Geçen Kasım ayında Kürdistan’ın güneyine yapacağımız seyahatin hazırlığını üç ay öncesinden Kurdî ve Kurdistanî dostumuz ve arkadaşımız Musa Ehmed’le telefon görüşmeleri yaparak planladık. İki yıl önce başlayan pandemi salgını gidişimizi engellemişti. Her yıl en az iki kez gittiğimiz özgür Kürdistan’a iki yıldır gidememenin hasreti içindeydik. Özellikle içimizden İsmail Beşikçi’nin Kürdistan’a gitmede en çok istekli olanlardan olduğunu söylemeliyim.
KÜRDİSTAN HÜKÜMETİ EĞİTİM BAKANI İLE GÖRÜŞME
4 Kasım 2021 tarihinde ki programımızda Eğitim Bakanı ile randevumuz vardı. Bu randevuya heyetimizle birlikte Musa Ahmed ve Mirhaç Mustafa, Rondık Faris, İbrahim Samin katıldı. Sabah heyetimizi Musa Ahmet ve Mirhaç Mustafa otelden alarak Eğitim Bakanlığına gitmek üzere ayrıldık. Üç ay öncesinden Musa Ahmed’le yaptığım telefon görüşmeleriyle bu randevuyu planlamıştık. Musa Ahmed özel olarak gidip Eğitim Bakanı Alan Heme Seid ile görüşmüş ve İsmail Beşikçi’nin eğitim sistemine alınması için yaptığımız öneriyi sunmuştu. Eğitim Bakanı Alan Heme Seid önerimize sıcak baktığını ve bizim bir ön rapor hazırlamamızı istemişti. Bizde bunun üzerine Celal Hoca ile birlikte proje üzerinde çalışıp son şeklini verdik ve randevuya önerimizi dosya halinde beraberimizde götürdük.
Eğitim Bakanlığının kapısına geldiğimizde Bakan Alam Hem Seid bizi kapının önünde karşıladı. Bakan Alam Hem Seid İsmail Beşikçi’ye ve heyetimizi karşılamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sonra İsmail Beşikçi İstanbul’da İBV merkezinde yapılan Kürd tarihi ana kaynakları projesinden bahsetti. Özellikle Göbekli tepe kazısından bahsetti. Göbekli tepe de 12 bin yıl önce yaratılan bir medeniyet olduğunu ve medeniyeti yaratanların burada yaşayan halkın ataları olduğunu belirtti. Bu düşüncesini bilim insanı Alman Arkeoloğun açıklamalarıyla somutladı. Bu açıdan bakıldığında Kürd tarihçilerinin Kürd Tarihinin ana kaynakları gibi çalışmalar yapmasını bu noktada yoğunlaşmaları gerektiğini söyledi. Türk resmî ideolojisinin yabancı arkeolojik çalışmalara izin vermediklerini ancak resmi tarih anlayışıyla çelişmediği ölçüde izin verildiğini belirtti. Kürdlerin tarih, sosyoloji, kültür ve eğitim çalışmalarına önem vermesi gerektiğini belirtti.
İsmail Beşikçi beni işaret ederek sözü bana verdi. Ben Eğitim Bakanı Alam Hem Seid’e İBV ve WİB’nin Kürd çalışmalarıyla ilgili bilgi verdim. İBV’nin Kürt Tarihi isimli bir dergi çıkardığını ve on yıla yakın çok önemli projeler, kitap basımları, konferans ve sempozyumlar yaptığını ve çalışmalarını Kürdistan’ın güneyinde de devam ettirdiğini söyledim. Özellikle Kürdlerde milli duygu ve bilinci çok eksik olduğunu ve bu tespiti 30 yıldır Beşikçi’nin makalelerinde ve kitaplarında dile getirdiğini söyledim. Türklerin onu aşkın devleti olmasına rağmen bugün her sabah Türk çocuklarına tarih ve milli bilinç aşıladıklarını biz Kürdlerin bu konuda süreci çok geriden takip ettiğimizi anlattım.
