Aziz Yağan: Diyarbakır’da emniyet ve kentlinin hafızası
Bölgemizde federe yönetim talebimin bir sebebi de milliyeti, inancı, kültürü fark etmeksizin bölgenin yerleşik bireylerinin bölge içi hizmet alanlarında istihdamı ile deneyimlerinin ve uzun vadeli çözüm önerilerinin tayin yoluyla yitirilmesinin, kesintiye uğramasının önüne geçilmesidir!

İki hafta önce perşembe akşamı Hevsel’in bedenlere yakın yamacındaki masalardan birinde üç kişi birkaç saat oturduktan sonra ayrılmak için toparlanıyorduk.. Bir grup genç erkek yanımızdan hışımla geçerek iki sonraki masada oturan iki kişinin etrafını sardı. Biz yanlarından geçerken karanlık nedeniyle yüzlerini seçemesem de bir kaçının ve özellikle konuşanın uzun sakallı olduğunu fark ettim. Oturanlara, ‘Bu mahallede oturanlar olarak burada böyle şeylere izin vermeyiz!’ dediklerini ve baskıya maruz kalan iki gencin tedirginlikle ‘Biz kimseye rahatsızlık vermek istemeyiz!’ dediklerini duydum. Tüm bunlar bir iki dakika içinde oldu, acele ayrılmamız gerekiyordu ama halen de durmadığıma ya da ayrılmış olsam da o masaya geri dönmediğime hayıflanıyorum. Demek ki, gözcüler çevrede ‘kendi ahlaki anlayışlarına’ aykırı tutumda bulunanları tespit edip bildiriyor ve ardından kalabalık bir grup o kişileri uyarmak için harekete geçiyor! Uyarı kabul görmezse neler yaptıkları bilinmiyor. Kaç kişiler, hangi bölgelerde ve hangi durumlarda etkinler belli değil.
90’larda Türkiye Hizbullahı’nın, İlimcilerin Diyarbakır, Silvan ve Batman’da yaptıklarını unutmadık. Domuz bağlarını, başı açık öğrencilere atılan kezzapları, camileri ele geçirişlerini, faili meçhulleri, satırlı saldırıları unutmayız; nefsi müdafa değildi.
Parkta dansa, havuzda giyime müdahaleyi ve selefilerin Hewş kafeye silahlı saldırısını HÜDA PAR’ın ilgisi olmadığını ancak net kınamadığını bilsem de son yıllarda Diyarbakır’da ve özellikle Sur içinde (ve sanıyorum Dicle Üniversitesi’nde de) kendini göstermeye çalışan bu grubun İlimcilerden olmadıklarını, radikal (selefiler olabilir) olduklarını da biliyorum. Bu grubun anlayışı ve yöntemleri baskınlaşmaya başladığında Türkiye Hizbullah’ını fesheden ardıllarının ılımlı ve sempatik gibi görüneceğini de öngörüyorum.
Kamusal alanda geçerli yazılı yasalara aykırı tutum sergileyen olursa buna müdahaleyi emniyet güçleri yapar. Alenen kendi hukukunu, kendi yaklaşımlarını, kendi çözümlerini dikte ederek toplumu terbiye etmeye, tekleştirmeye, kamplaştırmaya, sindirmeye, tepkisizleştirmeye, barındırmamaya çalışan gruplar zorbadır; ideolojisi, inancı, kültürü fark etmez. Radikalizmin geri kalmış toplumların bireylerinin sempatisini kolayca kazanabilmesi ve çokça fedai, militan bulması bu tartışmanın ana odaklarındandır.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün günümüz personeli eğer 90’larda Diyarbakır’da görev yapmadılarsa elbette; o süreci, yıllar süren ortaçağ tedirginliğini, karanlığını ve vahşetini bilemezler! O dönemleri bilmedikleri için de Hewş Kafeye saldırıyı, parkta dans edenlere müdahaleyi biz kentlilerin algılama biçimimizi ve bundan sonra başımıza nelerin nelerin gelebileceğini öngördüğümüzü bilemezler! Bilmeyebilirler ancak ideolojisi, inancı fark etmeksizin herhangi bir grubun ‘ahlak polisliğini’ fark edip izin vermemeleri yerinde olur. Umarım bu tür grup hareketlenmelerinin nasıl tespit edileceği, kamuoyunun hangi dille uyarılacağı ve güven verileceği, nasıl önlem alınacağı ve müdahale edileceği hakkında verimli hizmet içi kurslar alırlar!
