Ankara Enstitüsü araştırması: Halkın yüzde 69’u barış sürecini destekliyor
Ankara Enstitüsü tarafından yapılan kamuoyu araştırmasına göre halkın yüzde 69’u barış sürecini destekliyor; ancak PKK'nin gerçekten silah bırakacağına dair inanç zayıf.

Türkiye, 2024 yılının son çeyreğinden itibaren PKK'nin silahsızlandırılmasına yönelik tarihi bir süreci yaşıyor.
Devlet kurumlarının koordinasyonunda yürütülen ve ilk kez MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim 2024’teki açıklamalarıyla kamuoyuna yansıyan süreç, 2025 itibarıyla önemli siyasi ve toplumsal etkiler yaratmaya başladı.
Ankara Enstitüsü tarafından yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, sürecin kamuoyundaki algısını ve toplumsal yansımalarını ortaya koydu.
Toplumda dini ve tarihsel kimlikler öne çıkıyor
27 Haziran - 5 Temmuz 2025 tarihleri arasında yapılan saha araştırmasına göre, Türkiye toplumunu bir arada tutan en güçlü ortak bağ “Müslümanlık” olarak öne çıkıyor (%30).
Bunu “ortak geçmiş” (%25) ve “vatandaşlık” (%22) izliyor.
Araştırma, özellikle AK Parti, MHP ve DEM Parti seçmenleri arasında dini kimliğin birleştirici unsur olarak öne çıktığını gösterirken, CHP seçmenleri daha seküler bağlara vurgu yapıyor.
Kürt/Zaza vatandaşlar için de Müslümanlık (%41) en güçlü ortak bağ olarak görülüyor. “Vatandaşlık” ise bu grupta sadece %9 oranında ortak kimlik olarak kabul ediliyor. Bu veriler, ulusal yurttaşlık fikrinin etnik ve dini kimliklerin gerisinde kaldığını ortaya koyuyor.
Kürt vatandaşlarda eşitlik ve aidiyet algısı düşük
Araştırmada yer alan bir diğer önemli bulgu, devlet nezdinde eşitlik algısındaki ciddi farklılıklar.
Toplum genelinde katılımcıların %59’u Türkler ve Kürtler arasında her zaman eşitlik olduğunu düşünürken, Kürt/Zaza katılımcılarda bu oran yalnızca %33. Hatta bu gruptaki her üç kişiden biri, “hiçbir zaman eşitlik olmadı” görüşünde.
Ayrımcılığa uğradığını söyleyenlerin oranı da Kürtler arasında oldukça yüksek.
Genel toplumda bu oran %18 iken, Kürtlerde %51’e, DEM Parti seçmenlerinde ise %64’e çıkıyor. Bu veriler, Kürt yurttaşların ayrımcılık algısının yüksek olduğunu ve bunun siyasal temsiliyeti doğrudan etkilediğini gösteriyor.
Toplumun yarısı pkk'nin silah bırakmasını destekliyor ama şüpheci
Araştırmaya göre, PKK'nin silahsızlandırılması sürecine kamuoyunun desteği oldukça yüksek.
Katılımcıların %69’u süreci desteklediğini belirtiyor. 12 Mayıs 2025’te PKK'nin fesih ve silah bırakma kararı sonrası bu destek daha da artmış durumda.
Ancak sürecin başarısına dair şüpheler var. Katılımcıların sadece %36’sı PKK'nin gerçekten silah bırakacağına inanıyor. %54’lük kesim ise bu konuda ikna olmuş değil.
Toplumun %66’sı silah bırakmanın Türkiye için olumlu bir gelişme olacağını düşünüyor. %64’lük bir kesim ise bu sürecin Türkiye’yi demokratikleştireceğine inanıyor.
Af ve Öcalan tartışmalarına toplum mesafeli
Araştırmada sürece eşlik edebilecek yasal adımlara yönelik kamuoyunun tutumu da ölçüldü. Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesine destek yalnızca %19 seviyesinde. Silah bırakanlara ve tutuklu PKK üyelerine af konularında destek ise %21 ile oldukça sınırlı kaldı.
Buna karşılık, anadil hakkı ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi demokratikleşme adımlarına destek görece daha yüksek.
Bu durum, sürecin sadece güvenlik değil aynı zamanda siyasal reformlarla desteklenmesi gerektiğine işaret ediyor.
Irak’a destek, Suriye’ye şüphe
Jeopolitik bağlamda da kamuoyunun yaklaşımı dikkat çekici.
Araştırmaya göre, toplumun %50’si Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile ilişkilerin geliştirilmesini destekliyor.
Ancak Suriye ve Rojava’daki Kürt yapılanmalarına karşı daha temkinli bir tutum var. Katılımcıların %38’i bu yapılara karşı açık tavır alınması gerektiğini düşünüyor.
Sürecin kalıcılığı reformlara bağlı
Araştırma sonuçları, toplumda güçlü bir barış ve normalleşme arzusu olduğunu ancak bu arzunun temkinli ve koşullu olduğunu ortaya koyuyor.
PKK'nin silahsızlandırılması sürecinin başarılı ve kalıcı bir barışa dönüşebilmesi için eşit yurttaşlık, anadil hakkı, demokratikleşme ve anayasal reform gibi yapısal adımların atılması gerektiği vurgulanıyor.