Eğer Güney Kürdistan’da Kürdistan yönetimi Kürd çocuklarına ve gençlerine tarih, toplum, vatan ve ulus bilinci ile besleyip donatmazsa İslamcı ve çarpık anti millici ideolojilerin gençlerimizi zehirleyebileceğini ve geleceğimiz olan gençlerin elimizden uçup gidebileceğini ifade ettim. İsmail Beşikçi fikriyatının tarih, toplum, sosyoloji ve ulus bilinci içerdiğini bu nedenle bu fikriyatın ilk okuldan üniversiteye kadar derslerde okutulması gerektiğini söyledim. İsmail Beşikçi Literatürünün ve sosyolojisinin Kürdler için bir hazine olduğunu bizim bundan yararlanmamız gerektiğinin altını çizdim.
Kuzey Kürdistan’da Kürd çocuklarına Türk sosyolojisi Güney Kürdistan’da ise derslerde Arap sosyolojisinin verildiğini söyledim. Halbuki Kuzey Kürdistan’da Kürd siyasi hareketleri ve Güney Kürdistan’da Kürdistan Hükümeti Kürd gençlerine bilimin simgesi ve onuru kabul edilen Beşikçi sosyolojisini gençlere yoğun bir şekilde vermeleri menfaatleri gereğidir. Bugün beş parça Kürdistan’da İsmail Beşikçi bir sembol olarak kabul edilmektedir. Bilim yöntemi, Kürd milli bilinci, devlet bilincinin kökeni olan Ehmedê ve Hacî Qadirê Koyî’nin fikriyatını İsmail Beşikçi’nin eserlerinde görebiliriz. Bu genel belirlemeleri kısaca özetleyerek Bakana bir sunum yaptım.
Benden sonra Celal Temel hocamız bir tarihçi ve eğitimci olarak Kürd çocuklarının ve gençlerinin milli eğitiminin, ulus ve devlet olmanın esası olduğunu ve İsmail Beşikçi fikriyatının ders kitaplarında yer verilmesi Kürdler açısından büyük kazanım olacağını söyledi. Devamla 1916 Kürd tehciri olayının Kürdler tarafından bilinmediğini bu açıdan Kürd tarih çalışmalarının Güney Kürdistan’da da ağırlık verilmesini istedi.
Toplantımızın sonunda Eğitim Bakanı Alam Hem Seid, bizi ilgiyle dinlediğini ve İsmail Beşikçi’nin eğitim sistemine alınmasına sıcak baktıklarını söyledi. Devamla eğer siz bize bir buçuk ay içerisinde “İsmail Beşikçi fikriyatını bir rapora dönüştürüp gönderirseniz bizde ilk okul sonrasından lise sona kadar (7, 8, 9, 10, 11 ve 12 sınıflarında) bilim, sosyal bilgiler, tarih, hukuk ve Jenosit derslerine bu fikriyatın yerleştirilmesi için uzmanlarımızca üzerinde çalışır önümüzdeki yıla yetiştiririz” dedi. Görüşmemiz benim açımdan çok başarılı geçtiğini söyleyebilirim. İnanılmaz mutlu oldum. Otuz yılı aşkın süredir Kürd kültür kurumlaşması için yaptığım çalışmaların en kıymetlisi bu olacaktır. Eğer bu gerçekleşirse hayatımda yaptığım çalışmaların en değerlisi ve devrim niteliğinde olan çalışması bu olacaktır. Umarım gerçekleşir. Görüşmemiz bittikten sonra ayrıldık.
DUHOK’TAKİ GÖRÜŞMELER
5 Kasım 2021 tarihinde sabah erkenden Duhok’a gitmek üzere yola çıktık. Heyetimize Mirhaç Mustafa refakat etti. Bizi götüren araç iki yıl önce Duhok’a üç saatte ulaşırken bu gidişimizdeki yolculuğumuz iki saatten az sürdü. Nedeni yeni duble yollar, tüneller ve viyadükler yapılmasıydı. O yüzden çok rahat gittik. Bağımsızlık referandumdan sonra Türkiye ve bölge sömürgeci devletler Kürdistan üzerine gıda vs. ambargo uyguladılar. Kürdleri açlıkla sınadılar. Güney Kürdistan halkı bundan ders almış olacaklar ki yol boyunca birçok seraya rastladık. Bu çok iyi bir gelişmeydi. Toplumda vatan ve milli bilinç geliştikçe bu tür üretimler artacağı kuşkusuzdur. Gözle görülür gelişme var ancak yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Saat 10.00 da Duhok’a vardık. Duhok valisi ile randevumuz saat 11.00’deydi.