Bölge bireyleri, toplumu olarak köy boşaltmaları, canlı bombaları, bomba yüklü araçları, sivil katliamlarını, faili meçhulleri, iç infazları, domuz bağlarını, illegaliteyi, sallamaları, kezzapları, çocukların silahlandırılmasını, hendekleri, 6-8 Ekim’i engelleyemedik evet ama günümüzde her otoriter, tahakkümcü tehdide karşı çocuklarımızı uyarmalı, korumalı, çevremizdeki insanlara birlikte olduğumuzu hissettirmeliyiz. Yine, Diyarbakır Emniyet güçlerinin bu konuda yapacaklarını takip etmeli ve başarılarını da mutlaka takdir etmeliyiz..
Ayrıca, belediyenin ilgili görevlileri de bir otorite olarak kamusal alanda görünür olmalı ve kuralların uygulanması konusunda taviz vermemeli ve yaptırımlarda bulunmalıdır. Mezarlıklarda içki içilmesi gibi vatandaşın kamusal alanda gördüğü değerlere saygısızlıklar, ahlaki sorunlar, çöküntüler karşısındaki tedirginliğini sistem, sorun çıkaranlara izin vermeyerek gidermelidir. Sistem gidermezse sistem dışı yapılar kendinde o hakkı, gücü bularak kendini var eder ve kendi sistemini dayatır. Vatandaşın sistem dışı otoriter, dayatmacı yapılarla karşı karşıya gelmesini önlemenin yolu sistemin yaşama hakim olmasıdır.
Yine devam eden bir başka kriz durumu dikkatinizi çektiğinde kimi Emniyet personelinin ilk görev yerinin Diyarbakır olduğunu düşünüyorsunuz. Örneğin araçlarda çocukların şoför ya da yolcu koltuğundaki büyüğün kucağında ya da yolcu koltuğunda tek başına (üstelik emniyet kemersiz) ya da arka koltukta emniyet kemersiz oturduğuna, camdan sarktığına sık rastlıyorum ancak demek ki trafik polislerini rahatsız etmiyor ya da şoförler yakalanmamanın yolunu bulmuş olmalılar. Trafik polisleri isterse birkaç gün boyunca kontrollerin her türüyle gönül rahatlığı ile ceza yazarak bu korkunç ihmalin ve çocukların risk altında olmasının bu çeşidinin önüne geçebilirler ancak dediğim gibi bunu yapmamalarının sebebi mesleklerinin ilk yıllarında olma olasılığına, çalışma koşullarına, personel yetersizliğine, bölgenin farklı kültürünü tanıma ve ilişki kurma güçlüğüne bağlı olabilir. Benim oldukça sık rastladığım ancak trafik şubenin dikkatini pek de çekmediğini sandığım bu korkutucu durum da sanıyorum yakın zamanda pek değişmeyecek.
Evet, özellikle ilk atama ile gelen güvenlik görevlilerinin adaptasyonu zaman alıyor olmalı ve dahası, tayin yoluyla bölgemizden ayrılan her bir personel birikim ve deneyimleriyle birlikte gidiyor. Meslekte yıllarca çalışıp da kentimize gelenler ise önceki bölgelerde edindiği deneyimini, sorun çözme yöntemlerini kentimize uyarlamakta güçlük çekiyor olabilirler. Aklıma ilk gelen bu gerekçeler, görev, sorumluluk ve sınırları kanunlarla belirlenmiş Emniyet görevlilerinin ve yerel yönetimlerin sorun gidermedeki performanslarının sebebini hakkaniyetle anlamaya yöneliktir. Sorun alanlarımıza müdahalesizlik kasıtlı olmayacağına göre, emniyet görevlilerinin ve yerel yönetimlerin kentin bazı sorunlarını giderememesinin, azaltamamasının belki başka nedenleri vardır!
Bölgemizde federe yönetim talebimin bir sebebi de milliyeti, inancı, kültürü fark etmeksizin bölgenin yerleşik bireylerinin bölge içi hizmet alanlarında istihdamı ile deneyimlerinin ve uzun vadeli çözüm önerilerinin tayin yoluyla yitirilmesinin, kesintiye uğramasının önüne geçilmesidir!
Kenti, yerleşik bireyleri ve toplumu, ziyaretçileri, fikirleri, duyguları, inançları, kültürleri, yaşam tarzlarını tekleştirmeden korumak, esnek olmak, küçümsemelere, tehditlere izin vermemek saygılı, nazik, kurallı yaşantının bir sonucu ve kent hakkının kazanımıdır.
Son güncellenme: 00:02:42