Kürtlere yapılmış ve hala yapılmakta olan en büyük ihanet düşmanlarının dost, kardeş olarak tanıtılmasıdır. Son 40 yıllık süreç içerisinde bilinçli bir şekilde Kürtlere enjekte edilen kardeşlik, sosyalizm masallarının ilk tohumu, Kürdistan’in en büyük düşmanlığını yapmış olan Stalin ve benzeri \"Liderleri“ kabul ettirmek olmuştur.
Kürtlere yapılmış ve hala yapılmakta olan en büyük ihanet düşmanlarının dost, kardeş olarak tanıtılmasıdır. Son 40 yıllık süreç içerisinde bilinçli bir şekilde Kürtlere enjekte edilen kardeşlik, sosyalizm masallarının ilk tohumu, Kürdistan’in en büyük düşmanlığını yapmış olan Stalin ve benzeri \"Liderleri“ kabul ettirmek olmuştur.
Kürt gençlerinin kendilerini Stalinist olarak tanımlaması, kendi benliklerinden geçmişlerinden tarihlerinden ne kadar uzak bırakıldıklarının en büyük göstergesidir ve bu gençlerin kardeş halklar, sosyalizm gibi gerçeklik payı olmayan içi boş sloganlarla, tarihin çöp sepetinde bile yer bulamayan çağ dışı kalmış ideolojileriyle zehirleyen zihniyetler, ellerinde kapitalist icadı akıllı telefonlarla, kapitalist icadı sosyal medya ağlarında Stalin profiliyle Komünist devlet kuracağız dedirtecek kadar aptallaştırdı maalesef.
Kapitalizmin bütün icatlarına muhtaç olan sosyalist örgütler en büyük çelişkiyi ise, hayallerindeki Komünist devleti kurmak için kapitalist marka silahlarla savaşarak yaşamaktadırlar. Kapitalizme en büyük hizmet savaştır, silah tüccarı kapitalist devletleri zenginleştirmenin en basit yöntemi icat ettikleri silahlarla savaşmaktır. Anlatmak istediğim şudur ki; vatanını, canını, malını korumak için savaş kaçınılmazsa elbette ki bu yolda her yol mubahtır, lakin kapitalizme kendi silahı ile savaş açamazsın ancak hizmetkârı olursun!
Aslında en önemli soru şudur, Kuzey Kore kurma hayallerini acaba kimlere sorarak karar aldılar?
Yüzde 80’ni İslamiyet’i benimsemiş, muhafazakâr bir halka bu fikirleri nasıl benimsetmeyi düşündüler?
Müslüman halklara nasıl zulmedilir ve baskı altına alınır pratiği için Stalin gerçekten çok iyi bir örnektir!
Stalin’i dünyanın bir kurtarıcısı olarak tanıtan ve pratikte Stalinist ideolojiyi benimseyen 70’li yılların Kürt Hareketi, neden Stalin’in Kürtlere yaptıklarını da anlatmıyor acaba?
Kürtleri kendi gerçeğinden uzak bırakan 70’li yılların Kürt Hareketi Stalin’i angaje ederken, Kurdistana Sor’un nasıl lağvedildiğini, Kürdistan (Mahabad) Cumhuriyeti\'nin işgal edilmesindeki rolünü, Ağrı İsyanında Atatürk’e nasıl destek verdiğini ve SSCB’de nemir Mela Mustafa Barzani’ye karşı yapılan kötü muameleden neden söz edilmiyor?
Șu an yürütülen kirli savaşın Stalin’in Kurdistana Sor’a yaptığından hiç bir farkı yok aslında, Kürdistan’ın yakılıp, yıkılmasının amacı Kürtleri göçlere zorlamaktır. Tabii ki bu yeni bir politika değil, Kürtler Osmanlı’dan bu yana sürgünlere, göçlere maruz bırakılmıştır, ‘’İç Anadolu Kürtleri buna örnektir’’ özellikle 90’larda bu politika çok daha ağır ve acımasızca yürütülmüş ve günümüzde hala devam etmektedir. Amaç tabii ki Kürtleri Batı’ya yerleştirip çoğunluğun içinde eritmektir. Stalin de bu konuda TC Devletinin icraatlarını uygulamaktan geri kalmamıştır.
Din baskısını bütün halklara uygulayan Stalin, Kürtlere hem din hem de milliyet olarak düşmanlık beslemiş ve Kürtlerin devleti olan Kurdistana Sor’u imha ederek Kürt halkını Orta Asya steplerine sürgün etmiştir. Bu sürgünlerde binlerce Kürt yollarda açlıktan, susuzluktan, yorgunluktan telef olurken, kurtulabilenlerin çoğunluğu da sürgün edildikleri Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan’da çoğunluğun içerisinde asimilasyona maruz kaldılar.