Bütün kurum ve devlet dairelerine gittiğimizde aynı saygı ve içtenlikle karşılandığımız gibi burada da karşılandık. Vali bizi kapıda karşılayarak ofisine götürdü. Duhok Valisi Eli Tatar tarih profesörü. Heyetimizle birlikte katılanlar arasında Ali Avni ve Mirhaç Mustafa da vardı. Vali yeni atandığı için kutladık. İsmail Beşikçi tarih bilinci ve Kürd çalışmalarının Kürdistan’da artırılması gerektiğini bu çalışmanın milli bilincini artıracağını söyledi. İBV’nin Kürd tarih çalışmaları yaptığını bu nedenle Kürd çalışmaları ile uğraşan kurumların çoğaltılması ve desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Ben de vakfımızın yaptığı çalışmalardan bahsettim. Ayrıca Duhok Valiliği ve Belediyesinin WİB ‘ye bağışladığı arsa üzerine bir kültür merkezi kurmak istediğimizi ancak ekonomik ve pandemi nedeniyle bunun aksadığını umarım kısa zamanda bu amacımızın gerçekleşeceğini söyledim.
Tarih profesörü Vali Ali Tatar’a Celal hocayı göstererek onun da tarihçi olduğunu ve önemli eserler yazdığını söyleyerek tanıştırdım. Celal hoca özellikle tarih çalışmalarının uluslaşma açısından olmazsa olmaz bir çalışma olduğunu anlattı. Ve 1915 Ermeni tehciri ve soykırımını bütün dünyanın bildiğini ancak 1916 Kürd tehcirinden çok az sayıda Kürd çevresi dışında kimsenin haberlerinin olmadığını anlattı. Bu bilinç yetersizliği biz Kürdleri daha fazla araştırma ve tarih çalışmaları yapmamıza vesile olmalıdır dedi.
Duhok valisi Eli Tatar, Kürd tarihi çalıştığını bu çalışmaların çok önemli olduğunu belirtti. Vakfımızın Kürd çalışmalarından haberdar olduğunu ve değer verdiğini söyledi. İsmail Beşikçi için övgü dolu sözler sarf etti. Görüşmemiz bittikten sonra Duhok Üniversitesi rektörü ile görüşmek için valilikten ayrıldık. Şimdiki programımızda Duhok Üniversitesi ve Beşikçi Centre’ye ziyaret vardı.
Duhok Üniversitesi bizim Güney Kürdistan’a gittiğimizde uğramadan gitmediğimiz bir mekân. Duhok Üniversitesi Kürd milli bilinci açısından en gelişmiş Üniversite diyebiliriz. İsmail Beşikçi adına İnsanlık araştırma merkezinim kurulduğu ve İsmail Beşikçi’nin heykelinin Üniversite kampüsüne dikildiği bir yer. Bizim için çok kıymetli bir Üniversite. Bundan önceki rektör Muslih Duhoki İsmail Beşikçi’ye çok özel sevgisi olan bir akademisyen. Şimdi gidip tanıştığımız Prof. Dr. Davut Etroşi de çok içten ve ilgili olması bizi çok sevindirdi.
Aracımızla Üniversite dış kapısından içeri girdikten bir müddet sonra kampüsün sağ köşesinde İsmail Beşikçi adına yapılmış, rengarenk çiçeklerle süslenmiş içinde Beşikçi heykeli olan anı bahçesinin yanından geçtik. Celal hocaya İsmail Beşikçi anı bahçesi ve heykelinin olduğu yerini tarif ettim. Kısa bir müddet sonra Üniversite Rektörünün odasına gittik. Üniversite rektörü öğretim üyeleriyle beraber bizi kapıda karşıladı. Önceden Musa Ahmed’e eski Duhok Valisini’de görmek istediğimizi söylediğimiz için Ferhat Doski’de Rektörün odasına gelmişti. Odada Rektör, Eski Vali Ferdat Doski ve öğretim üyeleri vardı. Duhok Üniversite Rektörü İsmail Beşikçi ve heyetini karşılamaktan onur duyduğunu söyledi. İsmail Beşikçi adına kurulmuş olan Beşikçi Centre‘nin en aktif çalışan enstitü olduğunu belirtti. Bundan sonra da aynı heyecan ve şevkle çalışacağını bunun için daha çok destek vereceklerini söyledi.
