Lübnan El Anvar'dan Refik Khouri, Soçi’deki İdlib uzlaşmasını yorumladı: İdlib’te Suriye, Rusya, İran ve Türkiye’nin önceliklerini anlatan yazar, İdlib’in Suriye’deki son savaş olmayacağını belirtti.
Uzun süredir hazırlıkları yapılan ve başlaması an meselesi olduğu söylenen İdlib operasyonu, Soçi’de TürkiyeCumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki görüşmede yerini ateşkese bıraktı. Tahran zirvesiyle su yüzüne çıkan anlaşmazlıklar yerine, Soçi’de bir uzlaşmanın çıkması, Arap basınında farklı şekillerde yorumlandı.
Operasyona kesin gözüyle bakan bazı gazete ve yazarlar, İdlib uzlaşmasının geçici olduğunu ve operasyonun iptal edilmediğini, sadece ertelendiğini söylerken, kimi köşe yazarlarına göre, bu uzlaşmayla HTŞ (Nusra Cephesi) gibi radikal unsurlar tasfiye edilecek ve İdlib’te bir askeri operasyon olmadan çözüme gidilecek. Ancak burada en çok merak edilen konulardan biri HTŞ’nin tasfiyesinin nasıl olacağı ve Türkiye’nin nasıl bir siyaset izleyeceği oldu.
Soçi zirvesi ve varılan ateşkesle ilgili akıllarda kalan soru işaretleri tartışılırken Suriye’nin Lazkiye kentinde bir Rus uçağının düşmesi yeni bir gündem oluşturdu. Uçağı düşürenin İsrail değil de Suriye hava savunma sistemleri olduğunun anlaşılması üzerine Rusya bir açıklama yaptı.
Ancak Rusya’nın açıklamaları da yeni bir tartışma yarattı. Zira Rusya, İsrail’i Lazkiye’deki operasyonuyla ilgili haber vermemekle suçladı. Bu da, daha önceki İsrail hava operasyonlarının Rusya’nın bilgisi dahilinde gerçekleştiği yönündeki yorumları haklı çıkardı.
İsrail'in Rusya'ya Mesajı
Ürdünlü stratejist Oraib el Rintavi El Düstur gazetesindeki köşesinde, Lazkiye’de düşen Rus uçağıyla ilgili değerlendirmesinde, bu olayda İsrail’İn Kremlin’e güçlü bir mesaj vermek istediğini yazdı. El Rintavi ayrıca, Moskova’nın bu hadiseden sonra Rusya’nın Suriye hava savunma kuvvetlerini güçlendirme yoluna gidebileceği görüşünde:
“İsrail’in Rusya ile dalaşa girmesi ne bir hedeftir ne de İsrail’de farklı askeri ve siyasi taraflar açısından istenen bir durumdur. Üstelik İsrail ve Rusya ilişkileri son dönemlerde tarihte hiç olmadığı kadar gelişme gösterdi.
Ancak bunun yanı sıra İsrail Kremlin’e güçlü bir mesaj göndermek istiyor. Bu mesajda da, Rusya’nın Suriye sahasındaki varlığının İran’ın nüfuzunun kırılması çabalarını ve İran’a bağlı üslerle milis kuvvetlerin hedef alınmasını engellenmeyeceği gösterilmek istendi. İsrail herhangi bir kırmızı çizginin aşılmasını hedefine ulaşmadan engellemek siyasetine devam edeceğini kanıtlamak istiyor.
‘Rusya Suriye’'ye Askeri ve Siyasi Desteğini Artırabilir'
Yazara göre bu olaydan sonra Rusya Suriye’ye askeri desteğini arttırabilir hatta baba Esad döneminden beri gündemde olan S-300 hava savunma sistemlerini Suriye’ye verebilir:
“Rusya bundan sonra Suriye ordusunun hava savunma kuvvetlerini güçlendirebilir ve Suriye ordusuna S-300 füzelerini verebilir. Böyle bir karar ABD ve İsrail’i kızdırabilir ancak her iki müttefik de arkadan vurulduğunu ve onurunu zedeleyecek darbeler aldığını düşünen Rusya’nın önünde çok fazla seçenek bırakmıyor.”
Suriye basınında da bu olayla alakalı olarak, Rusya’nın Suriye’ye daha fazla destek vermesinin beklendiği yer aldı. El Savra gazetesi yazarı Mustaf Mikdad, akıllara ilk gelenin, Rusya’nın Suriye’yi özellikle askeri alanda daha fazla donatması olduğunu yazdı:
“Akıllara ilk gelen Rusya’nın Suriye’ye askeri sahada daha fazla destek vermesi. Hatta siyasi, ekonomik, stratejik ve teknolojik olarak da. Belki Suriye ordusunun daha gelişmiş füze ve silahlarla donatılması da. Ancak stratejik açıdan bir karşılık verilmesi ise uzun zaman alır.”
