Mustafa Kemal Paşa’nın, 1918 temmuzunda, yani Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı döneminde cephede savaşmak yerine, "kitap okumak, çamur banyosu yapmak, lisan öğrenmek ve düşünmek için" geldiği, dünyaca ünlü kaplıca kenti, Çekya’nın bir kentiydi. Avusturya İmparatorluğu kökten çökmüştü! Peki, Çekya ve Slovakya’da hâkim güç kimdi? Kuşkusuz bu sorunun cevabı, asıl konumuzla ilgili kuşkuları dağıtıp bilinmeyenleri açıklığa kavuşturmada bize yardımcı olacağı için, belki de Osmanlı gibi bir imparatorluğun yıkılmasında oynadığı rol itibariyle üzerinde durmak bu anlamda önemlidir.
Osmanlı’yı kim, nerede sattı?-5-
Mustafa Kemal Paşa’nın, 1918 temmuzunda, yani Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı döneminde cephede savaşmak yerine, "kitap okumak, çamur banyosu yapmak, lisan öğrenmek ve düşünmek için" geldiği, dünyaca ünlü kaplıca kenti, Çekya’nın bir kentiydi. Avusturya İmparatorluğu kökten çökmüştü! Peki, Çekya ve Slovakya’da hâkim güç kimdi? Kuşkusuz bu sorunun cevabı, asıl konumuzla ilgili kuşkuları dağıtıp bilinmeyenleri açıklığa kavuşturmada bize yardımcı olacağı için, belki de Osmanlı gibi bir imparatorluğun yıkılmasında oynadığı rol itibariyle üzerinde durmak bu anlamda önemlidir.
Özgürlüğü için savaşan Çekoslovakya da hâkim olan güç o dönemde Mafya’ydı! Evet, bizzat Mafya* ismindeki bu gizli örgütün bizim bildiğimiz İtalyan Mafyasıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Bu, varlığını yüzyıldan fazla gizli tutmuş ve hâlâ da gizli tutulmasında ısrar edilen, Masonların, Yahudilerin, Çekoslovakların kurduğu bir örgüttür.Bunlar, bu örgütü daha 1. Dünya Savaşı’nın başlarında kurmuşlar ve savaşın bittiği gün, Çekoslovakya’nın resmen ilan edildiği 28.10.1918 tarihinde de feshetmişlerdir; örgütün faaliyetlerine ilişkin tüm bilgi ve belgeleri geride hiçbir şey bırakmayacak biçimde itina ve titizlikle imha ederek örgütün tüm üyelerine ilelebet konuşma yasağı getirmişlerdir.
Bu MAFYA son bin yılı içerisinde birdenbire kurulan fakat 4 kanlı savaş yılı boyunca gösterdiği hayalleri aşan başarılarla da savaşın yönünün değişmesini sağlayan ve belki de insanlık tarihinde, aynı çabuklukta hareket ederek, bir gün içinde yok olan, eşine rastlanmayacak tek örgüttür!
Mafya’da sadece Masonlar yoktu, Mason olmayan Yahudiler ve dünyaca ün yapmış Çek sanatçılarına kadar kim ünlüyse o vardı. Mesela onlardan bir tanesi dünyaca tanınmış bir opera hem de kadın şarkıcısıydı.(o yıllarda) Vereceği konserleri bahane ederek sürekli Amerika’ya gidip gelen; bu iki uzak ülke arasında karşılıklı gizli dokümanlar taşıyan bir kuryeydi. Birkaç kez tam yakalanma kararı çıkmasına rağmen yakalanmamasını, kendisinin son anda seçtiği yol ve zaman diliminde yolculuk yapmasına borçludur. Döneminin en ünlü sanatçısı ve inanılmaz bir sağduyuya sahip olan bu sanatçı, mayın tarlalarında opera türküleri söyleyip dans ederek ulusunun kurtuluşu için hayatını ortaya koyabilecek gözü peklikte birisi olan Ema Destinnova’ydı!Mustafa Kemal Karlsbad’a gelmeden yıllarca önce, Çekoslovaklar Avusturya İmparatorluğundan koparak savaş sonrası sınırlarını belirlemişler ve Paris’te kendi hükümetlerini kurmuşlardı bile. Bu hükümetin Başbakanı Dr. Edvard Beneş’ti! Bu şahıs, o dönemde Avrupa’daki en ünlü Masonlardan biriydi ve Fransız locasına bağlıydı. (Masonluğunu gizlemeyen ender liderlerden biriydi) Savaş bitip de Paris’teki Çekoslovakya hükümeti Çekoslovakya’nın başkenti ilan edilen Prag’a taşındığında Edvard Beneş ne oldu? Çekoslovakya’nın Dışişleri Bakanlığı’na getirildi ve rekor kırarak tam 17 yıl bu görevde kaldı. Sonrası siyasi kariyeri açısından daha da dikkat çekici!..