İsmail Beşikçi ise Duhok Üniversitesinin yeni rektörüne yeni görevinden dolayı kutladı ve eski rektörü de çalışmalarından dolayı takdir ederek anmayı unutmadı. Konuşmasında tekrar üniversiteye gelmekten duyduğu mutluluğu belirttikten sonra Üniversitelerin Kürd çalışmalarına ve özellikle tarih çalışmalarına ağırlık vermeleri gerektiğini istedi. Bilim yönteminden, ifade özgürlüğünden ve yeni ortaya çıkarılan arkeolojik kazılardan bahsetti. İBV’nin de bu çalışmalar içinde olduğunu bu çalışmaların üniversite tarafından desteklenmesi gerektiğini söyledi.
İsmail Beşikçi’nin konuşmasından sonra sözü ben aldım. İBV ve WİB çalışmalarını anlattım. Özellikle İBV’nin son yürüttüğü Kürd tarihinin ana kaynakları ile ilgili projesi ile ilgili bigi verdim. Duhok şehrinde bir Kültür Merkezi için çalıştığımızı söyledim. Celal Hoca’da Kürd tarih çalışmaları ve 1916 Kürd tehcirini ana hatlarıyla bilgilendirdi. İsmail Beşikçi Anılar kitabını Duhok Üniversitesi rektörüne ve eski Duhok Valisine takdim etti. Görüşmemiz bittikten sonra Beşikçi Center’e gittik. Beşikçi insanlık araştırmalar merkezi ziyareti ve oradaki arkadaşlarla sohbet ettikten sonra Duhok rektörü Prof. Dr Davud Etroşi bizi öğle yemeğine götürdü.
Yemekte Rektörle Yüksek Öğrenim Bakanı ile görüşmek istediğimizi söyledim. Hemen orada Bakanla görüşerek Pazar sabahı randevu aldı. Yemekte yine çeşitli güncel siyasal ve bilimsel konular üzerinde konuşmalar yaptık. Dört yıla yakın Üniversite rektörleri ve Kürdistan Hükümetinin üst düzey yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde İsmail Beşikçi Literatürü ve Sosyolojisinin Üniversitelerde yüksek lisans ve Doktora tez çalışmalarına konu olması gerektiğini önerdik. Duhok Üniversitesi Rektörü bu konunun konuşulacağı en uygun yerinin Yüksek Öğrenim Bakanlığı olduğunu ve orada konuşulup netleştirilmesi uygun olur dedi. Yemekten sonra Hewler’e gitmek üzere yola çıktık. Akşama doğru kaldığımız otele vardık.
EYLÜL DEVRİMİNİN EĞİTİM SORUMLUSU MUHAMMED İSMAİL
Otelde biraz dinlendikten sonra daha önce söz verdiğimiz ve görüşmeyi çok arzuladığımız Haje Hanım’ın dedesi Muhamed İsmail’i görmeye gittik. Gündüzden randevumuzu almıştık. Akşam saat 8.00 gibiydi. Haje Hanım ve eşi Nuvar Yeşilbağdan, Haje Hanımın babası İsmail ve dedesi Muhammed İsmail bizi kapıda karşıladılar. Aileden başkaları da vardı. Haje İsmail, İsmail Beşikçi’yi iyi tanıyan biri. Hewler’de avukatlık yapıyor. Kuzey Kürdistan’dan gazeteci Nuvar Yeşilbağdan ile evli. İsmail Beşikçi’nin “Bir aydın bir örgüt ve Kürd sorunu” kitabını Soraniceye gönüllü çevirisini yaptı. Silvanlı eşi ile birlikte İstanbul’a İBV’ye geldiler. Dedesi Muhammed İsmail ile görüşmemizi o planladı.