Kafkasya Kürtleri, Ermeni ve Azerilerden de çok daha köklü bir tarihe sahiptir bu bölgede. Kürtlerin ataları olan Medlerin kurduğu Med İmparatorluğuna bağlı bir bölgedir Kızıl Kürdistan. Selahattin Eyyubi’nin de bu bölgeden olduğu biliniyor. Daha önce bu bölgeleri kapsayan Kürt devletleri de kurulmuştur. Bunlar; 590-705 yılları arasında Mihrani Kürt Hristiyan devleti, 9.yy’da Deysemi Kürt devleti, 951-1164 yılları arasında Şeddadi devleti ve Revadi devletleridir. Bu devletler, kurucuları ve yönettikleri halklar baz alındığında Kürt devletleri olduğu anlaşılmaktadır.
Kızıl Kürdistan, Lenin öncülüğünde kurulan Sovyetler Birliğinin 15 üyesinden biri olan Azerbaycan’a bağlı özerk Kürt yönetimi olarak 16 Temmuz 1923’te “Kızıl Kürdistan” olarak ilan edildi. Kürtlerin özerk bir bölge olması, Kürdistan’ın işgal altında olan diğer parçalarında yaşayan Kürtleri de harekete geçirerek haklarını istemesi açısından bir tehdit unsuruydu TC ve İran için. Nitekim öyle de oldu ve Kuzey, Güney, Doğu Kürdistan’da ayaklanmalar hiç bitmedi. Kürtleri tamamen yok edip sindirmek için Atatürk, Stalin ve Şah ‘’bermuda şeytan üçgeni’’ birlik oldular. Tabii ki milliyetçi Azerilerin de desteği ve isteğiyle, 8 Nisan 1929’da, Azerbaycan’da idari bölgeler sistemi Kızıl Kürdistan’ı lağvetmek için değiştirildi ve Kızıl Kürdistan dağıtılarak toprakları Karabağ’a bağlandı.
Kızıl Kürdistan Uzeydi yıkıldıktan sonra yerine 25 Mayıs 1930’da “Kızıl Kürdistan Okrug” diye Laçin merkezli ve Uzeydi’den daha zayıf bir özerkliğe sahip bir otonom yönetim oluşturuldu. Bu süreçte içerisinde (1926-1930) Kuzey Kürdistan’da Xoybun’un Cemiyetinin lideri İhsan Nuri Paşa öncülüğünde başlatılan Ağrı isyanları sırasında, 12-13 Temmuz 1930’da sivillere karşı Zilan deresinde Atatürk’ün talimatı ile büyük bir katliam yapılmıştır, bu katliama Stalin’de destek vermiş ve bazı iddialara göre hava bombardımanı desteği sağlamıştır. Kızıl Kürdistan’da Kürtlerin ellerinden aldığı haklarını sadaka olarak geri veren Stalin bununla da yetinmeyip, Atatürk’le olan ilişkilerine zarar verdiği için, Zilan deresi kan akmaya devam ederken 23 Temmuz 1930’da Kızıl Kürdistan’ı tamamen tarihten silmiş ve Kürtleri ölüm sürgünlerine göndermiştir. Nüfusunun %73,1’i Kürt olan Kızıl Kürdistan, 1991’de Ermenistan’ın işgaliyle birlikte geriye kalan bütün Kürtler de sürgün edilmiştir.
Stalin\'in yaptıkları bununla da sınırlı kalmamıştır. Pêşawa Qazî Muhammed öncülüğünde kurulan Kürdistan Cumhuriyeti için her türlü destek sözü vermiş ve daha sonra kendi çıkarları için İran’la yaptığı petrol antlaşması karşılığında, Kürdistan’ın işgal edilmesine ve Qazî Muhammed’in idam edilmesinde rol oynamıştır. Kürdistan’ın tekrar işgal edilmesi ve Qazî Muhammed’in idam edilmesinin ardından Sovyetlere sığınmak zorunda kalan Mela Mustafa Barzanî’ye de, Stalin nefes aldırmamış ve Peşmergelerinden ayırmıştır.
Her fırsatta sosyalizm adına Stalin\'den dem vurup alıntılar yapanlar, nedense \"Ulusların kendi kaderini tayin hakkı vardır\" diyen Lenin\'i anmazlar!
Stalin bütün Cumhuriyetlerin tek çatı altında birleşmesini önerirken, Lenin buna şiddetle karşı çıkmış ve ulusların isterlerse SSCB’den ayrılabileceğini dile getirmiştir. Lenin döneminde Kızıl Kürdistan, çok fakir ve sefalet içerisinde olduğundan açlık bölgesi ilan edilmiş ve Sovyetler tarafından para aktarılmıştır. Lenin vasiyetinde de Stalin’in kesinlikle tekrar seçilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. ‘’Yoldaş Stalin, Genel Sekreter olur olmaz elinde büyük bir güç biriktirmeye başladı. Bu yetki ve gücü gerekli özenle kullanacağına dair emin olamıyorum.\"
Lenin\'in söyledikleri bununla da sınırlı değildir tabii ki vasiyetinde çok daha ağır eleştirmiştir.
