harbiyesi yoktur. Oda Türkiyeni demokratikleşmesi ile ilgili soyut maddelerdir. Yerel yönetimleri güçlendirmek Kürdistan’a demokratik özerlik değildir.
Kaldıki 12 Eylül Anayasında “TC demokratik hukuk devletidir” denilmektedir. Somut demokratik maddler olmadıkça AKP demokrasiye katılıyorum diyecektir.
Ayrıca “ortak vatan ve millet” olarak yer alan madde yeni bir millet tanımıdır. Kürt milleti tanımı değildir. “demokratik ulus” tanımlaması haliylen buna varmaktadır. Bu da “millet” tanımı açısından AKP ve TC’yi rahatlatmaktadır. Yarın öbür gün “demokratik ulus”, demokratik Türkiye milleti olarak söylenirse şaşırmayınız.
TC’nin algı operasyonu yanında KCK de doğru olanları kamuoyuna yansıtmıyor.
Daha Önce KCK yöneticileri yaptıkları açıklamaları yuttular ve unuttular. Arkalarında durmadılarç Bu kez yapılan açıklamaların arkasında duracaklarını pek sanmıyorum.
Çünkü TC ve AKP nin sahasında oyunu oynuyorlar. AKP sadece 400 milletvekili almak, anayasayı yapmak ve tek kişi diktatörlüğünü güvenceye almak için bu oyunları oynuyor.
Ayrıca daha önceki “TC Kürdistanı silahsızlandırmak istiyor” makalemde TC, KCK elinde silah bulunmasını tehlikeli görüyor olduğunu yazmıştım. KCK elinde silahları alarak veya silahlı mücadeleye nokta koyduklarının kararını duyarak kendi hedefledikleri planları başarıya taşımak istiyorlar.
Bunu yaparlarsa muhalif olnları ve en başta da Kürdistanı yeni bir baskı cenderesine almaları kaçınılmazdır.
AKP sorun çözmüyor, sorunları çözüyorum görünerek karşısındakileri çözüyor. Hedefi ve amacı bu!...
Devam edecek...(2-KCK silahlı mücadeleye son verecek mi?)
[email protected]
Dursun Ali Küçük-7.3.2015 Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.