Türkiye'ye ve İran'a fedai kesilmek kürtlere vazife değil.

Türk hükümetinin başbakan yardımcısı Bülent Arınç, \"boş bırakılan alanı birileri doldurur\" diyor.

Kenan Fani Doğan

17.06.2014, Sal | 12:31

 Türkiye'ye ve İran'a fedai kesilmek kürtlere vazife değil.
Makaleyi Paylaş
Türk hükümetinin başbakan yardımcısı Bülent Arınç, \"boş bırakılan alanı birileri doldurur\" diyor. Önce bu ibare siyasetin ve askerliğin temel kuraıldır. Çünkü her iki uğraş da alan hakimiyetini esas alır. Herhangi bir siyasi parti boş alan bıraktığında bu boşluk rakip parti tarafından doldurulur.

Herhangi bir ordu savaş halinde boş alan bıraktığında bu boşluk rakip askeri güç tarafından doldurulur ve bu durum boş alan bırakanın hezimetiyle sonuçlanabilir.

Arınç\'ın sözleri Kürdistan\'ı babasının mülkü sayan bir küstahlık, yayılmacı söylemin bilinen örneklerinden biri olmasının ötesinde bir anlama sahiptir ve kuşkusuz kürtler için aşağılayıcı niteliktedir.

Biz hadiseye biraz da Güney hükümetimiz açısından bakalım. Kürdistan\'ı işgal etme niyetinin dışavurumu olan bu ifadeler \"büyük ağabey\" dediklerinin aşağılaması ve Güney\'e hangi gözlerle baktıklarının kanıtıdır. Türkiye Kürdistan\'ı işgal edemez diyemeyiz, zira en büyük parçası en katı hak ve hürriyet gaspıyla Türkiye\'nin işgalinde. Kürtler Türkiye\'nin değnekçilerine dikkat kesilmek zorunda. Bu tehlike slogan atmayla, lanetlemeyle, mitingle, protestoyla, ideolojik savunuyla savuşturulacak türden değil. Hesap kitap işi olduğu kadar güç ve emek gerektiriyor.

Biz yine dönelim Musul\'a, kürtlerin siyaseten ve askeri anlamda boş bıraktığı bu alanı kimler doldurdu ve daha kimler doldurmak için sırada bekliyor?

Bir yandan ülkeniz sizden alınıyor, koparılıyor. Diğer yandan ilginiz olmayan bir boğuşmanın içine çekilerek topraklarınız savaş alanı yapılmak isteniyor.

Bu duvarın yarısı dışardan örülürken, yarısı da içerden kürt partileri eliyle örülüyor.

Bıraktıkları \"boşluk\" Kürdistan\'ın en stratejik şehri. İşin gerçeğinde ise Musul\'a boşverilmiştir. Kimler boşvermiştir sorusu sorumluları ortaya çıkarmak için sorulmak zorundadır ve hiçbir yurtsever hadiseyi sorgulamaktan kaçınamaz.

Bu zaaf öğrencilerin, çiftçilerin, esnafın, emekçilerin zaafı olmadığına ve hiçbirinin bu tür bir tazyike maruz kalmakta bir menfaati olmadığına göre Kürdistan\'ın belli alanlarını kim boş bırakarak işgalcilere yem diye uzatıyor ve en katı işgal koşulları yetmezmiş gibi onları biraza daha içeri çekiyor, kürt milletini biraz daha boğazlanmaya itiyor?

Bu sorulara doğru cevaplar bulan ve sözünü sakınmamacasına söyleyen kürtlerin yararına çalışıyordur, ülkesini seven bir kürt olarak anılmaya hak kazanmış demektir. Gerisi hikayedir.

Kuzey\'i Türkiye\'ye bırakıp, türklerle ortak vatandan ve türklere demokrasi kurmaktan bahseden, ayrılmak isteyenlere haddini bildiren PKK Güney\'de hem de otonom bir yönetimin varlığına rağmen Musul\'un kürt toprağı olmasından dem vuruyor?

