-Suriye’de kimyasal silahı Türkiye devleti kullandı.
-Suriye ve Batı Kürdistan’a El Kaideyi Türkiye ve MİT getirdi. El Nusra ve İŞİD’i onlar örgütledi
.
-Reyhanlı katliamını TC devleti yaptı ve Acilcilerin üstüne attı.
-Kimyasal silah malzemeleri Türkiye’den El Kaideye gitti.
-Esad’ın sivil katliamı dışındaki bütün sivil katliamları TC organize ve finanse etti. (Sivil katliamları bir yandan Esad, diğer yandan TC organize ve finanse etti).
-Batı Kürdistan’ın üzerine El Kaide ve türevlerini TC sürdü.
-Tır krizi ve Suriye’ye aktarılan silahları TC ve MİT gönderiyor. Bu silahlar yeni komplo ve katliamların uygulanacağının habercisidir.
SİYASAL İSLAMIN ŞEYTANLIĞI EN FAZLA SURİYE’DE KENDİSİNİ ELE VERİYOR
Davutoğlu geçenlerde “devlet evlatlarını yer” derken, evlatları olmayanları yok eder demek istiyordu. Onlara istediklerini yapar anlamı çıkar bundan.
Kürtler, Ermeniler, Hıristiyan halklar, Araplar devletin evlatları değil zaten. Üzerlerinde her tür vahşi uygulamaları ve insanlık suçlarını kullanabilirsin. Bunun içinde bazı perdeleri kullanıyorlar.
Osmanlı ve TC geleneğinde her tür soykırımı ve katliamı yapabilirsin, bunları ya inkâr ederler ya da başkalarına yüklemeye çalışırlar. Her tür kötülüğün ve şeytanlığın adı Türk usulü “adalet” ve “şefkat”tir.
Ergenekon yargılamaları ile devletin pisliklerinin üstünü göstermelik yargılamalarla örttüler. Şimdi ise uyguladıkları devlet şeytanlıklarını “paralel devlet” e yıkarak devleti temizlemeye kalkışıyorlar.
Bizim görevimiz kirli devlete kilitlenmektir ve onun yaptıklarını deşifre edip mücadele etmektir.
SURİYE’DE KİMYASAL SİLAHI TÜRKİYE DEVLETİ KULLANDI
Türkiye; hükümeti ve MİT’i Suriye’de kimyasal silah kullanarak yüzlerce sivili katletmeyi hemen sıcağı sıcağına Esad rejiminin üzerine yıktılar ve Esad yaptı dediler.
Bu konuda sunulan MİT raporu Esad’ı işaret ediyordu. MİT hemen “Esad yaptı” diye rapor hazırlamıştı. Türkiye başbakanı Erdoğan uluslararası güçleri Suriye’de gereğinin yapılması için göreve çağırıyordu.
ABD ve Batı, Suriye’ye askeri müdahale etmek için kimyasal silah kullanımı vb. gerekçe gösteriyordu. ABD ve Batı temkinli yaklaştı ve bazı yönleriyle Esad’a yüklendi. En sonunda Rusya devreye girerek Suriye’nin kimyasal silahlarının yok edilmesi için anlaştılar.
Oysa Türkiye ve El Kaide, ABD ve Batı da dahil neredeyse herkesi oyuna getiriyordu. Suriye’ye müdahalenin sıcaklaştığı anlar yaşandı.
Oysa görüldü ki, Suriye’de işlenen çifte insanlık suçununun, yani kimyasal silah kullanımı ve yüzlerce sivilin katledilmesinin planlamacısı TC ve MİT’tir. Uygulayıcısı İslami “muhalefet” adına El Kaide’dir.
Ortaya çıkan bütün veriler Türkiye-MİT ve EL Kaide’yi işaret ediyor.
Adana’da savcılığın açtığı dava da El kaideye Türkiye’den kimyasal silah yapımında kullanılan malzemelerin götürüldüğüne işaret ediyordu.
Esad, Rusya ve İran’ın açıklamaları kimyasal silahın TC ve daha çok “muhalefet”in kullandığı yönündeydi.
