Gözlere kan bürünmüş ulumalarla, kin ve nefretin tavan yaptığı rüzgârla kopan fırtınalı bir coğrafyada doğdun…Adın kart kurt, soy adın belirsiz, soyun sopun ise meçhule işaret eden inkarın çubuğuyla işaret koydular. Ben bilirim, ben doğruyum’la, mantık devşiren okullarda okuttular! Yönlendirilmiş düşünsel şekillenmelerle, menfi ideolojik bakışa uyumlu her yanlışa ak demeyi öğretiler! “Tek doğru benim ezberimle önüme düşen doğrumdur” ile oluşan dünyanla barışık yaşamaya alıştırdılar! Yani anlayacağın bayim, kendi doğrusuna sırtını dönüp, başkasının yamukluğuna aşık ederek seni sokağa saldılar.
Kendi doğrunun özüne el atmak yerine, semeloji, temeloji, ekoloji gibi tekolojilerin ihalesine taşeron yaptılar! Seni sana anlatıp söz dokunduranlara akıl mantık dışı vuruşlarla, susturma projesine müteahhit yaptılar. İdeolojik sapmalardan ibaret egolarına ters orantılı her gelişmeyi “meçhule oynayan sersemletici ideolojilerle harekete geçirme rolünü verdiler. Kendine özgü doğrunun dışında, diğer tüm doğrulara yarım yamalak yama olmanı sağladılar. Bir arpa boyu yol alan sevaplarına bin bir taka tukkalarla takla atıp haydi her kesimi itaat ettirme görevini yap dediler. Metrelerce uzunlukta seyreden başkasının sevapları ise, yerin dibine batırmak için ayağının önüne çeşit çeşit imkanlar serdiler!
Bununla da yetinmediler, raydan çıkmış beynine Yalçın Küçük’le, Doğu Perincek formatıyla allak bullak ettiler! Kendi evrensel hakkaniyetini dillendiren Kürt Hemo’yu ilkel milliyetçilikle küçümseyip devre dışı yapmanı önerdiler! “Her şeyin baş düşmanı Kürt Memo’dur” diyerek müritleri harekete geçirmeni sağladılar! Ama hiçbir zaman, kendi Kürt Mıho’luğun getirisiyle götürüsüyle ilgilenmediler. Çünkü “Kürt Memo’nun alt edilişi, kendi Kürt Mıho'luğunun yaşam şansıdır” diye kafana yerleştirdiler! Böylece Kürt Memo’luğa karşı olan saplantın, Kürt Mıho’luğuna dönüp ''ne yapıyorsun Mıho?” demeyi başaramadın bayim!
SEN KİMSİN SUALİNE GELİNCE?
İnsanlık tahtından indirip haktan hukuktan mahrum hayvan sınıfına seni terfi ettirdiler! Kendi varlıklarına karşıt belaya aşina bir bela olarak oraya buraya resimlediler. Soyun sopunla tanınan bir Kürt evladı olduğun hiç ama hiç görmek istemediler! Nereden geldiğine işaret eden neyin varsa üstünü yazbozlarla karaladılar. Her ne kadar“Rojda'yım” dediğinde, “sen Rojda değil Ayşesin” diye fermana maruz bıraktılar…
Hakka sığınıp her sokağa çıktığımda sen Ermeni dölü bir şakisin diye serdest etmeye calıştılar. “Ben sen değilim, ben benim" her dediğinde, celladın baltasına boynunu serdiler. “Bu topraklar benimdir” dediğinde ise ağzını insan dışkısıyla doldurdular. Kürdüm ve insanım çığlığın ise, insanlığa karşıt susturucularla susturulmaya aşina olansın dediler. Ecelimle ölmek istiyorum isteğine, Şehmus'a, Apé Musa'ya sıkılan kurşunların canlı tanığısın diye hatırlatılar!
Değer sahipleriyle yan yana gömün arzusunun karşılığı, Navala Kasaba deresine atıp kurda kuşa yemlediler! Özgürlüğe dair her haykırışını cehennemin alevleriyle yakıp kül ettiler. Haksızlığa, esarete karşı direncini, allem kullem oyunlarla seni sana düşman kıldılar. Bu kan bu revan yerine kardeş olmaz mıyız her dediğinde, Perinçekleri, Yalçın Küçükler’i gözünün içine sokutular!
Ah be bayim! Kimsin bilir misin? Sağlı sollu inkara kalkışılan bir halkın evladı, tecavüze uğrayan Kürt çocuğun babasısın. Sokak ortasında kafasına kurşun sıkılan Şehmusların abesi, kurda kuşa yem edilen cesedin amcasısın. Kayıplarda ismi geçenin cumartesi anası, bin bir oyunlarla ganimete dönüşen bu toprağın sahibisin.Karanlık zindanlarda Cinsel işkenceye maruz kalan kadının hayat arkadaşısın be bayim.
HÜSEYİN AKINCİ
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.