Mazlum Abdi’nin Barzani’yi Ziyaret Etmesi, Apoculuk Ve Kemalizm Arasında Sıkışmış Kürtlerin Kurtuluşu İçin İlk Adım Olabilir!

19.01.2025, Paz - 21:50 [ Güncellenme: 19.01.2025, Paz - 22:23 ]

Mazlum Abdi’nin Barzani’yi Ziyaret Etmesi, Apoculuk Ve Kemalizm Arasında Sıkışmış Kürtlerin Kurtuluşu İçin İlk Adım Olabilir!
Haberi Paylaş

Eskilerin bir deyimi vardır: “Bir musibet bin nasihatten daha evladır” derler. Türkiye’nin Suriye Kürdistan’ını gereğinden fazla tehdit etmesi ve Kürtleri canhıraşla alternatif çareler arayışlarına girmeleri Kürtler için umulmadık kapılar açabilir. Bu kapılardan bazıları Kürtler için kurtuluş kapıları olabilir. Örneğin Mazlum Abdi’nin sivil giyinip Mesut Barzani’ye gitmesi. Bu bir araya geliş eğer amacına ulaşırsa Kürtlerin kaderini değiştirecek bir mahiyet arz edebilir. Yazının ileriki bölümünde buna dönüş yapacağız İnşallah.

Bazı insanlar Sabahtan akşama kadar “Kürt meselesi şöyle çözülür, böyle çözülür” diye ahkâm keserler, fakat olumlu yönünde Kürtlerin hayatını değiştirecek elle tutulur yaptıkları bir şey de yoktur. Oysa Kürtlerin ulusal kurtuluş mücadelesinde yapması gereken, tüm ideolojilerinden arındırılmış, Kürt milletinin fıtratına uygun ve sadece milli kurtuluşa odaklanmış yeni bir Kürt toplumsal temsiliyeti bir an önce ortaya çıkarmaktır.

Devletsiz milletler, eğer onların kurtuluşu için ideolojik bir örgütlemeye gidiliyorsa, kurtuluştan sonra demokratik olmayan bir düzeni o halka dayatmış demektir.

50 yılı aşkındır, Kürt milli davasını kendi sol ideolojilerinin emrine sokan Öcalan–PKK ve ona benzer Kürt sol partilerin ve Kürt davasına ideolojik bakanların, Kürt milletinin kurtuluşunun önünde en büyük engel oldukları hepimizin malumudur. Bunlar her zaman “Emperyalizm” hikayeleriyle Kürt milletini uyutan kesim olmuşlardır.

Ne zaman ki Kürt milleti uyandı, milli kurtuluş davasını ideolojilerden arındırıp tüccar kafasıyla olaya baktı ve Kürtlerin şu ünlü atasözüne “Kî LİMİN WEFAYE, EW BABU BİRAYE”(yani; kim bana vefalı ise o bana baba ve kardeştir) sözüne uyma karar aldığı zaman, o zaman Kürtler kendileri için çalışır hale geldiler, artık Kürtlerin gözünde ABD “Emperyalist” değil de kurtarıcı olarak görüldü ve Kürdistan da siyasi dengeler değişti. 

Birkaç defa yazdım, bir kere daha burada yazayım: 

         Abdullah Öcalan daha Suriye de iken

(Türkiye’deki Kürt meselesi konusunda ABD’li diplomat bana hitaben)

“ABD'nin devlet politikasını net olarak size aktarmak istiyorum. Kürt sorununuzun çözümü için siz Kürtler, kendinizi sadece PKK ile sınırlandırmamanız lazım. Alternatif bir yapılanma içerisinde çalışma yapmanız gerekiyor. Çünkü şunu bilmeniz gerekir ki, ilerideki ABD'nin Kürt politikasındaki planlamasında Öcalan ve çizgisinin (yani Apoculuğun) yeri yok” dedi. 

Devamla; "Biz Öcalan'ın kişilik yapısını ve psikolojisini çok iyi biliyoruz. Abdullah Öcalan, ideolojik (yani Kürtlük) formasyonu zayıf biri. Öcalan önüne gelecek her türlü işbirliğine yatkın pragmatik bir kişiliğe sahiptir. Onun, Kürt hareketinin başında olması bize güven vermiyor"

Bu konuda detaylı bilgi aşağıdaki linkte okuyabilirsiniz:

https://nerinaazad2.com/tr/columnists/yahya-munis/bahceli-ocalanin-ipine-neden-sarildi-6732708c59cc8

Daha sonra Öcalan, ABD tarafından Türkiye’ye teslim edildikten sonra Öcalan’ın ABD diplomatı doğrulatırcasına Türkiye derin devletine özet olarak verdi bilgi ve itiraflar da şu şekilde: 