‘Şeytan Ayrıntıda Gizlidir’
Londra merkezli Kuds El Arabi gazetesi, Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili, Rusya’nın yaptığı açıklamayı mercek altına aldı. Gazeteye göre Rusya’nın açıklamasından, İsrail’in bu tür saldırıları Rusya’nın bilgisi dâhilinde oluyor:
“Bir İngiliz atasözünün dediği gibi şeytan ayrıntıda gizlidir. Rusların, İsrail’in yapacağı saldırı dolayısıyla geç haber verdiğini açıklaması, İsrail’in İran ve hatta Suriyeli hedeflere yaptığı saldırılar konusunda Rusya ile anlaştığını gösteriyor.
Ancak İsrailliler bu sefer belli bir sebepten dolayı Ruslara haber verecekleri zamanda bir değişikliğe gittiler. Belki de vurulacak yerin öneminden kaynaklanıyordur. Veya bu durum aradaki anlaşmanın esnekliğinden kaynaklanıyordur ve İsrailliler orada Rus uçağı bulunacağını hesap edemediler. Hatta Suriye’nin hava savunma sistemlerinin aktif olmasını beklemiyorlardı belki de. Dolayısıyla Moskova ve Tahran’ın İran’a karşı olan ittifakı ve Suriye rejimi ve subaylarını küçümseme tavrıyla iç içe girdi. Zira bir Rus askeri yetkilisi açık açık Suriyeli subayların çok iyi eğitilmediğini ve düşmanla dostu ayıramayacağını söylemişti.”
‘İdlib Suriye’deki Son Savaş Değil’
Lübnan El Anvar gazetesinden Refik Khouri, Soçi’de varılan İdlib uzlaşmasını çok farklı bir açıdan yorumladı: İdlib’te Suriye, Rusya, İran ve Türkiye’nin önceliklerini anlatan yazar, İdlib’in Suriye’deki son savaş olmayacağını belirterek, Türkiye’nin ve desteklediği grupların kontrolü altındaki bölgeleri ve SDG’nin idare ettiği toprakları işaret etti:
“Kimse gelişmelerin ne yönde seyredeceğini bilmiyor. Şam ve Tahran için öncelik İdlib’te bir askeri operasyon ve bundan sonra siyasi çözüm. Tabii bu durum bir yandan da Türkiye’nin rolünü de zayıflatmak için. Moskova’nın önceliği ise, savaşı bitirip bütün tarafları ikna edebilecek, yeniden imar için kapıyı açacak ve mültecilerin geri dönüşünü sağlayacak bir uzlaşmayı sağlamak. Ve tabii ki de bunu hem bölgedeki hem de Suriye’deki kazanımları koruyabilmek için kullanmak.
Ankara’nın önceliği ise, Kürt kâbusunu sona erdirip Kuzey Suriye’deki nüfuzunu Türk ulusal güvenliği bahanesiyle korumaktır. Ayrıca başaramadığı rejimi devirme hedefine alternatif bir çözüm getirmek.
Ancak İdlib savaşı Suriye’deki son savaş olmayacak. Afrin, El Bab gibi Türkiye’nin ordusuyla ve desteklediği silahlı gruplarla kontrol ettiği bölgelere ne demeli? Yine aynı şekilde Fırat’ın doğusuna ne demeli? Zira Suriye Demokratik Güçleri burada ABD’nin ve Avrupa’nın açık desteğiyle Suriye topraklarının çeyreğini kontrol ediyor. Bunun yanı sıra IŞİD’in bundan sonraki taktiği haline gelen gerilla savaşına ne demeli?”
‘Ruslar Ateşkes Karşılığında Türkler’den Ne Aldı?’
Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdulbari Atvan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Soçi’de yapılan görüşme ve bu görüşmede varılan İdlib uzlaşmasıyla ilgili akıllara gelen soruları yazdı. Atvan’ın soruları arasında, Rusya’nın Türkiye’nin ateşkes teklifine ne karşılığında evet dediği de var:
“Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Rusya Devlet Başkanı Putin ile mevkidaşı Erdoğan arasındaki görüşmeden sonra, İdlib’te yeni bir askeri operasyon olmayacağını açıklaması, Rusya’nın Erdoğan’ın Tahran zirvesinde talep ettiği ateşkesi kabul ettiği anlamına geliyor.
Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerle ilgili cevaplanması gereken birçok konu ve soru var. Bunlardan ilki, anlaşma uyarınca 20 kilometrelik silahlı bölgeyle ne hedefleniyor? İdlib’teki sivil halkın savaş bölgesinden uzaklaştırılması amacıyla bu bölgeye yerleştirilmesi mi planlanıyor? Yoksa silahlı grupların geçici olarak küçük bir cebe yerleştirilmesi mi düşünülüyor?
İkinci önemli soru ise, Ruslar, operasyonun ertelenmesi karşılığında Türkler’den ne aldılar? Bir başka soru ise şimdiki adı Heyet Tahrir Eşşam olan Nusra Cephesi ve diğer selefi unsurlara ne olacağıyla ilgili. Ayrıca silahsız bölgenin ömrünün ne olacağı ve Suriye devletinin egemenliğine ne zaman gireceği de ayrı bir soru.”