Dışişleri Bakanlığı’ndan doğrudan saraya gidip Cumhurbaşkanı oldu. Dr. Edvard Beneş yeni kurulmuş bir ülkenin yepyeni Dışişleri Bakanlığı koltuğuna 1918 yılının son ayında oturur oturmaz, ilk olarak ne mi yaptı dersiniz? Hemen İstanbul’da temsilcilik açılması talimatını verdi: Ocak 1919’da İstanbul’da faaliyete başlayan temsilcilik, Mustafa Kemal’in Samsun’a hareketinden önce artık resmen de açılmıştı!
Peki daha Amerika’da Cumhurbaşkanı Wilson ile savaş sonrasında Avrupa’nın, Ortadoğu’nun ve Uzakdoğu’nun son rötuşlarını yapan, o dönemde Moskova’dan Vladivostok’a Kızıl Orduyla savaşarak varan ve akabinde Vladivostok’tan Chicago’ya kadar giderek sadece Amerikan halkının değil, dünyanın Wilson’dan daha popülerleşmiş şahsiyeti olan Prof. T. G. Masaryk Amerika’da dünyanın yeni sınırları üzerine çalışırken, 400 yılı aşkın bir süreden sonra özgürlüğüne kavuşmuş Çekoslovakya’da böylece cumhurbaşkanı seçilmişti.
Masaryk Mason muydu? Bilemiyoruz. Mason olduğunu iddia eden tarihçiler çok. Masaryk Masonlara resmen kurumu gizlilikten çıkarıp legal çalışmalarını tavsiye edendir. Ve daha öğrenciyken evlendiği Amerikalı eşinin babası, yani kayınpederi, Sayın Garrigue’in çok ünlü bir Amerikalı Mason olduğu bir gerçek! Ve Tomas Masaryk, belki de Avrupa tarihinde eşinin soyadını alan ilk erkeklerdendir! Yani Tomas Garrigue Masaryk!.. Cumhurbaşkanı olan Masaryk, daha savaş başlamadan önce yakın dostluk kurduğu Çekoslovakya tarihinin en ünlü yazarı -ki Robot kelimesini 1919 yılında üretip yazdığı tiyatro eseriyle sanayi devriminin yaratacağı robotların bir gün insana hâkim olacağını insanlık tarihinde ilk bağırarak uyaran insandı. Bu yapıtını ben 1973 yılında Tıp Fakültesinin birinci sınıfında öğrenciyken Prof. P. Martasek’in yardımıyla Kürtçe’ye çevirmiştim ve Musa Anter Kara Yara’yı ne kadar Karel Çapek’in 1930 yılında yazdığı Beyaz Yaradan esinlenerek yazmış olsa da biçim ve içerik bakımından farklı bir boyutu yansıtır- Karel Çapek ve kendisi gibi koyu Mason olan yazar ve sanatçılarla her perşembe günü çok yakın dostu Cumhurbaşkanı Masaryk’le "sohbet" toplantıları düzenler, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda. Karel Çapek’in kardeşi Josef Çapek ise ülkenin en ünlü ressamıdır ve tabii ki o da ünlü bir Masondur ve çok sonraları Hitler’e karşı açtığı sanatsal savaştan ötürü yakalanır ve pişmanlık bildirgesini imzalamadığı için toplama kampında öldürülür. Peki ya Karel Çapek’in o dönemin en ünlü milli tiyatro artisti, yazar, şair eşi Olga Scheinpflugová?.. Tabii ki o yahudi dir .Yine Cumhurbaşkanı Masaryk’in oğlu -ki İkinci Dünya Savaşı sonrası dışişleri bakanı da oldu ve Sovyetler istihbaratı onu dışişleri bakan odasının penceresinden 10 Mart 1948’de atarak öldürdüler - ünlü bir Masondur! Masonluğun en yaygın olduğu ülkelerden biridir Çekya veya Bohemya. Çekoslovakya, onların, Yahudilerin ve diğer Çekoslovakyalıların insan hayal gücünü aşan çabalarıyla kurulur.