Suriye\'nin birliğinden yana Esad katiliyle işbirliği yapıp Rojava\'yı nazi artığı BAAS\'a adeta hibe eden, Suriye\'nin \"toprak bütünlüğüne\" savaş derecesinde destek sunan PKK, Musul\'da birden yurtsever kesiliyor?

IŞİD, şiilere karşı olmak adına Maliki ve Esad iktidarlarına karşı savaş açmış durumda, esas amaç ise bölge sünnilerinin kendi başına devletleşmesi. Kürtlerin sünni pakt tarafından sürdürülen savaşa katılmasının mahzurlarına daha önce değinmiştim. Bu benim sünnilerin kendilerini yönetmelerine karşı olduğum anlamına gelmiyor. Kürtler, başkalarına asker olmak yerine kendi haklarını istirdat etmekle uğraşmalıdır.

Konuyu dağıtmadan PKK\'nin son çıkışına bakmak lazım. Şii pakt İran, Irak ve Suriye\'den oluşuyorsa PKK bunların tartışılmaz bir açıklıkla kulu/askeri durumunda. Kürdistan\'ın etkinlik sağladığı her parçasını sömürgeci devletlere peşkeş çeken PKK, şiilerle yürütülen savaşı sünnilerle kürtler ve sünnilerle sünniler arasında bir savaşa dönüştürmeye ilk elden hazır. Zaten Suriye\'de başından beri yaptığı bu değilmidir? Savaşın sünnilerin kendi arasında bir savaşa dönüşmesinin yada kürtlerle sünni araplar arasındaki bir savaş halini almasının sömürgeci devletlere bir taşla kaç kuş vurduracağının hesabını yapmak zorundayız. PKK\'nin bu savaşı Güney\'e kaydırmasını isteyen patronlarının ağzından çığırtkanlık yapmasına prim vermemek gerekiyor.

IŞİD fazla değil, bundan 10 yıl önce 800 militanla kuruldu, bugün ilk önemli kazanımları kürtlerin candamarı sayılan Musul kenti. Bu kent böylesine sahipsiz bırakıldı. Bilmem hangi siyasetmedar Irak cumhurbaşkanıymış, öteki hangi kahraman hanesindenmiş beni hiç ilgilendirmiyor. Ebubekr Al Bağdadi\'nin, gözlerinin içine baka baka Musul\'u ısırmasının vebali bunlarındır. Hala çift başılıdırlar. Kürt utancının başlıca müssebbibi bu çift başlılıktır. Kürtlerin ilgi atfetmeleri gereken sorun budur. Bu sorun bu kafayla, bu liderliklerle aşılmaz.

Musul, Kerkuk ve Diyala ile Güney topraklarının yarısı, zenginliğinin ise % 70\'i Kürdistan\'ın dışında.

Otonom Kürdistan topraklarının yarısı ve zenginliğinin % 30\'u üzerinde ise iki başlı yönetim siyasi, askeri, iç güvenlik alanlarında fiilen varlık sürdürüyor.

Kürt kazanımı, kürtlerin örnek demokrasisi, kürtlerin ittifak yeteneği, kürt yönetiminin ülkeye ve millete sadakati ve saygısı bundan ibaret.

Rakamlar ve harita ortada, isteyen dilediği gibi yorumlar ama gerçeğin kendi kavlince bir yeri vardır.

*

2001 yılından itibaren defalarca söyledim durdum, benim sertçe söylediklerimi bazı dostlarım Celal Talabani\'ye antipatim olduğuna yorumladı, bazıları da saygısızlığa. Oysa saygısızlığın büyüğü onların yaptıklarıydı. Ben millete yapılan ağır haksızlığa ve de kendini bilmezliğe eleştiri yöneltmiştim, aynı eleştirimi hala tekrarlayıp duruyorum.

