Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz
İsmail Beşikci
02.03.2014, Paz | 09:00
Kürdler, 19. yüzyılda, Osmanlı yönetimiyle yoğun bir savaşa tutuşmuşlardı. Bu savaşın kayada değer bir görüntüsü şudur. Osmanlı yönetimi ile savaşan Kürd mirleri, Kürd şeyhleri, aşiret reisleri savaşın belirli bir aşamasında devlete teslim oluyorlardı. Teslim olan mirler, şeyhler, aşiret reisleri Osmanlıdan, özür dilemeye, af dilemeye başlıyorlardı. Sürgünlerde, maaşlarının azlığından, yetmediğinden yakınmışlardı 19. yüzyıldaki bütün ayaklanmalarda, direnişlerde benzer bir sürecin yaşandığını izlemek mümkündür.
19 yüzyılda,çeşitli zamanlarda ayaklanmalar, direnişler olmuş, bunlar bir-iki yıl gibi kısa sürmüş ama, hep teslimiyetle sonuçlanmıştır.
20.yüzyılda, Cumhuriyet\'in ilk yıllarındaki ve daha sonraki ayaklanmalarda ve direnişlerde de aynı sürecin yaşandığı izlenmektedir. Bunun tek istisnası Mele Mustafa Barzani\'dir. Mele Mustafa Barzani, hasımlarının eline geçmemek için çok yoğun, kararlı istikrarlı birçaba içinde olmuştur. 1920\'lerin sonlarında başlayan, 40\'larda, 60\'larda, 70\'lerde etkin bir şekilde devam eden mücadele hayatında Mustafa Barzani\'nin bu tutumu, Kürd tarihinde dikkate değer bir tutumdur.
Mustafa Barzani her zaman mücadele arkadaşlarını da hasımlarını eline geçmemeleri, bunu için gerekli önlemleri almaları yönünde sürekli uyarmıştır. Mustafa Barzani\'nin mücadele sürecinde hiçbir zaman teslimiyet söz konusu olmamıştır. Bütün önlemlere rağmen düşmanın eline geçme durumunda da teslimiyet olmayacaktır, özür dileme olmayacaktır, af talebi olmayacaktır. Mele Mustafa Barzani\'nin 1947\' de, Mahabad sürecinde, Kadı Muhammed\'e önerdiği de budur. Ama, bu süreçte, İran\'a teslim olan, Kadı Muhammed\'in mahkemede dik durması, af talebinde bulunmaması, özür söz konusu olmaması, duruşmalarda Kürdlerin, Kürd toplumu olmaktan doğan haklarını etkin bir şekilde savunması elbette dikkatlerden uzak tutulmaması gereken bir tutumdur.
Mustafa Barzani\'nin bu temel özelliğinden ayrı olarak önemli bir özelliği daha vardır. Mustafa Barzani, Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı olarak reel dünya politikasını kavramış bir kişidir. Buçerçevede, ABD\'nin ve Sovyetler Birliği\'nin dünya politikasındaki rollerini iyi kavramış bir liderdir. Sovyetler Birliği\'nden Kürdlere bir iyilik gelemeyeceğini sezmiştir. Kendisinin ve peşmergelerin, Sovyetler Birliği\'ndeki mülteci (!) yaşamından, Sovyetler\'in daha sonraki tutum ve davranışlarından, böyle bir düşünceye ulaşmıştır. Sovyetler Birliği\'nin Saddam Hüseyin rejimini sadece silah araç ve gereçleriyle değil, ideolojik olarak de desteklediğiçok açıktır. Enfal\'da, Halepçe\'de, Kürd soykırımında, Saddam Hüseyin rejimine zehirli gazlar konusunda danışmanlık yapan Sovyet uzmanlarının olduğu da biliniyor.
ABD\'den Kürdlere bir iyilik gelebilir mi? Bu, olabilir de , olmayabilir de.