KCK Genel Baskani Abdullah Öcalan;
"1920'li yillardaki Mustafa Kemalin izindeyim. Onu kendime örnek alryorum.
Basindan beri benim böyle bir toprak koparma istegim hiç olmadi.
Yanimdaki insanlarin bu tür amaç tasidiklari söylenebilir. Ama ben hep içimde bunlar alaya aldim.Hatta devlet için tehlike arz eden bu düçünce sahibi insanlari devletten çok ben bitirdim.Devleti tehlikeli bir ortama sürüklemedim.
Devlet için tehlikeli olabilecek bir soruna el atip, devletin bu konuda duyarl olmasina çalistim.Kaldik ki bizim önderligimizle bu soruna el atilmamis olsaydi, devlet daha büyük bir tehlikenin içine sürüklenecekti.
Üstelik benden daha önce buna talip insanlar vardi. Ama bunlari tasfiye ettik."
(Subat 2002 tarihinde imrali Görüsme notlarindan)

ÖCALAN:
"Türkiye'ye taseronluk yapmaya hazirim. 30 milyon Kürtleri Türkiye'nin hizmetinize sokacagim. Ben elimdeki gücü biliyorum. Bu, müthis bir güçtür.Tamam, benim
biraz zararim oldu ama onun kat kat Türkiye kazandiracagim"
Geçmis Kürt isyanlari "Gerici ve emperyalist oyunudur." "isyanlar tarihi iyi
bilinmeli ve dogru algilanmalidir. Geçmiste yasanan isyanlar ilkel
milliyetçilige dayalidir. Bazilari benim için Kemalizm'e kayiyor diyebilirler.Kemalizm düsmanliÿi Kürtlerin lehine degildir. ilk Kürt isyanlari Bati'ya dayaniyordu.
"Hakkâri de bile Türkçe konusturacagim, hem de istanbul çivesiyle""Eskiden Türkiyelilik Diyordum, Onu Astim Artik Türkiye (Türk) Ulusu Diyorum. Hepimiz Türkiye (Türk) Ulusundaniz"
(Serxwbun dergisi 222. Sayisindan ve Video çözümlemelerinden)

Peki, tüm bunlar neyi gösteriyor?

Bunlar, milli kurtuluş mücadeleleri verilirken herhangi bir ideolojiyi hareketlerine katarak bunu öne çıkartarak halka dikte etmeye kalkarak öne çıkarmaktan meydana geliyor. Bunu da en fazla Öcalan ve onun örgütü PKK yapıyor.

Bundan dolayı Mazlum Abdi’nin Kürdistan başkanı Mesut Barzani’yi ziyaret etmesi (eğer PKK onu caydırıp girdiği milli yoldan geri döndürmezse) Kürtlerin geleceği için hayati derecede önemlidir.  

Kesin olarak bildiğim bilgiye göre, ABD, Rojava’daki (yani Kuzey doğu Suriye) Kürt hareketini PKK egemenliğinden çıkarmak için her şeyi yapmaya hazırdır ve yapacaktır da. Egemenliğindeki tüm Kürt hareketleri milli bir karaktere büründürmeye kararlıdır.  Bundan dolayı olsa gerek; 

Son bilgilere göre; ABD bırakın askeri ve siyasi güçlerini Suriye’den çıkarmayı, ABD’nin Suriye’deki askeri ve siyasi güçleri yöneten güçler; Mazlum Abdi’yi sivil giyindirerek özel helikoptere bindirip Mesut Barzani’ye getirdiler. Bir nevi siyasi olarak onun emrine amade ettirdiler. Böylece Kuzeydoğu Suriye’de (adeta hırçınlaşan) Türkiye’nin önünü kesmiş oldular.

Nitekim;

ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı olması beklenen Marco Rubio, Suriye’de IŞİD’le mücadelede Amerika’nın Kürtler’in liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteğinin sürmesi gerektiğini söyledi. 

Başkan seçilen Donald Trump tarafından Dışişleri Bakanı olarak aday gösterilen Rubio, adaylığının Senato'daki onay süreci kapsamında Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nun oturumuna katıldı ve senatörlerin sorularını yanıtladı. 

Demokrat Senatör Chris Van Hollen’ın SDG güçlerine Amerikan desteğinin devam etmesini destekleyip desteklemediği sorusuna Rubio, “Kesinlikle. Ayrıca büyük bir fedakârlık ve tehditle IŞİD savaşçılarını hapse atan ortaklarımızı terk etmenin bazı sonuçları olacağını da kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. IŞİD'i çökertebilmemizin nedenlerinden biri de onları hapishanelerde barındırmaya istekli olmalarıydı ki bu onlar için büyük bir kişisel tehditti” yanıtını verdi.

https://www.voaturkce.com/a/abd-disisleri-bakani-adayi-rubio-sdg-deste-erdogan-mesaj/7938120.html

Ümmetin yetimleri olan Kürtlere ve onların dünya dostlarına son sözüm şu olsun:

Dünyanın egemen güçlerini Kürtlere dost eden Allah’a sonsuz hamd olsun. Allah’a güvenerek, sırtımızı ona dayayarak, zalim mazlumlardan olmayarak ve sabrederek 21’nci yüz yılın Kürlerin yüzyılı olacağını tüm Kürtlere ve onların dostlarını müjdeleyebiliriz İnşallah.

 

Okuyucuların yorum ve iletişimi için: [email protected]

 

Bu haber toplam: 2053 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:46:04
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x