Muhammed İsmail 1960 yılı başlarında PDK’ya katılmış. 1963 yılında girdiği Kahire El-Ezher Üniversitesi Tarih bölümünü bitirdikten sonra devrim çalışmalarına katılır. Melê Mistefa Barzani’nin ana karargahına gider. Devrim çalışmalarında Başkanlık konseyi üyesi ve Bilim ve Sağlık bölümünün birinci dereceden sorumlusu Dr Mahmud Osman’la ilişkiye girerek kendisine ihtiyaç olup olmadığını sorar. Dr. Mahmud Osman onun Devrimin Eğitim sorumlusu olmasını ister. Başlangıçta kabul etmez ancak kendisinin destek verilmesi halinde görevi kabul eder. Bölgede eğitim çağına gelmiş çocuk sayısı, köy ve ev sayılarının istatistikleri yapılır. Biraz okuma yazması olanlar öğretmen yapılır. Kitap, kırtasiye, defter, kalem ve tebeşir gibi ihtiyaç malzemeleri yok gibidir. Başlangıçta birkaç okul kurarak işe başlarlar. Her okula üç ya da dört kitap düşmektedir. Tebeşir temin edemediklerinde taş kullanılarak eğitim verilmeye çalışılır. Büyük bir yokluk içindedirler. Kalem, defter ve tebeşir ihtiyaçları İran’dan ve çevredeki varlıklı kişilerden sağlanmaya çalışlar. Okullar köyler ve mağaralarda kurulur. Çok hızlı ve yoğun çalışmanın sonucunda okul sayısı 100 küsur daha sonra bu sayı 201’e çıkarılır. Öğretmenler karın tokluğuna büyük bir fedakarlıkla ve zor koşullarda görevlerini yürütürler.
Eylül devriminin Eğitim sorumlusu olan Muhammed İsmail aynı zamanda birkaç okulda dersler vermektedir. Kendisi uzun yol yürüyerek bu çalışmasını sürdürür. Aynı zamanda bütün okulları günlerce tek tek gezerek teftiş ederler. Yani müfettişlik yapar. Bu uzun yaya yürümelerden dolayı şimdi yürümede ve merdiven çıkmada zorluk yaşamaktadır. Sobasız ve evsiz olan bazı öğretmenler camilerin bir köşesinde yatarak eğitime devam eder. 1970 yılı sonunda Hewler Eğitim Müdürlüğü, Kürdistan Öğretmenler ve Irak Öğretmenler Birliği başkan yardımcılığı yapar. Son olarak 2000 yılında Kürdistan Eğitim Bakan yardımcılığı yapmıştır.
Bu genel bilgilenmeden sonra Muhammed İsmail ile İsmail Beşikçi Kürdistan’ın geleceği ve Kürd tarih ve eğitim çalışmaları ile ilgili sohbetler yaptılar. Zaman zaman bizde bu sohbetlere dahil olduk. Muhammed İsmail Kuzey Kürdistan’daki Kürd mücadelesi ile ilgili başından geçen bir anısını bizimle paylaştı. Anısı gerçekten enteresan ve düşündürücüydü. Muhammed İsmail’in bir arkadaşı yanına gelir Kuzey Kürd hareketi ile ilgili övgü dolu şeyler söyler. Ve Kuzey Kürd hareketinin o dönemde çıkardıkları bir dergi ile ilgili aralarında konuşmalar geçer. Muhammed İsmail dergiyi merak eder ve ister. Dergiyi okur ve şöyle bir değerlendirmede bulunur: “Benim PKK hakkında pek bir bilgim yoktu, bir gün 1987’de bir arkadaş onların Kurdperwer yeni bir parti olduklarını, Türkiye’den mücadeleye başladıklarını söyledi, onları tanımak için yazılarını okumak istediğimi söyledim, o da PKK’nin bir dergisini bana getirdi, dergiye baktığımda kağıdının kalitesi ve şekli devrim sürecinde yapılması mümkün olmayacak derecede yüksekti, yazılara baktığımda makalelerin 5-6 tanesi Abdullah Öcalan’ın kalemiyle yazılmıştı, bir müddet sonra dergisini almaya geldiğinde ne düşündüğümü sordu, bunlar her şey olabilirler Kürd hariç dedim.”