Mafya örgüt olarak bir hata yaptı, Çekoslovakya’nın kurulduğu günlerde savaşın galibi galeyanına ya da zafer sarhoşluğuna gelip örgütün 20-25 üyesi hemen yüksek devlet ödülüyle ödüllendirildi ama bunun ne tür bir gaflet olduğu Mafyanın Çekoslovakya sınırları dışında yaşayan Yahudi ve mason üyelerince sert bir dille uyarılınca artık Mafya konusu Çekoslovakya tarihinde bir tabu oldu. Örgütle ilgili tüm bilgi ve belgeler, kısaca ne varsa imha edildi. Çünkü Mafya’nın ilişki içinde olduğu Almanya ve Avusturya’da veya diğer ülkelerdeki Yahudi kökenli vatandaşlarının hayatları ve gelecekleri söz konusuydu. Kaldı ki bunlar sıradan kişi veya aileler değillerdi. Sözü edilen opera sanatçısı Ema Destinnova’dan Çapek kardeşlere kadar hiç kimse sonradan yayınlanan anı yazılarında Mafya’yı hiç dile almadılar ve alamazlardı da! Sanki Mafya hiç var olmamıştı; Çekoslovakya’nın kurtuluşu için hiç ama hiç hayalleri aşan çabayı vermemişti. Mafya’nın kendi üyelerine, kurulan Çekoslovakya devletine koyduğu yasaklara rağmen, örgütle ilgili bazı kaynakları silmeleri yine de mümkün olmadı. Bunlardan bir tanesi, örneğin mafyanın paramiliter organizasyonunu tüm ülkede yaygınlaştıran Çekoslovakya Lejyonlarına asker gönderen Premys Samal ve Karel Kramar’in 21 Mayıs 1915’te imparatorluk güvenlik güçlerince Çekya’da tutuklanıp Avusturya’ya götürülüp ilk celsede mahkemece ölüm cezasına çarptırılmasıdır. Mafya, Avusturya İmparatoru Frantisek Josef’e bunu yapmaması gerektiği yönünde haber gönderir. İmparator gelen mesaja kısmen uyar, idam cezasını müebbet hapis cezasına çevirir. Mesaja tam uyulmadığı için ölüm çabuk gelir, 21 Kasım 1916’da emanetini alır yaradan! Yerine de imparatorluğu hak etmemiş gencecik, tecrübesiz bir imparator getirilir. 1.Karel’dir ismi, tam Mafya’nın işine yarayacak, arzuladığı bir figür ve hemen ilk yaptığı iş, bu müebbet cezalıları korkusundan salıvermektir!
Mafya imparatorluğun parlamentosunda kaç sosyal demokrat üyeyle ilişkiliydi? Bilgi ve belgeler Avusturya Parlamentosu’nun kayıtlarına geçtiği için imha edilememişti, ondan ötürü isimlerini öğrenme şansına sahibiz. Ya da İmparatorluğun korkulu İçişleri Bakanı Heinold von Udynski’un Özel Kalem Müdürü Yahudi asıllı Julius Kovanda, Mafya’nın aktif üyelerinden olup, her gece bakanlığa gelen tüm gizli yazıları bakanlıktan çıkarttırıp sabaha kadar elle kopyalarının ekibine yazdırtarak (fotokopi yoktu o dönemde) Paris’teki Çekoslovakya hükümetine, oradan da Fransa-İngiltere Savunma Bakanlıklarına ulaştıran ve sabahın mesai başlama saatinde bakanlık açıldığında o belgelerin yerlerine zamanında varmış olmasını yıllarca sağlayan kişiydi! Savaştan sonra öz güvenliği için Prag’a taşındı ve torunu Brüksel’de tahmini zor olmayan bir güvenlik kurumunda!.. Mafya’nın Çekoslovakya Lejyonlarına 120.000 asker veren ve her kasaba veya kentin her mahallesinde mutlaka binası ve örgütü olan SOKOL isimli teşkilat, 1873’te kurulmuş ve on yıllarca kendisini sadece Avusturya İmparatorluğu sınırları içinde değil, tüm dünyada kurtuluş savaşına hazırlamıştı. Mafyanın haberleşme biriminin ismi de ALARM idi. İmparatorluğun telefoncularından, telgrafçılarından, dağcılarından, koşucularından, kanocularından ve güvercincilerinden oluşuyordu. Mafya haberleşme ve istihbarat yönünden böyle bir teşkilattı! Ve böyle bir örgütün ana merkezlerinden Karlsbad’a bir Osmanlı Paşası elini kolunu sallayarak gelecek de akşamları diğer paşa aileleriyle eğlenceli yemekler ve danslara gidecek, çamur banyosunun yoruculuğundan şikâyet ederken doktoruna, ‘’Ben paşayım, paşa!..” diyecek de en azından İçişleri Bakanı Özel Kalem Müdürü Kovanda’nın ülkeye gelen bu paşadan haberi olmayacak. Mafyayı bu çok özel misafirleri hakkında bilgilendirmeyecek hem de ülkede savaş rejiminin hâkim olduğu o dönemde!..