Lenin\'in \"Ulusların kendi kaderini tayin hakkı\" konusundaki düşünceleri şu şekilde özetlenebilir; \"..Biz asla zorunlu bağlara değil, yalnız gönüllü bağlara değer veriyoruz, her ulusun ayrılması konusunda ısrar etmiyor olsak da, nerede uluslar arasında zorunlu bağlar görürsek, orda her halkın kendi kaderini tayin hakkı, yani ayrılma hakkı konusunda mutlaka ve kararlı olarak ısrar ediyoruz, bu hakta ısrar etmek, savunmak ve bu hakkı tanımak, ulusların eşitliğine ısrarlı olmak demektir, zorunlu bağları tanımayı reddetmek demektir, hangi ulus olursa olsun her hangi bir ulusun tüm devlet ayrıcalıklarına karşı çıkmak demektir ve farklı uluslardan işçiler arasında tam sınıf dayanışması ruhunu geliştirmek demektir..\"
Kürdlere bu denli düşmanlık yapmış bir isimle kendini tanımlayan bir hareket, Kürt halkına Kürdistan’a hizmet edebilir mi?
Kürt gençleri kendi tarihinden bihaberken neden Kürtlerle alakası olmayan ve tarihte sürekli Kürtlerin yenilgisine neden olan bir isimle yetişiyor dersiniz?
Cemil Bayık’ın son röportajından bir satırını paylaşmak istiyorum;
Rusya’nın reel sosyalizm döneminde de Kürt politikalarında yanlışları olduğunu ve özellikle soğuk savaş döneminin sertliği içinde Kürt halkının özgürlük mücadelesine gereken ilgiyi göstermediğini belirten Bayık; “Gelinen aşamada Rusya Türkiye\'de, İran\'da, Irak\'ta, Suriye\'de ezilen, hakları inkâr edilen Kürtler konusunda daha özgürlükçü, demokratik bir politika izleyebilir. Rusya’nın tarihi buna imkân sunmaktadır. Rusya özellikle Sovyetler Birliği tarihi boyunca diğer halkların özgürlüğü açısından çok pozitif roller oynamıştır. Şimdi de oynayabilir.’’ Hem bunu dile getirip, hem de Rusya’nın soğuk savaş dönemindeki lideri’nin ideolojisini benimsemeleri de ayrı bir çelişkidir.
Kürd-Kürdistan için hangi sosyalist yapılanma Kürtlere destek oldu ya da oluyor? MLKP gibi uluslararası tescilli terör örgütü olan, bırakalım Kurdistan\'ı, Türkiye\'de bile üç beş kişi harici tabanı bulunmayan bir örgütün, kardeşlik sloganlarıyla Rojava’ya parmak sayısını geçmeyen savaşçılarını göndermesi hiçbir şekilde Kürtlerin çıkarına değildir. Bugün kendi çıkarları da söz konusu olsa Kürtlere destek olan sadece Batı ülkeleridir, önemli olan bu çıkarların karşılıklı olması ve Kürtlerin menfaatine olmasıdır.
Hangi ülkenin yasalarında kardeşlik hukuku gibi terimler geçiyor?
En demokratik ülkeler dahi bu tarz bir eziciliğe sığınmazlar, çünkü kardeşlik hukukun hiçbir karşılığı yoktur ama eşitlik hukukun bir karşılığı vardır. Ne İslam ülkeleri ne de Sosyalist hiçbir örgüt Kürtlerin destekçisi değildir, Kürtlerin ısrarla haklarını talep ettiği halklarda Kürtlerin destekçisi değildir.
Peki köhneleşmiş ve çağ dışı kalmış ideolojilerin peşinden neden gitmeye devam ediyoruz?
Hiçbir faydası olmayan aksine zararı olan sol gruplarla birleşerek neden dünyaya meydan okuyoruz?
Neye güveniyoruz, arkamızda kimler var?
Sol örgütler mi, yoksa bu sol örgütlerin savaş açtığı devletler mi?
Artık doğru tarafı seçmenin vakti gelmedi mi?
Kürtleri kurtaracak sadece bir çıkış yolu var, o da milli bilinçtir, yıllardır bu bilinçten bizi arındırmaya çalışanlar, tarihimizi 30 yıla sığdıranlar bilmeliler ki çıkarımıza değil, zararımıza savaşmaktadırlar.
Savundukları miadı dolup tarih çöplüğünde yerini almış Sosyalizm\'de bile işlerine gelen yorumları yapıp işlerine gelmeyenleri görmezden gelen \"Sosyalist Münafıklar\" Kürdlerin ulusal beklentilerine istedikleri kadar set çekmeye çalışsınlar, KDP öncülüğündeki (tüm iftira, yalan, hilelere rağmen Kuzey\'de de gelişmekte olan) Kürd uluslaşmasına engel olamayacaklardır!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.