BM daha önce ortalama bir açıklama yapmıştı. Esad rejimini hedef yapmayan bir açıklamada bulunmuştu. Sorunu ortada bırakmıştı.
Şimdi bizzat ABD’deki bir araştırma merkezi kimyasal silahın “muhalefet” tarafından kullanıldığını resmen ortaya koymuştur.
“Önceki gün çok önemli bir gelişme oldu.
ABD’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan MIT (Massachusetts Institute of Technology), Guta’da kimyasal silah kullanımı ile ilgili raporunu yayınladı.
Raporun kesin sonucu şu:
“Guta’daki füzeler muhalif gruplar tarafından fırlatıldı.” Herhangi bir rapor değil. Altında 2 önemli isim var.
Üniversitenin saygın öğretim üyelerinden Prof . Theodore Postol ve Richard Lloyd. Kimdir bu?
Geçmişte Birleşmiş Milletler adına silah denetçiliği yapmış bir uzman.
Rapor diyor ki:
“Kullanılan füzelerin menzili 2 kilometredir ve isyancıların elindeki bölgeden ateşlenmiştir...”Birçok bulgudan sadece birini aktarayım Uzmanlar, füzelerin menzilinin en fazla 2 km olduğuna bakıp, etrafında 2 km çapında bir daire çizmişler.
Bu daire içinde rejim yanlısı kimse yok...” (1)
MİT ise sıcağı sıcağına çıkardığı raporda tersini yazmıştı. Pratik ve planlama açısından doğrudan Suriye’de savaşı yürüten Türkiye Devleti, hükümet ve MİT bu işten sorumlu olduğunu söylemek zor değildir.
Mantıki sonuç açısından bu kimyasal silah kullanılmasının Türkiye devletinin yaptırdığı kanısındayım. Türkiye orada insanlık suçu işlemiştir. Uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Bakarsınız TC böyle devam ederse bu insanlık suçları gündemleşebilir.
*****
El Kaide’yi Kürdistan ve Suriye’ye getiren Türkiye devletidir
Suriye konusunda TC, Batı ve ABD ile müttefikti. Ama Batı ile Türkiye’nin Suriye meselesi etrafındaki görüşleri tıpatıp aynı değildir.
El Kaide’yi Batı terörist görüyor. Suriye ve Ortadoğu’da El kaide ve benzerlerini istemiyorlar.
Ayrıca TC yeni Osmanlıcılığa göre Suriye ve Batı Kürdistan’a yaklaşıyordu, bu vb şeyler Batının işine gelmiyordu. TC ile çelişkili oldukları noktalardır.
Aslında Türkiye Batıyı kullanarak Suriye’yi arka bahçesi yapmak istiyordu. Fakat oyunu çok kötü oynadı. Suriye politikası ile TC’nin bölge lideri olma politikası çöktü. Dış politikası çöktü.
İslamcı çeteler sözde “muhalif” olarak Suriye ve Batı Kürdistan halkına insanlık dışı ve insanlık suçu oluşturan yüz binlere varan sivil insanlar öldürüldü. Esad rejimi ile kıyaslanırsa bunların diktatör dediklerinden hiçte aşağıda kalmadıkları, bir kaç yıllık pratikleri ile onu geride bıraktıkları görülmektedir.
Üstelik TC, El Kaide, El Nusra, İŞİD vb. terörist ve insanlık suçlarını işleyebilen örgütleri finanse etti, silah verdi, organizatörlük yaptı. Ortadoğu ya daha fazla yayılmalarının ortamını yarattı.
Batı Kürdistan’da yaptıkları biliniyor, geçiyorum, çokça yazılmıştır. Bu aynı güçler Irak ve Kürdistan federasyonu açısından ciddi tehlike oluşturmaktadır. Bunun pratiklerini yakın zamanda gördük.
TIR KRİZİ
Tır krizinin doğrudan El Kaide vb güçlere silah ve çeşitli mühimmat götürmekle ilgili olduğu biliniyor. TC güya İslamcı çetelerden el çekmiş gibi sahte beyanatlar veriyor. TC silahları Suriye de ciddi anlamda muhalif olacak kesimlere veremez.