Şurası herkesçe netçe anlaşılmalıdırki Kürdistan topraklarının her karışı kürt milletinin tümünündür, hiçbir liderin özel mülkü değildir, hiçbir lidere babasından veraseten intikal etmemiştir. Dolayısıyla, herhangi bir lider yada parti Kürdistan topraklarının bir santimetrekaresinden dahi hangi nedenle olsun feragat etmeye, ideolojik gösteriş yada şirinlik adına bu toprakları hibeye her şeyden önce yetkili değildir. Bu kural istisnasız dünyanın her milletinde ölümüne titizlikle izlenir, gereklerine uyulur. Kürtlere gelince, Kürdistan topraklarını işgacileriyle ortak vatan ilan etmeye kadar kalmayan düşkünlüğe tanık olmamız elbette tiksinti ve tepkiye neden olacaktı ve olmalıdır.

Kerkuk, buradan tehcirle çıkarılmış gerçek sahiplerine iade edilmeyip Irak\'ta farklı halkların, yani işgalci araplarla mazlum milletin \"ortak mülkü ve ortak kültürel merkezi\" heline getirilecekti, kısmen getirildi de. Talabani\'nin siyasi öngörüsü ve yeteneği bu paragrafta yazdığımdan ibarettir. Gelin kızmayın ve isterseniz Talabani\'yi niştimanperverlikle taltif edin.

Bugün takke düştü, kel göründü ama millete faturası ağır.

Kerkuk\'tan feragat eden Musul\'u üstüne koyar. Hiç kimse bu sonucun sorumlularını dışarda aramasın. Dönüp YNK ile PKK\'ye baksın.

Kürtler yeni ayıkmaya başladılar. Bugüne kadar adını zikretmekten bile kaçındıkları Musul\'u hiç değilse hatırlar oldular. Umarım bu kez ıskalamazlar. Dünya Musul\'u kürt toprağı kabul ederken iki tane kürt serkeşinin babasına ait mülkü hibe edercesine Kürdistan\'ı peşkeş çekmesine bu kez imkan vermezler.

*

Bu kanlı boğuşma esnasında sürekli işgalcilerin çığırtkanlığını yapan PKK\'ye dikkat kesilmek gerekiyor.

Sanki daha dün okuma yazma bilmeyen yaşlıların eline \"Hain Barzani\" pankartını verip sokak sokak dolaştıranlar, bu illetli kareleri medyada sayfa sayfa yayınlayanlar onlar değilmiş gibi.

Sanki TC adına yada sair işgalci devletler adına Güney\'e ültimatom verirmiş gibi desteklerini \"devlet olmaktan vazgeçmek\" şartına bağlayan onlar değilmiş gibi köle ruhlu ihanetin bir gecede yurtseverliğe evrileceğini varsayacak bir naivlik intellektüellerimizi sarmış durumda.

Kendi beklentilerimizi gerçekte neler olduğunun yerine koymak tahayyül etmekle birlikte kolaycılıktır. Gerek bir siyasi organizasyonu ve gerekse bu organizasyonun yönelimini doğru teşhis etmek ilgili organizasyonun ideolojisini, ilişkilerini, mevzilenmesini, hepsinden önemlisi eylemlerini yerli yerine oturtmayı zorunlu kılar. Hadiseyi değerlendirirken kendi muhayyilemizi zorlamak yerine ancakki olguları gözden geçirmek suretiyle nelerin olup bittiğini doğru kavrama şansımız olur.

Kürtlerin en büyük tarihi kazanımı Mela Mıstefa\'dır ki aralıksız direnişi kürtlerin yüzyıllardır ilk defa kendi yönetimlerine kavuşmalarıyla sonuçlanmıştır. Yaşamda olması halinde bugünki iki başlılığın, yarım Güney\'in, yarım egemenliğin olmayacağını söylemek tahmin olmayıp Mela Mıstefa dirayetinin ve tecrübesinin Güney oluşumuyla kanıtlanmış gerçeğidir.

Kürt kazanımlarını birlikte savunacaklarmış?

Sanki işgalcilerin kahır ordularını sürekli Güne\'ye çeken onlar değilmiş gibi.

Sanki ellerindeki silahları ve üzerlerindeki kamuflaj kıyafetlerini BAAS temin etmemiş gibi.