1970’li yıllarda Kuzeyli Kürd siyasi hareketlerinin geneli Güney Kürdistan ulusal Kurtuluş mücadelesi ile ilgili feodal, gerici ve ilkel milliyetçi olarak değerlendirirlerdi. Kendileri de sosyalist ve Marksist olarak ifade ederlerdi. Bende dahil. Ve bağımsızlıkçı olduklarını söyler Mela Mistefa’nın başını çektiği mücadelenin özerklik istedikleri için eleştirirlerdi. Şimdi bu yukarıda bahsettiğim olguları dikkate aldığımızda bilime, eğitime önem verme konusunda Mela Mistefa’nın başını çektiği hareketin çok daha ilerici ve devrimci olduğunu görürüz. Namı değer sözüm ona Kürd hareketi eğitimli yüzlerce doktor, mühendis, öğretmen, ozan, hatta yedi dil bilen Kürd gençlerini savaşa sürüp yok olmalarını sağlarken Mela Mistefa Barzani 201 okul kurup eğitim süreci başlatır ve ayrıca 250 gence Avrupa’nın çeşitli şehirlerindeki Üniversitelerde burslar oluşturarak eğitilmelerini sağlamıştır. Konumuz olmadığı için uzatmak istemiyorum. Fazla söze hacet yok her şey ortada….. Bu görüşmemizin tarih bilinci açısında çok değerli olduğunu düşünüyorum. Orta doğunun iki köklü sömürgeci devletinin Kürdlerin hayatının her alanında etkili oldukları söylemek abartı değildir. Görüşmemiz bittikten sonra hatıra resimleri çektirerek Muhammed İsmail’in evinden ayrılıp otelimize gittik.
BAŞBAKAN MESRUR BARZANİ İLE GÖRÜŞME
6 Kasım sabahı Zryan oteline kahvaltıya Musa Ahmed, İbrahim Samin, Mirhaç Mustafa ve Rondık Faris birlikte geldiler. Ve Başbakanla görüşmek üzere yola çıktık. Başbakan Mesrur Barzani’ye bu üçüncü gidişimizdi. İlk gidişimiz Güvenlik Ajansı başkanıydı. Başbakanlık binası son derece mütevazi bir yapı ve sade bir karşılama salonu.
Kapıdan içeri girdiğinizde Başbakan bizi karşıladı ve karşılama salonuna götürdü. Başbakan Mesrur Barzani hocaya dönerek bizleri tekrar ağırlamaktan şeref duyduğunu söyledi. İsmail Beşikçi’de Başbakan’a dönerek kendi adıma ve İBV adına “şahsınızı tekrar görmüş olmaktan memnun oldum” diyerek Irak seçimlerinde ki başarılarından dolayı tebrik etti. Kürdlerin özellikle Şengal’de ve birçok bölgede yüksek oy almalarının sevindirici olduğunu söyledi. PKK ve Haşdi Şabi gibi anti Kürd oluşumların bir varlık gösterememeleri sevindirici olduğunu belirtti. İsmail Beşikçi İBV olarak Kürd tarihi ana kaynakları ile ilgili bir çalışma yürüttüklerini ve Kürdlerin Tarih, toplum arşiv çalışmalarına önem vermeleri gerektiğini söyledi. Göbekli Tepe’de son bulunan kazıların Kürdlerin Kürdistan’da 12 bin yıldır var olduklarını kanıtladığını söyledi. İnsanlığın uygarlık yaratıcılarının torunlarının hala Ortadoğu’da bunca büyük nüfusuna rağmen devletleşemediğini anlattı. Dünyaca ünlü bir Japon bilim insanının Kürdçe’nin önemli bir dil olmadığını söylemesi karşısında Kürd araştırmacı ve tarihçilerin Kürd bilim çalışmalarına daha çok ağırlık vermeleri gerektiğine işaret etti. Eğer devletiniz yoksa başka ülkedeki bilim insanlarının Dünya’da ilk uygarlığı yaratan kavimlerin ilklerinden Kürdler olduğunun üstünü örterek kişisel ve devlet çıkarlarını esas alacaklardır. Eğer devletiniz yoksa uygarlıklarınıza sahip çıkamadığınız gibi mezarlarınızı dahi koruyamazsınız. Özellikle Kürdlerin gençlerin milli bilince sahip olmaları için bu noktada eğitimine yoğunlaşmalıdır dedi.
