Deneyimli gazeteci Fehim Taştekin ile Putin-Erdoğan zirvesini Ahval'a değerlendirdi.
“Erdoğan, Suriye ordusunun Han Şeyhun’a girmesi ve Türk askeri gözlem noktasının Morek’te kuşatma altında kalmasının ardından meseleyi çözme ümidiyle apar topar Rusya’ya gitti. Erdoğan’ın Rusya’yı İdlib’de yürüttüğü operasyonlardan vazgeçirmesini sağlayacak argümanı ya da kozu kalmadı.
Hükümetin her yanlış adımı kendi eline ayağına urgan atmakla kalmayıp Rusya karşısında bağımlılığını artıran bir yolu açtı.
Hükümet yetkilileri İdlib’de Rusya ve Suriye’nin Soçi mutabakatına aykırı olarak saldırıları sürdürdüğünü savunuyor. Ama Erdoğan’ın altında imzası olan mutabakatın bizzat kendisi bunun aksini söylerken Ruslar da hiç olmadığı kadar operasyonların arkasındalar.
Erdoğan’ın İdlib’le ilgili her savunması kendisini BM’nin de terör örgütleri listesinde olan grupların hamisi durumuna sokuyor.
Putin Türkiye’nin hatalarını kendi lehine çevirerek Suriye’de hem Türkiye’ye kendi oyunda oyunculuk alanı açtı. Kuralları Rusya belirliyor. O yüzden Erdoğan’ın durumu tersine çevirecek bir tavizle Moskova’dan dönmesi zor. Rusya’ya bunu yaptıracak elde bir artı kalmış değil.
İdlib dosyası ile Moskova’ya giden Erdoğan havacılık ve uzay fuarına götürülüyor. Rusya’nın satmak istediği uçaklar gösteriliyor. Putin’in İdlib’de Erdoğan’a yapacağı iyilik Morek’te kuşatma altında kalan askerlerin korunması olabilir. Zaten Türkiye’de yansıtıldığının aksine Suriye ordusunun da buraya saldırıp savaşın yönünü değiştirmek gibi bir aptallık yapacağını zannetmiyorum.
Türk askerlerini orada tutmakla görüntüyü kurtarmanın peşindeler. Ama Rusya’nın deklare edilmiş bir hedefi var; bütün topraklar Suriye ordusunun kontrolüne geçecek. Şimdi ateşkes hattını M-5 ve M-4 yoluna çekerek geçici bir formül bulabilirler belki.
Ama bu operasyonların orada durmayacağı aşikâr: Bunun yarın Maaret el Numan’da, ertesi gün Serakıp’ta, sonra Cisr el Şuğur’da ve nihayetinde Türkiye’nin sınırlarına taşınacağını herkes biliyor. O yüzden Morek’te bayrak sallandırmanın çok anlamı yok. Radikal bir yaklaşımla bu oyuna son vermeleri gerekiyor.
İsrail’in korsan savaşı Lübnan ve Suriye’den Irak’a yayılıyor
Bölgeye Türkiye’nin de birinci dereceden dahli olduğu kirli müdahaleler yüzünden Suriye ve Irak’taki İran varlığı çok farklı boyutlara vardı. Amerika’nın Ortadoğu siyaseti de İran’ın nüfuzunu kesmeye endekslendi.
ABD’nin yapamadığı bazı korsan operasyonları İsrail yürütüyor. Suriye’de İran hedeflerine yönelik diye sunulan saldırılar Irak’a da kaydı. Irak’ta IŞİD’e karşı ortaya çıkmış Haşd el Şabi güçlerine ait üsler vuruldu. İsrail’in insansız uçakları ABD’nin teknik ve istihbarat desteği ile Azerbaycan’dan gelerek Irak’a giriyor.
ABD bunu bizzat kendisi yapmıyor çünkü o zaman Irak’ta kalması imkânsız hale gelebilir. Bunu İsrail yapıyor. Fakat bu saldırılar deklare edilmiş amacına ulaşamadığı gibi savaşın şeklini de değiştirebilir. Özellikle drone savaşında teknoloji kimsenin tekelinde değil.
Hedef alınan örgütler de bu teknolojiyle yanıt verebilirler ki Yemen’de vermeye başladılar. Daha da önemlisi Türkiye bu yangının uzağında değil. Türkiye’nin macerası bölgesel heveslerini bir kenara bırakıp kendi iç barışı ve normalleşmesine odaklanması, bu yangını kendinden uzaklaştırması açısından önemli.