Bakırhan'dan 'süreç' açıklaması: 'Gecikmeler risk üretiyor'

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Kürt meselesinde tüm çözümü sağlayamayacağını, ancak çözümün filizleneceği zemini hazırlayacağını belirtti. Bakırhan, gecikmelerin toplumda “oyalama” algısı ve sahadaki provokasyon risklerini artırdığını vurguladı.

31 Aralık 2025 - 12:12
31 Aralık 2025 - 12:12
 0
Bakırhan'dan 'süreç' açıklaması: 'Gecikmeler risk üretiyor'

Mezopotamya Ajansı'na konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan; rapor yazım sürecine dair değerlendirmelerde bulundu ve siyah-beyaz keskinliklere sıkışılmaması gerektiğini söyledi

Meseleye doğru yerden yaklaşılması gerektiğini söyleyen Bakırhan; "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Kürt meselesinin tüm boyutlarıyla çözümü veya Türkiye'nin ilelebet içinde yaşayacağı demokratik bir rejim kurma misyonuna sahip değildi ve böyle anlamlar yüklenmemesi gerekliliğini ifade etmiştik" dedi. Bakırhan "Bu komisyon, negatif barıştan pozitif barışa geçişi sağlayacak düzenlemelerin mutfağı olmakla mükelleftir. Nedir bu? Geçiş yasasının Meclis Genel Kurulu'na sevki, demokratik entegrasyon anlayışıyla demokratikleşme ve hukukun tesisi-tahkimini sağlayacak adımların atılmasını sağlamaktır. Bu spesifik çerçeve dışında komisyona, raporlara veya hazırlanacak yasalara anlamlar yüklemek hem haksızlık hem de boşuna beklenti yaratmaktır. Bu bakımdan durumu şöyle özetleyebilirim; çözüm üreten rapor, üç şeyi aynı anda yapmalı bizce. Tanım, takvim ve mekanizma koyabilmelidir" diye konuştu.

Tuncer Bakırhan, ortak rapor yazım sürecine dair soruya verdiği yanıtta, partilerin düşlediklerini değil reel olanı ortaya koyması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

Olmazlardan başlarsak yol alamayız. Bu nedenle ortak rapor sürecinde ilk etapta 'olur'ları konuşmalıyız. Tüm raporları çalıştı arkadaşlarımız, ondan fazla ortak başlık çıkabiliyor. Buraya yoğunlaşmak gerek. Masa etrafında bulunan siyasi partilerin her biri kendi kırmızıçizgilerini çekerse tıkanma yaşanır. Siyah beyaz kesinliklere sıkışmadan uzlaşı zeminini büyütmeliyiz. Hem yetkili kurullarımızda hem de komisyon üyesi vekillerimizle yaptığımız toplantıda bu ilkesel tutumu çok net bir biçimde ortaya koyduk.  Bozucu değil yapıcı, zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olacağız. Her şeyden önce bütün partiler düşlediklerini değil, reel olanı ortaya koymalı. Çünkü düşlediklerimizi tartışırsak yola alamayız. Her bir partinin siyasal tahayyülü farklı olabilir; ama tahayyüllerini dayatmamalı. 

Komisyondan yüz yıllık bir meseleyi tümden çözmesini beklemediklerinin altını çizen Bakırhan; "Komisyonun böyle bir iddiası da gücü de yoktur. Her şey de ortak olmayabiliriz ama “çözümde” ortak olabilmeliyiz. Bizim için durum bu" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

Bunu şu metaforla anlatmak istiyorum; yüz yıllık bir meselenin çözümü, asırlık bir çınar ağacına benzer. Bu komisyon ise bir bahçıvan gibidir - ama tek bir mevsimde o çınarı yetiştirmesi beklenemez. Bahçıvanın görevi toprağı hazırlamak, tohumu ekmek, ilk sulamayı yapmaktır. Ağacın kök salması, dallarının uzaması, gölgesinin büyümesi ise zamanın, emeğin, mücadelenin ve ortak iradenin eseri olacak. Ezcümle, bu komisyon Kürt meselesinin tümünü çözmeyecek ama çözümün filizleneceği toprağı hazırlayacak. Komisyon, bir köprü inşa ediyor ama bu köprü hedefin kendisi değil, bizi o tarafa ulaştıracak yoldur. Asıl yolculuk köprüden sonra başlayacak. Odağında ise hukuk, demokratikleşme ve eşitlik olacak.
 
