Daha yirmi gün önce, o küçük ayaklarında kara lastikleriyle sizlere çiçek bulamayan ve evlerinden köy yumurtası, tandır ekmeği getiren çocukları bir telefon mesajı ile bırakan sizler, Türk Eğitim sisteminin birer askeri olduğunuzu tekrardan kanıtladınız. Sizleri yetiştiren öğretmenlerde eskiden Kürdistan \'da öğrencileri ajanlaştıran, pencere altlarında birbirlerini gözetlettiren, evlerinde Kürtçe konuşanları ihbar ettirten ve ettiren aynı ahlâksızlardı. Sizler kürdün evladını ilime değil, sistem neferliğine alıştırmaya çalışanlar her gün okullarda Türküm Doğruyum dedirtmek için yırtınanlar tarih önünde değil, aksine çok yakın zamanda pişmanlıklar içinde boğulacaksınız.
Nasıl ki, her gün bilmem Kürdistan\'ın hangi şehrinde falan öğretmen şunu başardı diye satılmış medyanız sizleri abartsa da, bizler sizleri iyi tanıyoruz. Ayşe, Fatma, Ali, Veli öğretmen sizleri tanıyoruz. Sizler kürdün neslini kurutmak için emir almış, sadece Türk Dili için emek veren, eğitimcilersiniz. Neyi eğittiğiniz belli. Ama Kimi eğitmek isterseniz isteyin bunu başarmak Size çok uzak. Kürt eskiden beri dilini ve kültürünü bırakmayacağını kanıtlamıştır. Sizler ise bu zorlu süreçte mevzilerini bırakıp kaçan artık askerler misali topukluyorsunuz. AKP babanızın koynuna sığınıyorsunuz. Peki O okul sıralarındaki çocuklar ne yapacaklar? Onlarda sizlerin onları bırakıp kaçmanızı unutmayacaklar. Okulda öğretmen, anne babadır yalanlarınızı içlerinden \'\' hayır sizler hainsiniz \'\'diyerek cevaplayacaklar.
Hadi yukarda yazdıklarımın hepsini unutun.
Onlar içimdeki patlamaya her an hazır volkandan geliyorlar. Ama bu yazdıklarımın birçok Kürdistanlı ile aynı şeyleri paylaştığından eminim.
Kürdistan\'da bir çok Türk öğretmenin dâhi Kürtlere ve yurtsever harekete ne kadar yardımcı olmaya çalıştığını da biliyoruz. Tabiî bunda Kürt halkının haklı mücadelesini anlamak istemeleri ve Kürdistan\'daki halkın sıcak karşılaşmasının yani misafirperverliğinin, sıcakkanlılığının da çok önemli bir rolü var. Okul yıllarında mücadele ederken birçok Türk asıllı öğretmenimin bizlere yardımcı olmaya çalıştığını çok iyi hatırlıyorum. Hatta Ümmet Aktan isimli eğitimsenli bir öğretmenimin bizler gibi 1 mayısa, Newroza katılan arkadaşlara çaktırmadan yoklamadan kayırdığını, mücadele toplantılarımızı eğitim sen de yapabilmemiz için bizlere yardımcı olduğunu’da burda belirtmek görevimdir. Aynı şekilde birçok Sol görüşlü öğretmenimizin notlarda bizlere yardımcı olduğunu da hatırlatmak isterim.
Ama bugün cizre -silopi özelinde yaşananlar bu tablodan çok uzaktır. Askerler ve polisler katliamlarına tanık bırakmamak için, dışardan gelenleri çıkartarak, yaşananların sosyal medya veya batıdaki arkadaşlıklar üzerinden duyulmasını engellemek istemektedirler. Eğitim Bakanlığı ise MİLLİ projeye hizmet etmektedir. Çünkü milli olupta, milletten olamayan bir kurumdur. Mustafa Kemal\'in en ince planıdır. Bir halkı yok etmenin en can alıcı noktasıdır. Dilde Asimile, kültürde asimile ve ispiyonculuk ajanlaştırma üzerine inşâ edilmiş özel eğitim kurumudur.
Bugün AKP hükümetinin Kürdistan\'da yaptığı ve yapacağı tüm katliamların ortakları sadece bugün Kürdistan \'da görev yapan asker ve polisler değildir. Bulunduğu yerleri bırakıp bu katliamın ilerlemesine ses çıkarmayan öğretmenlerde artık ortaktır. Yarın okul sıralarında göreceğiniz çocukların, abilerinin, babalarının, kardeşlerinin katliamına ortak oluyorsunuz. Çünkü görmemek, duymamak için kaçıyorsunuz. Dur diyemeyecek kadar yüreksiz olanlarınız, belki de içten bunların hepsi ölsün diyen bazılarınıza yardımcı oluyorsunuz.
Ve onurluca gitmeden kalanlarımız, öğretmenlerimiz ise bizlerin canları alınmadan onlara dokunulamayacağını bilecek kadar kürdün misafir perverliğine inanmışlardır. Ve eminim ki bu halk kendisini bırakmayan kişiden öğrenmek isteyecektir. Kendisini zor zamanında bırakıp kaçanı ise asla unutmayacaktır. Günü ve zamanı geldiğinde ise yüzüne tükürmesini bilecektir ayağı kara lastikli, eli yumru Kürt evladı.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.