Sadece Masonlar değil, dünyadaki tüm Yahudiler de Çekoslovakya’nın özgürleşmesini bütün imkanlarıyla desteklemişlerdi! Peki niye? Çünkü yüzyıllarca Yahudilerin baskı görmediği tek ülke Bohemya ve Moravya’ydı, yani Çekya! Prag’ın en güzel ve zengin semti Yahudilerindi. (Hitler’e kadar) Yahudilerin dünyadaki en büyük mezarlığı ve sinagogu da Prag’daydı ve Çekler Yahudilerle her yerde iki kardeş halk gibi yaşıyorlar; birbirlerinin yetenek ve imkanlarından istifade ediyordu. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Masaryk’in kurduğu Çekoslovakya, Yahudilerin akınına kapılarını sonuna kadar açtı. Ve T. G. Masaryk, gerek Çekya’daki Yahudilerle, gerek Avrupa ve hele hele Amerika’dakilerle kurduğu ilişkilerde ve onlarla giriştiği her işbirliğinde yine onlara, Çekoslovakya kurulduktan sonra beraber vaat edilmiş topraklarda İsrail’i kurma sözü vermişti. Ve beraber hem Çekoslovakya’nın hem de kurulacak olan İsrail’in sosyalist olacağı, en gelişmiş demokratik sistem olacağı konusunda anlaşmışlardı. (Komünist değil!) Ki, bu sözünü Masaryk, kurulduktan sonra Çekoslovakya için harfiyen yerine getirdi, İsrail için de çoğu Yahudi üst sınıfının yapmadığını yaptı. 1927 yılında proje-plandaki Osmanlı engeli kalkmış, Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal’le kurulmuş, yol açılmıştır. Masaryk Prag’lı Yahudi filozof Hugo Bergmann’ın İsrail topraklarına gidip Yahudi Milli Kütüphanesini kurmasını ister ve kurulur. Hugo Bergmann da müdürü olur! Akabinde Masaryk 77 yaşında olmasına rağmen dünyadaki ilk devlet adamı olarak İsrail topraklarına İsrail’in kurulmasına destek olmak için gider. Bugün bile Tel Aviv’in en büyük caddelerinden biri onun adını taşır. Gidip örnek olsun diye kooperatif kurduğu köy de hâlâ onun ismini taşıyandır.
Osmanlı’nın yıkılış süreci içinde tabii ki hem Masonlar hem de Yahudiler günlük olarak Osmanlı’da olup biteni izliyor ve projenin hayata geçirmesi için çalışıyorlardı. Bu işte en büyük destekçileri Çekoslovaklar ve Mafya idi!
Osmanlı imparatorluğu içinde de anahtar konumunda olan yer Selanik’ti. 20. yüzyılın başlarına kadar dünyada en fazla Yahudi’nin yaşadığı ve Yahudilerin çoğunlukta olduğu tek kent yine Selanik’ti! Daha sonra Yunanistan sınırları içinde kalsa da, Osmanlı’nın neresinde Yahudi varsa oralarla doğal bağlantıları olan merkez konumunu hep korudu! Yine Selanik 1920 yılında 25.000 Sabataycının yaşadığı ana merkezdi.
Selanik, yani Yahudilerin ve Sabatayıcıların dünyadaki en yoğun yaşadıkları bir kent doğumlu, Ingilizce Wikipedia’nın kaynak vererek Mason olduğunu iddia ettiği Mustafa Kemal'in Mason, Yahudi, Cek ve Slovakların gizli örgütlerinin kuş uçurtmadıkları Karlsbad’ta savaşın en kanlı döneminde işi neydi?
* https://de.wikipedia.org/wiki/Maffie