Diyarbakır da yaşanan tarihi günü yeni dönemin işaret fişeği olarak görmek ve değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Söylenenlerin dışında Diyarbakır halk meydanında adeta şu haykırılıyordu. ‘Ey kürd ve Kürdistanlılar cumhuriyet tarihi boyunca seni inkar ettim,imhanın tüm yollarını denedim,seni sürgünlere yolladım , asimilasyonun tüm yollarını denedim , senin konuşma hakkını elinden aldım, zindanlarda en ağır işkencelerden geçirdim ,dağlarını tank-topla dövdüm, uçaklarla bombalamadığım yer bırakmadım, tüm ordu ve güvenlik güçlerimi seferber ettim, binlerce köy yakıp yıktım ,binlerce faili meçhul cinayet işledim ,tüm ekonomik ve siyasi gücümü bunun için kullandım, kısaca denemediğim yol başvurmadığım yöntem kalmadı. seni esir almaya çalışırken kendim esir düştüm. Tarihten gelen devlet politikasının iflasını ilan ediyorum.’ Kürt sorununda yeni bir dönemece girildiği, çözüm arayışında olduğunu söylenen ve söylenmeyen sözlerle adeta bir tablo çizildi. Diyarbakır’da yaşanan bu tarihi gün Kürt ve Türk halkı açısından yeni bir dönemin başlangıcı olarak tarihe geçeceğini düşünüyorum .
Bugün Kürt halkı açısından da bir dönemin sonu yeni bir dönemin başlangıcı tespit edilerek çağın gereklerine uygun ,öz gerçekliğiyle ulusal –demokratik mücadelede doğru bir konumlanmayla eşit özgür bir birliktenliği sağlamaları için rol oynamaları tarihi bir görev olarak görmeleri gerekir. Bu yeni dönemde her yurtsever kürde çok önemli görevler düşmektedir. İster parti ister örgüt kurum ve kişi olarak görev bilinciyle bu tarihi fırsat değerlendirilmelidir. Kürt halkı bugüne gelinceye kadar çok ağır bedeller ödedi. Büyük emeklerle ve zorlu bir mücadeleyle ortaya çıkan kazanımlarını koruyarak geleceğini özgür iradesiyle kaderini tayin etme gününü yaşamaktadır.
Kürt halkı üzerindeki eski statükoyu parçalamıştır. Geçmişe takılmadan çağın ve bölgenin hızlı değişimine uygun olarak, elde ettiği bu fırsatı layikıyla değerlendirmek zorundadır. Aynı şey Türk halkı içinde geçerlidir. Çağın değişim ve dönüşüm gerçekliği karşısında mevcut statükonun kendini koruyamayacağı şoven-milliyetçi politikaların uyanış sürecinde olan kürt halkı üzerindeki hesapların tutmayacağı anlaşılmıştır.
Sömürgeciliğin Kürdistan üzerindeki egemenliği zayıflayarak ciddi bir gerileme sürecine girdiği aşikardır. Eski anlayış ve bundan kaynaklanan mücadele tarzı ile yol alınamayacağı ,halk tabanında güçlü bir arayışın olduğunu vurgulamak gerekir. Şiddete dayalı silahlı mücadele misyonunu yitirirken ulusal demokratik mücadele ön plana çıkmıştır. Siyasete yön veren Amed halkı yeni mücadele döneminin çerçevesini çizdi. Olması gerekenle olmaması gerekenin yol haritasını belirledi.
Güney Kürdistan başkanı kuzeye bir model sunarken Şiwan Perwer sürgünün ve dıştalanmanın anlamsızlığını ortaya koydu.
HALİL ATAÇ
18.11.2013
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.