Ama, iyilik olabilirse ancak bu yönden olabilir. Bunun, reel politikanın, Mele Mustafa Barzani\'de uyandırdığı sezgiler olduğu kanısındayım. . Dünya politikasını belirleyen ve yönlendiren bir gücü dikkate almayarak, onunla kavga ederek bir yerlere varılamayacağı bilincinin gelişmiş olması önemlidir.
Sovyetler Birliği yöneticileri, ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkını hiçbir zaman Kürdlerin lehine yorumlamamış, Ortadoğu\'da, Kürdlerin bir statü sahibi olmalarını her zaman engellemiştir. Teori ve pratik arasında sanıldığından çok daha büyük farklar vardır. Bu özellikle Kürd/Kürdistan sorununda böyledir. Bu ezilen Kürd halkının aleyhine, Kürdleri ezen devletlerin, emperyal ve sömürgeci devletlerin lehine işleyen bir farktır. Uzlaşmazçelişkileri barındırdığı da besbellidir.
1975 de ve 1991 de Kürdler, yaşama geçen ABD politikaları sürecindeçok ağır darbeler yemişlerdir. Ama 2003 de süreççok farklı işlemiştir. 2003\'de, ABD\'nin Irak\'a silahlı müdahalesi sonunda Saddam Hüseyin rejimi yıkılmıştır. Irak ordusu dağıtılmıştır. Baas Partisi ve el Muhaberat dağıtılmıştır. Kitle imha silahları imha edilmiştir. Bütün bunlar Kürdlerin önünü açmıştır. Kürdistan Bölgesel Yönetimi bu şekilde oluşturulmuştur. ABD Irak\'a, şüphesiz kendiçıkarlarını korumak ve geliştirmek için müdahale etmiştir. Ama, Kürdistan Bölgesel Yönetimi\'nin de, ABD\'nin Irak\'a müdahalesi sonucunda oluşabildiği açıktır. Kürdistan Bölgesel Yönetimi\'nin, ABD\'ye ve Türkiye\'ye rağmen, Kürdlerin kararlı mücadeleleri sonucunda oluşabildiği de ayrı gerçekliktir. Kürdlerin kararlı mücadeleleri sonunda ABD de bu durumu kabul etmek durumunda kalmıştır.
Saddam Hüseyin rejimi sırasında, Kürdistan\'ın doğal kaynakları rejimin ekonomik ve politikçıkarları doğrultusunda kullanılırdı. Kürdistan petrollerinden elde edilen gelirlerin bir kısmı Kürdistan\'a mayın, bomba, zehirli gaz, enfal olarak, yoksulluk, yoksullaşma dönüyordu. Bugünse, Kürdistan Bölgesel Yönetimi\'nde yoğun bir imar faaliyeti sürmektedir. Yollar, köprüler, barajlar, hastaneler, okullar, üniversiteler, yeni yeni mahalleler, konutlar, kamu binaları, inşa edilmektedir. Kürdler, doğal zenginliklerine, petrollerine, doğalgazlarına sahipçıkma mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürmektedir. Kürd dili, Kürd kültürü; Kürd edebiyatı, Kürd sanatı gelişmektedir.
Mele Mustafa Barzani\'nin üçüncü bir özelliğin de vurgulamak gerekir. Mustafa Barzani Kürd kalmış, Kürdlük duyguları yoğun bir kişidir. Komşularının konumu ve dünyanı durumu dikkate alındığında, Kürdlerin ne kadar ezildiğinin bilincine varan bir kişidir. Bu özelliğe vurgu yapmak önemlidir.Çünkü uzun sömürgecilik yılları, sömürge bile olmayan bir yapıda gerçekleştirilen devlet müdahaleleri, Kürdlerin duygularında büyük aşınmalar meydana getirmiş, insanlar \"Kürdüm\' demelerine rağmen, Kürdlükten uzaklaşır olmuşlardır. Yoğun devlet müdahalelerinin gerçekleştirildiği bir ortamda Kürd kalmak, Kürdlüğü savunmak, sanıldığındançok daha değerlidir.
Mele Mustafa Barzani\'yi ve dava arkadaşlarını sevgiyle anıyorum.
İsmail Beşikçi Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
15560 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:54:28