Sanki kürtlerin kıskaca alınmasında kuşatan güç hüviyetiyle eylemlilik içinde değillermiş gibi.

Rojava\'ya bakın, sanki bu parçamızı nazilere hibe eden benmişim gibi...

Çokmu çocuksuyuz?

Ver bisküviti, al bisikletini elinden...

Tilki iltifatına kanıp ağzındaki fındığı düşürene kürt siyasetçisi denir itirafına zorlamayın lütfen. PKK\'nin nereden ve kimlerce yönetildiğine bakın, PKK\'ye işgalcilerin bölge için zıtlaşması ve çekişmeyi tırmandırması eşliğinde bakın. Eğer bu kuşkuculuksa en fazla kuşkucu olması gereken kürtlerdir. Kaldıki bunlar kuşku değil, hepinizin bizar olduğunuz açık gerçeklerdir ki PKK liderleri saklamaya bile gerek duymuyor.

Çocuksu olmaya gelince, bölgenin harcı değil ve kürtler hariç hiçbir halk hatta deniz ötesi devletler bile yöreye ilişkin sabah mahmurluğunda değil. Ortadoğu\'da antet kalınmış bir satükonun hakimiyeti elbirliğiyle, ödünsüzce ve kanlı bir şekilde devam ettirilmek isteniyor. Akşamdan sabaha hiçbir şey değişmez. Sinsi işbirlikçiliğin bir gecede tersine döneceğine safça inandığınızda altında kalan sizin milletiniz olur.

*

IŞİD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün ile ilişkili ve ittifak halindedir. İsrail bir yandan Suriye\'yi desteklerken diğer yandan şii paktının bölgede dominant bir pozisyon edinmesine ölümüne karşıdır. IŞİD\'in mevzi değiştirircesine Suriye alanından Irak alanına kaydırılmasının başlıca nedeni budur. Sünni paktının Irak\'ta güç kazanması diğer yandan kürtlere fiilen işgalcileri durumunda olmayan devletlerle ilişkilenme kapısını açacaktır. Kürtler akılcı davrandıklarında kürtlere karşı tampon oluşturma çabaları akim kalmakla birlikte, kürtler Maliki yönetimine ve kanemici Suriye devletine karşı bir tampona kavuşurlar.

IŞİD, kürtlerle çatışmadan uzak tutulduğunda kürtler farsların ve türklerin de müdahili oldukları araplararası çatışmaların dışında kalmanın ötesine geçerek Kürdistan\'ın bugün bizzat işgalcisi durumundaki üç devletin şii paktı aracılığıyla uyguladıkları kuşatmanın kürtleri boğma girişimine kuşatmayı yararak cevap vermiş olurlar.

IŞİD\'in kaydırılmasını sadece dış etkenlerle açıklamak hatasına düşmemek lazım. PKK, YNK ve Goran\'ın İran\'la ittifakı bölgedeki dengeleri şii paktı lehine değiştirme istidadı taşıyor. IŞİD, kürtlerin şii paktına doğru hareketlenmelerine verilmiş bir cevaptır, işin gerçeği de budur.

Kürtler giderek kürtleri sıkboğaz eden cendere misali kuşatmayı zayıflatamadıklarında hiç değilse düşmanlarını artırmayarak tümüyle boğulmaktan kurtulmayı başardıklarında bile akıllıca siyaset izlemiş olurlar. Aksine bir tutum kürt kazanımlarını bir anda yerle bir eder.

Son askeri hareketliliğiyle Türkiye hükümetine \"orospuluktan vazgeçerek liderliğine oynadığın pakta ve ahdine sadık kal\" mesajı veren IŞİD\'in önüne sömürgecilerin öncü gücü edasıyla çıkmak kürtlere vazife değil. Kürtler ancak bu askeri hareketlenme kürtlerin güvenliğine yöneldiğinde meşru müdafaa çizgisinde kalarak cevap vermelidirler. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

12001 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:06:02:20
x