Kürtler mazlum ve mağdur, Sömürge haklara bile sahip olamayan bir halktır. Dört bir yanı, etrafı, çevresi tek ırk ideolojisine dayanan katı ulus devletler tarafından sarılmış, kuşatılmış ve tüm ulusal varlığı değerleriyle birlikte işgal altına alınmış ve imha politikalarına tabi tutulmuştur.
Ülkesi bölünmüş ve paylaşılmış, halkı bölünmüş ve paylaşılmış durumdadır. Dili, kültürü, kimliği, kısaca tüm halk olmaktan kaynaklanan ulusal değerleriyle birlikte varlığının yok edilmesi hedeflenmiştir. İnsanlık tarihinde bu kadar ağır baskı ve imhaya tabi tutulmuş kötü koşullar altında ağır bir yaşama mahkum edilmiş başka bir halk duyulmamıştır. Kürt halkı kendi vatanında, ülkesinde, coğrafyasında sosyal, siyasal, ekonomik, ulusal, çevresel ve kültürel yaşamakta olduğu koşulların en kısa özeti yukarıdaki anlatımda olduğu gibidir.
Güney Kürdistan yakın tarihe kadar yukarıda özetlenen trajik bir yaşama mahkum edilmişti. Faşist rejimin canı ne zaman istediyse, canı ne zaman sıkıldıysa Güney Kürdistan coğrafyasını bombalamış, katliamlar ve soykırımlar yapmıştı. Dörtbin beşyüz köyü, kenti yakıp yıkmış, Halepçe soykırımı, enfal soykırımı Güney Kürdistan\'ın trajik yaşamında sadece kısa ve belirgin iki tane olayıdır. Güney Kürdistan halkı özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini işgal tarihi boyunca kesintisiz vermiştir. Ancak dört tarafı, etrafı Kürt halkını imha etmeyi hedefleyen sömürgeci devletlerle çevrili olması nedeniyle başarı şansını ortadan kaldırmıştı.
Kürt halkına karşı imha siyasetini, politikasını yürüten sömürgeci devletler Kürdistan\'ın her dört parçasında, gerek doğu Kürdistan, gerek Batı Kürdistan, gerek Kuzey Kürdistan ve gerekse Güney Kürdistan olsun etrafını çevirdikleri, ablukaya aldıkları bu mazlum ve mağdur, sömürge haklara bile sahip olamayan halka karşı istisnasız sürdürmüştür. Kürt halkı ülkesinin bir parçadaki özgürlük mücadelesi başarı umudu belirtisi bile her dört sömürgeci devleti birleştirmiş, imha ve yok etme temelinde yöneltmiştir.
Bu siyasetler kimi zaman her türlü maske, karanlık ilişkiler, kirli ittifaklar, hile, oyun ve entrikalar ile sahneye konulmuştur. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de kesintisiz benzer kirli ittifaklar, ilişkiler içerde ve dışarda politik, diplomatik, eylemsel her alanda sahneye konulmakta ve uygulanmaktadır.
Kuzey, Doğu, Batı ve Güney Kürdistan coğrafyasını her anlamda özellikle militarist anlamda tam işgal amacıyla kimi zaman özgürlük mücadelesi kılıf altına sarılmış siyasi politik hareketler sahaya sürülmüştür. Bu siyasi politik hareketler toplumsal algıda ciddiye alınması bile sağlanmıştır.
Yoğun terörist eylemler toplumsal algıya kazılmış, buna karşı ciddi özgürlük mücadele kılıfı altında kent, köy, mezra, yayla, ova, vadi, dağ, taş sömürgeci militarist kurumlarla yeniden işgal altına alınmış, her alana yayılmış ve işgalin kapsama alanı genişletilmiştir.
Bir parçanın bütün alanları sömürgeci militarist kurumların işgal kapsamına sokulduktan sonra özgürlük umudu doğmuş diğer parçaların da sömürgeci militarist kurumların kapsamına sokulması için politika ve siyasetler sürdürülmüştür.
Bugün coğrafyadaki gelişmeler kapsamlı olarak irdelendiğinde çok daha kirli, vahim oyunların sahneye konulduğu görülebilir. Kürt halkının yaşadığı temel sorunu halk olmaktan kaynaklanan ulusal sorunlarına yukarıda kısaca değinildi. Ülkesi işgal edilmiş, parçalanmış, paylaşılmış, halk olarak bütün ulusal değerleriyle birlikte imhası hedeflenmiş olduğu görülüyor. Kürt halkının bu sayılan temel sorunların dışında öncelikli başka hiç bir sorunu yoktur.
Ancak kimi örgütler Kürt halkı adına özgürlük mücadelesi adı altında tek sosyal sınıf egemenliği mücadelesi, tek siyasi ideolojik düşünce ve fikir egemenliği mücadelesini zorla dayatmıştır. Kürt halkının tek sosyal sınıf egemenliği sorunu olmadığı halde tek sosyal sınıf egemenliği mücadelesine koşulmuştur. Bu siyasî, politik ve ideolojik algıya son yıllarda ulus devleti ret ettirme, karşısında savaşma adı altında ciddi bir çalışması yürütülüyor. Doğrudan olmazsa bile her dört sömürgeci devletin hedeflerine paralel bir siyasi politik çalışma yapılıyor.