İslami çeteleri silahlandırıyorlar.
Burada birinci amaç herşeyi yıkılan, dağılan ve iç savaş eşliğinde kıvranan Suriye deki derin çelişkileri hep ayakta tutmak, ikinci amaç ise silahlandırdığı güçleri Batı Kürdistan üzerine sürmek olabilir.
Cenevre2 de siyasal çözüm bulmak adına görüşmeler yapılmak istenirken Türkiye’nin her fırsatta tırlarla silah göndermesi oldukça ilginç.
Cenevre2‘ye Kürt Yüksek Konseyinin katılmasın istemeyen baş devlet TC’dir.
Başbakan, “kimse karışamaz, ancak ben müdahale edebilirim” diyor. Peki, açıkla, Tırlarla bu silahları kime gönderiyorsun?
Anlaşılan MİT’i dışarıda “operasyonel” olarak kullanmaya çalışıyorsun. Hala bunu becerecek durumda değilsin. Yüzüne gözüne bulaştırdın. Her tıra MİT görevlisi koyuyorsun. Veya öyle göstermek istiyorsun.
Sonra da Jandarma ve polisten hesap soracağım diyor. Polisi dağıttı. Jandarmayı nasıl yapar bakalım…
***
Daha önce Reyhanlı yanı sınır kasabasında yapılan bombalı katliamın sorumlusu Türk devleti ve MİT’tir. Erdoğan’ın ABD’ye gidişinin öncesine rastlıyordu. “devlet evladını yer”, “devlet vatandaşını katleder” pratiğine uygun anlayışla bunu yaptılar.
Osmanlı ve TC oyunlarında Recep ve AKP derinleşiyor. Gülen de bu işlere dahildir.
Reyhanlının adresi bana göre MİT’tir.
Bu, “biz ecdadımıza laf söyletmeyiz” diyenlerin pratiğidir.
Gerçekten Osmanlı ve TC politikalarına ve kirli işlerine çok pişkince devam ediyorlar.
***
Erdoğan ve Türkiye Suriye’de Esad’dan daha diktatör olduklarını ve yüzbinlerce sivil insanı katlettiklerini gösterdiler.
Paris katliamını barış süreci adına yaparken, Suriye seferini de “insanları Esad zulmünden kurtarmak” adına yaptılar. Ama ortada ne barış vardı, nede Suriye’de insanları zulümden kurtarmak. Bunları yaparlarken insanlık suçları işlediler.
Roboski bir insanlık suçudur.
Suriye’de kimyasal silah kullanılmasını örgütlemek bir insanlık suçudur.
Sivil insanların kellesini kesmek insanlık suçudur. Orada görünen Siyasi İslamın kirliliğidir.
Dindar insanların bu tür şeyler kabul etmeyeceğine inanıyorum.
****
İHH bir paravan teşkilattır
Geçenlerde Van’dan başlayıp, Antep ve Adana’ya kadar süren operasyonu AKP durdurdu. Bu El Kaide ye karşı yapılan, İHH’yi hedefleyen bir operasyondu. İç çelişkilerinden dolayı bunları yaptılar.
İHH ve Mavi Marmara olayı biliniyor. Gazze seferi devlet planıydı. İHH orada vardı.
Suriye’de İHH daha fazla var. Dişileri Bakanlığı ve MİT ilişkili çalışan bir “insani” kuruluştur. Bazı devletlerin bu tür insani yardım görüntülü teşkilatları vardır. Ama içlerinde Dış İşleri bakanlığı çalışmalarına ve istihbarat çalışmalarına hizmet edenler de vardır.
İHH ise çok çalışıyor. Siyasete doğrudan karışıyor, bazı olaylar karşısında tavrını net koyuyor. İnsani yardım kuruluşu dışında herşeye benziyor. Bana göre bu Dışişleri ve MİT’e hizmet eden ve o amaçla kullanılan bir kuruluş. Eh arada sırada bazı “insani” yardımlarda bulunur görünmesi şaşırtıcı olmaz.
Yani İnsani yardımların devletli “İslamcası” dır.
Devam edecek
Dursun Ali Küçük-21.1.2014
[email protected] Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.