İsmail Beşikçi konuşmasını bitirdikten sonra sözü bana verdi. İBV ve WİB olarak çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü ve öncelikle vakfımıza verdikleri destekten dolayı şükranlarımızı ilettim. Ayrıca Kürdlerin Irak seçimlerindeki başarısın değerli olduğunu ve bu başarıdan dolayı mutlu olduğumuzu ve tebriklerimizi ifade ettim. Bu başarının Kürd milli damarının başarısı olduğunu ve dolayısıyla tüm Kürdlerin bundan kazançlı çıktığının altını çizdim. Bu başarı Kürdistan’ın başarısı olduğunu söyledim.
Kürdistan’ın beş parçasında milli ruh ve bilincin eksik olduğunu anti Kürd cereyanları alt etmenin panzehrinin milli bilinci yükseltmek olduğunu söyledim. Özet olarak birçok yerde tekrarladığım eğer Kürd çocukları ve gençleri Kürd milliyetçiliği ile eğitilmezse “ulus devlet gericiliktir” diyen sömürgeci akıl sahipleri ve Haşdi Şabi gibi terörist örgütler Kürd gençlerini çok rahat etkileyip kandırırlar. Bu nedenle anti Kürd ideolojik akımların dermanının Vatan bilincini, Kürd milli bilincini, milli mevküresini geliştirmek ve bunu eğitim sistemine almakla mümkündür diyerek kısacası Kürd milliyetçiliğinin önemini anlattım. Özet olarak Ehmedê Xanî, Hacî Qadîrê Koyî gibi filozoflarımızın yaşayan ruhu olan İsmail Beşikçi’nin ders kitaplarına girmesinin en başta Kürdlerin menfaati olduğunu anlattım.
İsmail Hoca, yeni yayaımlanan “Anılar” kitabını armağan ederken; İBV Mütevelli Hayati üyesi Celal Temel Hoca da Başbakan’a kardeşi Mihemed Seid Temel’in kısa bir süre önce yayaımlanan ve Mela Mıstefa Barzani’nin yaşamını konu alan “Meşa Bedawia” adlı romanını armağan etti. Görüşmemiz sona erdikten sonra İBV olarak hazırladığımız teşekkür beratını kapını önünde kendisine takdim ettik. Resimler çekilerek Başbakanlıktan ayrıldık.
6 Kasım günü Kürdistan Üniversitesi danışmanı ve genç iş insanı İdris Barzani’nin WİB’ye bir daire bağışlaması üzerine kendisine ziyarete gittik. Hewler Vakfımıza bağışlanan dairenin maketinin olduğu ofisten özel bir araçla İdris Barzani’nin ofisine gittik. İdris Barzani vizyonu parlak genç bir iş insanı. Görüşmemizde kendisine Kürdistan’daki eğitimin millileştirilmesi gerektiğini ve İsmail Beşikçi’nin ders olmasını talep ettiğimizi anlattık. İdris Barzani de bunun gerekliliğini vurguladı. Ve başından geçen bir anısını bizimle paylaştı. Kendisinin 13 yaşındayken Babası Neçirvan Barzani’nin İsviçre Lozan’a götürdüğünü söyledi. Lozan’da Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması anlaşmanın imzalandığı salona götürüp gösterdiğini söyledi. Yaşadığı bu olayı ve o salonu hiç unutamadığını belirtti. Kendisinin danışmanı olduğu Kürdistan Üniversitesinin önümüzde ki yıl açılış programına İsmail Beşikci’nin tanıtımın yapacaklarını sözlerine ekledi. İsmail Beşikçi ile İdris Barzani arasındaki tercümeyi Kek Dr Abdüsselam yaptı. Görüşmemiz bittikten sonra oradan ayrıldık.
7 Kasım sabahı kahvaltıya Yörük Süt fabrikasına gittik. Yörük Süt fabrikasının sahipleri Celal Temel Hoca’nın aile dostları. Güney Kürdistan’da yatırım yapan bir şirket. Kuzey Kürdistan’dan Yörük Süt sirketi gibi çok firmaların yatırım yapması teşvik edilmelidir. Bu sanayi yatırımlarının giderek çoğalması umut vericidir. Fabrika Müdürü Alattin Bilgiç bizi karşıladı. Kendileri tarafından üretilen süt ve ürünlerinden oluşan kahvaltı yaptık. Ve Kürdistan ekonomisi ile ilgili sohbetten sonra Yüksek Öğrenim Bakanlığına gitmek üzere yola çıktık.
devam edecek...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.