Kürtlerin tek sosyal sınıf diktatörlüğü sistemi öncelikli bir talebi olamaz. Dünyadaki her halk tek sosyal sınıf diktatörlüğü sistemine ne kadar ihtiyacı ve talebi varsa Kürtlerin de ancak o kadar isteği ve talebi olabilir. Kimi örgütlerce ortaya atılan, uğruna siyasi politik ideolojik ve pratikte savaştırılan ve üzerinde yoğun bir algı çalışması yürütülen bu tür tekçi siyasi ideolojik hesaplar aslında Kürt halkının esas sorunlarını ve gerçek taleplerini ötelemek ve halkı uzak tutmak gibi bir amacı vardır. Halkın tüm enerjisini bu tür ütopik hedefler uğruna tüketip yok etme gibi bir çaba söz konusudur.
Kuzey Kürdistan coğrafyasında sahneye konulan ve fiyasko ile sonuçlanan hendek siyaseti ve sonuçları ele alınıp kapsamlı biçimde çözümlenmesi durumunda gerçek amacın neler olduğu ortaya çıkarılabilir. Çok açık ki Kuzey Kürdistan\'ın en dinamik ve halkı yurtsever kentler sömürgecilere hendek siyaseti ile planlı bir şekilde ezdirildi ve imha ettirildi. Hendek siyaseti iklim koşulları, araç gereç dengesi, siyasi ortam bütünlüklü olarak kapsamlı biçimde çözümlenmesi durumunda halkın ve kentlerin imhası hedeflendiği görülecektir.
Mücadele tarihi ve süreci boyunca Kuzey Kürdistan\'ın her köyü, mezrası, dağı, yaylası, kenti ve mahallesi planlı siyasi politik oyun, entrika ve hileli hamlelerle sömürgeci militarist güçlerin karargahlarına dönüştürüldü. Kuzey Kürdistan\'ın her karışına yönelik çok kapsamlı işgal ettirilmesi hayal edilemeyecek boyutlarda derinleştirildi.
Mücadele tarihi boyunca halkın önüne konulan bağımsız birleşik Kürdistan uğruna yüzbinler canını, malını feda etmişti. Ancak günümüzde bütün bu fedakarlıkların tümü artık bağımsız ulusal devleti ret eden, bağımsız ulusal devlet karşısında mücadele ve savaş veren bir çizgiye getirildi. Bugün bütün bedeller, şehitler, fedakarlıklar tek sosyal sınıf diktatörlüğü hayali uğuruna, devletsiz demokrasi, az devlet çok demokrasi, sömürgeci devletleri dönüştüreme uğruna verildiği noktasına getirildi. Bugün sürdürülen siyasi ve politik hesaplarla bağımsız birleşik Kürdistan iddiası artık halkın hafızasından söküp atmaya, silmeye başlandı.
Süreçler birlikte bütün boyutlarıyla bakıldığında Kuzeyin ezilmesi ve en ücra noktasına kadar militarist karargahlara dönüştürülmesi tamamlanıyor. Şimdi de Kürt halkının tek güvencesi ve tek özgür alanı olan yakında bağımsızlık referandumu yapacak olan güney Kürdistan\'ın sömürgeci devletlerce işgal edilmesi için gerekçeler oluşturuluyor. Dünyada ulusal devlet modelinin mutlak ve tek egemen olduğu gerçeğine rağmen Kürtlere devletsiz özgürlük tez ve teorisi ile güney Kürdistan\'ın bağımsızlık yoluna engelleme yapılıyor. Güney Kürdistan\'ın kuzeyi, doğusu, güneyi ve batısı ulusal devlet modelini ret eden, ulusal devlet modeline karşı savaşan örgütlerle çevriliyor. Bu örgütler bir yandan halkı siyasi politik ideolojik olarak bağımsızlığa karşı örgütlemeye uğraşır ve çalışırken bir yandan da sömürgeci devletlerin desteğini arkalarına alıyor. Kimi cephelerde sömürgeci devletlere karşı savaşıyor görünerek sömürgeci militarist güçleri Kürdistan\'ın özgür parçasını işgal ettiriyor. Güney Kürdistan\'ın etrafını sömürgeci devletlerle birlikte sarıyor, abluka altına aldırıyor. Adeta sömürgeci tekçi, ırkçı katı ulus devletlerin imha siyasetine uygun bir rol üstleniyor. Devletsiz kalmayı, Kürtler bağımsız ulusal devlet sahibi olmasın diye her türlü kirli siyaseti bugüne kadar sömürgeci devletler sürdürmüştür. Artık Kürt halkına karşı sömürgeci devletlerin bu siyasetine uygun ve onların siyasetiyle uyumlu bir siyaset, politika ve ideolojik mücadeleyi bu tür sol Marksist Stalinist örgütler yapmaktadır. Sömürgeci devletlerin Kürdistan hakkındaki hedefleri ile bu sol marksist Stalinist örgütlerin hedefleri ortaklaşmıştır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.