Bu komisyon ilk etapta silahları devreden çıkma iradesini hukuk zeminiyle güçlendirmeli. PKK ve tüm sonuçlarına ilişkin müstakil ve özel bir yasa çıkarmalı. Demokratik siyasetin önündeki yasal ve idari engelleri ortadan kaldırmalı. Demokratik siyaset kanallarının açıldığı bir mecrada, Kürt meselesinin gerçek anlamda çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için yine sonuna kadar mücadele edeceğiz. Dil, kültür, kimlik ve kolektif haklara dair mücadelemizi demokratik siyasetin güçlendirildiği zeminde yürüteceğiz.

"Gecikmeler risk üretiyor"

Dünyadaki çatışma ve çözüm deneyimlerini detaylı bir biçimde incelediğini ve geride bırakacağımız 2025 yılında Abdullah Öcalan'ın yaptığı çıkışların kapıları sonuna kadar açtığını kaydeden Bakırhan; iktidarın ise bu adımları şimdilik geriden takip ettiğini belirtti. Bakırhan şu ifadeleri kullandı:

Belirgin adımların gecikmesi, görebildiğimiz kadarıyla iki risk alanı üretiyor. İlki, toplumda doğal olarak "yine mi oyalama?" duygusu gelişiyor; ikincisi ve daha önemlisi de sahada "provokasyon"lara açık alanlar hazırlıyor. Siyaset doğa gibidir, boşluk kabul etmez; yasal adımlarla doldurulmayan her boşluk, provokasyonlara açık hale gelebilir. Gecikmeler oldukça barış karşıtlarının sözü artıyor.
 
Fakat burada şunu belirtmeme müsaade edin: 'Haydi, hemen olsun' durumunu kastetmiyorum. Böylesi süreçlerde her zaman aralığının ihtiyaç duyduğu adımlar var; onlar gecikirse, sonraya ertelenirse fayda vermiyor. Bu nedenle sürdürülebilirliğin anahtarı, güveni büyüten küçük jestler veya sözler değil; yasal ve kurumsal garantilerdir, somut adımlardır. Biz başından beri "olmazsa olmaz" üzerinden gitmedik. Hangi zamanda nelerin yapılması gerekir, ne yapılırsa yol açılır üzerinden baktık ve buna göre de yapılması gerekenleri tarif ediyoruz. Yasa değişikliği gerektirmeyen birçok düzenleme var. Kısa vadede yapılabilecekler var ve biz bunlar nefes aldırır dedik. Mesela kayyım rejiminin bitmesi; ifade, örgütlenme ve siyaset yapma özgürlüğünün sağlanması, yargı güvencesi ve infaz eşitliğinin olması, hasta tutsakların bırakılması. Aynı şekilde Meclis'in inisiyatif alarak hızlıca ortak rapor üzerinden yasa kısmına geçmesi.

"CHP sürecin dışına itilmemeli"

CHP'nin sürecin ikinci aşamasına bir nevi 'patinaj' yaparak girdiğine dikkat çeken Tuncer Bakırhan; 19 Mart operasyonları sonrası yaşananların CHP'de mesafe yaratmış olabileceğine dair yorum  yaparak, ana muhalefet partisinin sürecin dışına itilmemesi gerektiğini söyledi:

Eğer birileri CHP'yi süreç dışına itmeye çalışıyorsa, demek ki ortada bir oyun var. CHP bu oyunu görmeli ve daha çok dahil olarak ve inisiyatif alarak boşa çıkarabilir. Fırtınadan kaçmak değil, fırtınada doğru bir biçimde yelken açmak hayat kurtarır. Türkiye'nin geleceğinde söz sahibi olmak isteyen bir parti, ülkenin yüz yıllık bir meselesinde çözüm iddiasını güçlü bir biçimde ortaya koymalıdır. Naçizane önerim şudur; CHP, iktidar karşıtlığının süreç karşıtlığına dönüşmemesine dikkat etmeli. İktidara karşı sonsuz muhalefet en doğal hakkıdır ama süreç konusunda müşterekleri arttırmaya odaklanabilmeliyiz. Süreç dışında kalan, tarih dışında kalır. Tarih dışı kalmak da siyasetin doğasına aykırıdır.

 

Bu haber toplam 546 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 13:13:19