Referandumda halkımızın iradesine engel olmak isteyenler ile, Sayın Mesud Barzani'nin istifasını isteyenlerin aynı kaynaklar olması tesadüf değildir.
Bağdat'taki yapay yönetimin İran ile birlikte Kerkük'ü yeniden işgalinin ve Güney Kürdistan'daki geçici kırılmanın muhasebesi, elbette ki bütün boyutlarıyla yapılacaktır, yapılmalıdır.
Ama, Abadi, Maliki ve diğer Iraklı diktatörlerin uygulamalarıyla Saddam Hüseyin'e bile rahmet okuttukları bir süreçte, Kürdistan halkının iç birliğini sağlamak, savunmak en başat görevlerden biri olmalıdır.
Bir kez daha belirtmek isteriz ki, hiç kimse, hiç bir sebeple Güney Kürdistan'daki halkımızın 25 Eylül Referandumunda ortaya çıkardığı meşru, demokratik %92.73'lük bağımsızlık iradesini yok sayamaz.
Kerkük’e ve halkımızın bağımsızlık iradesine saldırılarda temel bir hedef de, onurlu duruşlarıyla bir tarih yazan Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Mesud Barzani ve Yardımcısı Sayın Kosret Resul’un otorite ve saygınlığının kırılmasıydı.
Referandumda halkımızın iradesine engel olmak isteyenler ile, Sayın Mesud Barzani'nin istifasını isteyenlerin aynı kaynaklar olması tesadüf değildir.
Sayın Mesud Barzani, daha önce görevi bırakmaya hazır olduğunu ve Başkanlık seçiminde kendisinin ve ailesinden kimsenin aday olmayacağını açıklayarak; bu konuda herhangi bir kişisel hesabının olmadığını zaten göstermişti.
Ama, Güney Kürdistan Parlamentosu’nun Başkanlık ve Parlamento seçimlerini 8 ay ertelediği , henüz tehlikelerin devam ettiği bir süreçte, Sayın Mesud Barzani’nin görevini sürdürmesi, halkımızın ihtiyaçları açısından hayati önem taşımaktadır.
Hiç bir güç Kerkük’ü Kürdistan’ın kalbinden söküp alamayacak; bağımsız Kürdistan’a hiç bir güç engel olamayacaktır.
Bu nedenle de, Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Mesud Barzani'nin yanında olmak ulusal-tarihsel bir görevdir.