Vanlı komünist Neo’nun adını duymuştum, tanımıyordum. Diyarbakır’da yaşıyorum. Bir gün HAK- PAR’a gittim. Saçı ve sakalı birbirine karışmış birini gördüm. Tanıştık ve sohbete başladık. Sonuçta anlaşamadık. Sekiz, on yıl sonra, İstanbul da, DOZ yayınlarında tekrar karşılaştık. Doz yayınlarını yöneten sevdiğim ve samimi arkadaşım Köroğlu Karaaslan’dır Komünist NECO ile uzun bir sohbetimiz oldu. Yine anlaşamadık. Dedim Necmettin sen bilgi küpüsün senin kadar kitap okumamışım. Türkiye Komünist Partisinin kuruluşundan bugünlere kadar, Kürtler hakkındaki bütün kirli politikalarını, sevdiğim ve saygı duyduğum, Komünist Neco’ya anlattım. Dr. Şefik Hüsnü’nün, Mustafa Kemal’in yanında oturup, Şeyh Said hareketiyle ilgili sahte telgrafları Moskova’ya çektiğini kendisine anlattım. Defalarca bana dedi inşallah senin dediklerin olacak. Zaman su gibi akıp gidiyor. Komünist NEO Türkiye Komünist Partisi’nin merkez komite üyesiydi.
Dicle İlk Öğretmen Okulunda sınıf arkadaşım olan Hacı Yokuş baba anlattı. Bir gün komünist Neco, İstanbul – Kadıköy’de, kahvede oturmuş gazete okuyor. O sırada televizyon haberleri verirken, Mesud Barzani ile ilgili bir haberi veriyor. Bir masada dört kişi oturmuşlar okey oynuyorlar. Dördü birden Mesud Barzani’ye küfür ediyorlar. Sacı sakalı birbirine karışmış kişi masadan kalkıyor, geliyor okey oynayanların kafalarına dikiliyor. Dördüne küfür ediyor ve diyor dışarı çıkın. Korkularından dışarı çıkamıyorlar. Yanlarında oturan bir genç dışarı çıkıp komünist Neco’nın yanına gidiyor. Neco elin atıyor silaha genç diyor ben onları tanımıyorum. Seni tanımak için yanına geldim.
Doğanın kanunudur. İstanbul da komünist Neco öldü. Türk komünistlerden bir tek kişi cenazesine gitmedi. İstanbul’da olan duyarlı Kürt arkadaşlarımız komünist NECO’nın cenazesini defin ettiler.
Şaban Aslan
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.